10. Bölüm -10b-

1.2K 61 10
                                    

2013 Yılından Devam

Malum olaydan bir hafta sonra.

Kendimi o kadar garip hissediyorum ki. Yani, ilk defa bu kadar cesaretli ve... ve aşık gördüm kendimi. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Tamam elbette hoşlandığım kişiler olmuştu fakat bu, bu çok farklı. Bunların yanı sıra, pişman hissetmiyordum kendimi. Aslında bir şey söylemesini beklemediğim için pişmandım. Pişmanlık bir yana beni umursamamasını ve konuşmamasını hiç düşünmemiştim. Bu gerçekten acınası bir durumdu. Aynı okulda aynı sınıftayız ve beni görmezden geliyor. Yüzüme bakmıyor...

Ben böyle hayal etmemiştim ama. Ona söyleyecektim ve hiçbir şey olmamış gibi devam edecektik. Yine şakalaşırdık. Konuşurduk... Devam ederdik hayatımıza işte. Ama sanırım artık çok geç.

Bunu sen istedin, sonuçlarına katlanacaksın.

Evet, evet bunu ben istedim. Ona söylemeyi, onun bilmesini ben istedim. Bak. İşte, sınıfa giriyor. Gözleri kısaca etrafı tararken beni görüyor. Ona bakıyorum. O boş gözlerine bakıyorum. Birkaç saniyelik bir bakışma geçiyor aramızda. Biz değil de gözlerimiz konuşuyor gibi. Yine beni umursamıyor. Bana bomboş bakan gözlerini kaçırıyor hemen. Geçip gidiyor yanımdan öylece.

Son bir hafta içinde olduğu gibi...

Arkasında kırık bir kalp bıraktı. Bunu bilmiyor tabii. Yine ve yine.

Son bir hafta içinde olduğu gibi...

Çantasını sırasına koyuyor önce. Sırasına oturuyor. Kalemliğini çıkartıyor. Onu izlemeye devam ediyorum. Kafasını kaldırıyor. Aynı anda gözlerimi ondan çekiyorum. Arkadaşları geliyor sınıfa. Yanlarına gidiyor hemen. Konuşmaya başlıyorlar. Hiçbir şey olmamış gibi gülüyor. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyor.

Son bir hafta içinde olduğu gibi...

***

"Canın bir şeye mi sıkkın senin?" Evet.

"Hayır."

"Ne oldu?" Çok şey.

"Bir şey yok ya, matematik sınavından düşük aldım ya, annem kızdı biraz." Tabi ki yalan. Anneme matematik sınavını söylememiştim bile.

"Hımm, boşver ya." Suya zorla gülümsedim ve ayağa kalktım.

"Kantine gidiyorum geliyor musun?"

"Yok git sen."

"Tamam." Sınıftan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. Kantine geldiğimde sıraya girdim hemen. O sırada Sevil ve Rana geldiler. Onlarda sıraya girdiklerinde onlarla konuşmam gerektiğini hatırlattım kendime. O gün Yağız'ın ne söylediğiyle ilgili pek konuşmamıştık. Tost ve meyve suyu aldıktan sonra sıradan çıktım ve Sevillerin yanına gittim.

"Selam."

"Selam." dedi ikisi de.

"O gün, Yağız ben gittikten sonra bir şey dedi mi Sevil?"

"Harbi he, sen o gün niye gittin öyle hemen." Güzel soru, sahi niye gitmiştim ben? Ah doğru utanmıştım sanırım he? Kesinlikle, doğru kelime bu. Utanmak!

"Boşver şimdi onu, bir şey dedi mi?"

"Yok ya Kaan falan gülüştüler işte. Bizde zaten gittik Rana'yla. Bir şey demedi pek."

"Tamam, neyse sonra görüşürüz." Hızlıca merdivenleri çıktım. Sınıfa girdiğimde gözlerim onu aradı. Sınıfta yoktu. Büyük ihtimalle dışarı çıkmıştı. Onunla konuşmayı o kadar çok istiyordum ki. Ne düşündüğünü sormak istiyordum. Tabii dünkü cesaretim eser kalmadığı için totocum yemiyordu. Suyun yanına gittim ve tostumdan bir ısırık alıp sırama oturdum.

"Kanka naber ya?"

"İyi kanka, oturuyorum işte. İş güç geçiniyoruz öyle." Su'nun efkarlı konuşmasının ardından gülmeye başladım. Sonra da yemeğimi yemeye koyuldum. Yemek yerken konuşmayı pek sevmezdim. Bu yüzden fazla uzatmamıştım konuşmayı. Neyse işte. Hocamızın derse girmesiyle kitaplarımı çıkarttım. Hadi sonra görüşürüz.

***

Son dersin ardından düşünceli bir şekilde eve gelmiş ve yatağıma uzanmıştım. Yine düşünceli bir şekilde tabii. Nerede hata yapmıştım? Ya da en doğrusu, hata yapmış mıydım? Duygularımı ona açıklamak mıydı hata? Yoksa onu sevmek mi? Hata neydi ki? Bir aydan fazla bir süredir onu sevmek miydi? Kıskanmak mıydı

?

Bilmiyordum...

Sanırım konu o olunca dünyanın en cahil insanı olabiliyordum... Evet kesinlikle şu anda dünyanın en cahil insanıydım.

***

Merhaba, merhaba... Bu bölümde o günlerde hissettiklerimi yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz *-* :)


Ortaokul Aşkım Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin