Cebimdeki telefonun titremesiyle hemen telefonu elime aldım ve ekrana baktım. İndirdiğim uygulamadan bir sürü mesaj gelmişti. Ekran kilidini açtım ve hızlıca uygulamaya girdim, mesajlara baktım.
@Imprintbelali:
Nasılsın? İyi misin?@Imprintbelali:
Orda mısın?@Imprintbelali:
Derste yoktun, bir şey mi oldu? İyi değilsen bana anlatabilirsin, dinlerim seni. Kaç saat kaç dakika geçerse bile.@Imprintbelali:
Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. O çocuğu bir kafayla nasıl indirdin öyle. Keşke benim sevgilim olsan.@Imprintbelali:
Okuldan kaçıp gitmek sana göre değil güzelim. Gel birkaç dakika olsa da yüzünü göreyim. Geri gel lütfen. Uzaktan olsa bile izleyeyim seni. Üzme beni güzelim, geri dön. Sana ihtiyacım var...Mesajları okuduktan sonra düşünmek için uygulamadan çıktım. Kimdi bu çocuk? Okulun manyağı falan mıydı? Bana hangi cesaretle güzelim diyebiliyordu? Yan tarafımdaki çantayı omzuma astım, oturduğum yerden kalktım. Hızlı adımlarla okulun önüne geldim. Derin bir nefes aldım ve bıraktım, okulun bahçesine girdim. Okulun bahçesinde ne kadar kişi varsa bana bakıyordu. Hızlı adımlarla binadan içeri girdim, merdivenlerden yukarı çıktım ve hızlı adımlarla müdürün odasının önüne geçtim. Biraz durdum, sonra sağ elimi kaldırdım, kapıyı iki kere tıklattım. İçeri girdim, müdür elindeki evrakları bıraktı ve bana baktı.
-Buse, burada ne işin var?
+Beni Sezgin Hoca gönderdi. Az önce birine kafa attım, hoca da buraya gönderdi. Ceza vermeniz için geldim.
-Şuraya otur, anlat bakalım. Sen kolay kolay birine vuracak bir kız değilsin, anlat hadi otur da.
Müdür Bey'in işaret ettiği koltuğa oturdum, çantamı yan tarafıma koydum. Kollarımı bağladım, dudaklarımı biraz araladım ve konuşmaya başladım.
+Kendimi iyi hissetmediğim için Sezgin Hoca'nın dersinden çıktım. İzin istedikten sonra bahçede otururken yanıma uzun boylu, kahverengi gözlü, sarışın bir çocuk geldi. Çocuğun adı Tarık'mış. Bana neyim olduğunu falan sordu. Ben de Ayşe ile kardeş olduğumu ve bunu sindiremediğimi söyledim. Tenefüs zili çalmadan iki saniye sonra ucube bir kızla konuşma falan dedim. Sonra binadan içeri girdim, zil çaldıktan 2 saniye sonra arkamdan ucube kız diye bağırdı. Sonra bize ucube olduğunu göster dedi."
-Senden sinirlendin ve ona kafa attın.
+Evet, sonra yere düştü. Elimi yumruk yaptım, tam bir tanede daha vuruyordum ki Sezgin Hoca bileğimi tuttu. Müdürün odasına git dedi. Sonra bir hışımla okuldan çıktım, parka gittim. Biraz düşündüm ve hatta yaptığımı anlayıp buraya geldim.
-Şimdi sen benden ceza istiyorsun değil mi?"
+Evet, ceza için gelmiştim Müdürüm.
-Sana ceza veremem. Çünkü az önce Ezgi Hoca geldi. Sabahki Ayşe'yle kardeş olduğunuzu ve bu durumu atlatamadığın için böyle davrandığını söyledi, yani sana ceza veremem. Tarık'a verebilirim ama sana ceza yok, Buse. Hatanı anlayıp geri dönmen güzel. Şimdi bu kağıdı al ve Sezgin Hoca'nın dersine git.
Oturduğum yerden kalktım, çantayı omzuma astım. Uzattığı kağıdı elime aldım. Üstünde "izinli" yazıyordu.
+Teşekkür ederim Müdürüm. Kolay gelsin.
-Teşekkür etmene gerek yok, daha önce gelsen daha iyi olurdu aslında ama hadi git derse. Sezgin Hocaya kağıdı ver sonra eve git. Ama yarın iyi olduğunu görmek istiyorum okulda.
Başımı salladım. Müdürün kapısını açar açmaz hızlı adımlarla merdivenlerden indim ve sınıfım olan 10/C'nin kapısını iki kere tıkladım, sonra kapıyı açtım. Sınıfta bulunan herkes bana bakıyordu. Tahta kalemin kapağını kapatan Sezgin Hoca bana döndü. Elimdeki kağıdı uzattım. Baktı, sonra dudaklarını araladı ve konuştu.
-Sözümü dinleyeceğini biliyordum. Hadi şimdi eve git, ama istersen seni bırakabilirim.
-Siz bıraksanız daha iyi olur, Sezgin Hocam.
-Tabii ki. Çocuklar, 10 dakika serbestsiniz ama sınıftan çıkmak yok. Ayşe, sen tahtaya gel, sınıftan çıkan olursa ben gelince bana söylersin.
-Tamam hocam.
Ayşe yanımıza geldi ve öğretmenler masasının önüne geçti.
-Siz çıkabilirsiniz, sınıf bende, hocam.
-Sana güveniyorum, Ayşe.
Sınıftan çıktığımız gibi kapıyı arkamızdan kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TARİH ÖĞRETMENİM
Chick-LitKüfür içerikli 👿😈 + Anne o nerede?? - Kim kızım? Ne yani, öylece yok mu olmuştu yoksa? + Babam? - Kızım, baban neredeyse 6 senedir yok. Neden burada olsun ki? Ne yani, yaşadığımız değerli anılar birden yok olup gitmiş miydi? "Ne dilediğine dikkat...