Adam sesini duymamla irklidim hızlıca saklandım adamların gitmesiyle hızlıca ormana açılan gizli geçiten geçtim kapasını kapattım Fatih Sultan Mehmed tam karşımda duruyordu
“Ya ben değilde başka biri çıksaydı ne yapacaktınız bir hayli merak ediyorum..”
Sağıma soluma baktım hiç bir şekilde korumalarınıdan ya da paşaların da biri yoktu gülümsedim
“Şaşırdım doğrusu..”
“Neden? Yoksa yanımda beni koruyacak adamlar olmamasına mi?”
“Evet zirâ çoğu padişah asla yanında askerleri olmadan gezmez ama gizli bir yerlere koyduysaniz asla şaşırmam!”
“Hmm beni yakaladın evet şu an gizli bekliyorlar..”
Bilmiş bir şekil de gülümsedim
“Şimdi bilmişliğinizi bırakın Prenses yürüyelim ve konuşalım”
“Tabi kii zaten benim de yeterince vaktim yok Sultan Hazretleri.”
Yavaş yavaş yürümeye başladık..
“O hatuna ne yaptınız?”
“Merak etmeyin gereğince cezasını verdim”
“Ben de onu soruyorum zaten”
“Sultan hazretleri bu kadar merak iyi değil genç yaşınızdasınız bu kadar merak adam öldürür!”
“Öldürmediğinizi biliyorum Prenses!”
“Size zaten o çadırda demiştim cezası neyse ben keserim ögrenmediginiz iyi olmuş!”
“Haklısınız öğrendiğim iyi oldu”
Hala yürüyorduk meraklı gözlerle ona baktım beni neden çağırdığını anlamamıştım çünkü hala zaten ajanlarından bunu öğrendiğine göre neden beni çağırmıştı uzun süre sessiz kalmıştı artık sessizliği bozmuştum durdum
“Madem her şeyi öğreniyorsunuz neden beni buraya çağırdınız amacınız ne? Siz benim Şehrimi Feth etmeye çalışan birisiniz ama hem de O şehrin prenses’in buluşmaya çalışıyorsunuz bu ne alçaklık vurdumduymazlık!”
“Bir tek ben mi dedim şu an istemeseydiniz burda olmazdınız!”
“Haklısın o yüzden gidiyorum.”
Tam ben gidecekken kolumdan tuttu ilk defa gözlerine bu kadar net görebilimiştim
“Ne istiyorsun benden ülkemin hatta babamın düşmanısın! Neden hala benimle konuşmaya çalışıyorsun..”
Ben öyle diyince kolumu bıraktı ondan uzaklaştım
“Nedenin öğrenmek istiyordun mektupta yazdığım gibi Çavdarlı Halil Paşa dikkat et sana veya yanında ki hizmetline her an bir şey yapabilirler..”
“Sanki sen yapmicak mısın? ülkemi dağıtmıyacak mısın? Şimdi gelipte beni uyarmaniza gerek yok zaten kale’de her türlü oyunlar dönüyor bunu akıl edebilirdim..”
“Yine de seni uyarmak istedim çünkü sen bana çok yardımcı oldun sen olmazsan belki ajanı dahi öğrenmeyecektim.”
Benim sözlerim karşısında mahçup olmuştu..
“Sizi mahçup etmek istemem ama bu bana yanlış geliyor çünkü biz düşmanız,dost olmamız imkansız siz benim ülkemi istiyorsunuz ben de ülkem için mücadele ediyorum lütfen karşılık düşünün. Görüşmemek üzere Sultan Mehmet..”
Fatih Sultan Mehmed lafını dinlemeden hızlıca gitmeye başladım,arkama bakmak istemiyordum.. hızlıca gizli geçitin içinden geçtim ve kaleye doğru gitmeye başladım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ Gelecekten Geçmişe
Fiction HistoriqueBir tarih öğrencisi Fatih Sultan Mehmed Dönemini araştırmak için yola koyulur ama hiç ummadığı bir şey yaşanır ve 1453'e zaman yolculuğu yapar.. *Tarih ile ilgisi yoktur, sadece kendimce kurguluyorum.*