Açıklama yokken 5905 kelimelik bir bölümle karşınızdayım -açıklama varken 6044 kelime- ve evet arkadaşlar birazdan okuyacağınız bölüm Ortaokul Aşkım'ın son bölümü. Bölümün neden final olduğuyla ilgili söylemek istediklerim var. Başta yazarım iyi bir kurgu olur diye düşünüyordum fakat zaman geçtikçe Ortaokul Aşkım'ı yazmanın canımı acıttığını idrak ettim. Bu yüzden daha fazla ilerletmek istemedim. Ayrıca da Bölümün geç yayımlanmasından dolayı üzgünüm. Fakat yaklaşık iki haftadır internetim yoktu ve benim neredeyse ilhamım gitmişti. Yani normal defterlere de yazmaya çalıştım fakat yok abi, ilham gelmiyor. Bu tabii ki bahane değil ama gerçekten bölümü geç yayımlamamın vote ve yorumlarla ilgisi yok. Dediğim gibi sadece internet ve ilham yüzünden.
Dediğim gibi arkadaşlar bölüm final. Tabii ki bu son hikayem değil. Yeni kurgular üzerinde çalışıyorum. Yeni bir hikaye yazarsam buradan duyururum. Çok konuştum. Umarım bölümü beğenirsiniz, bol bol yorum bekliyorum, hepinizi çok seviyorum.
İyi okumalar!
***
20 Mayıs 2015
Hayal Kırıklığı
"Sanırım ölüyorum..." dedim elim kalbimde okulumuzun salonunda Suyla birlikte otururken. Su bana heyecanla bakıyordu, ve bende ona. Heyecanımızın sebebi benim ikinci kez onunla, Yağız'la konuşmak istememdi. Son birkaç haftadır aklımdaydı bu. Okulun bitmesine az kalmıştı ve ben onunla artık bu konuyu konuşmak istiyordum. Düşüncelerini öğrenmek, onu anlamak istiyordum. Onunda beni anlamasını istiyordum.
"Gidiyorum ben, hazır olduğunda git yanına tamam mı?" Suyun sesini duyduğumda onun gitmesini isteyip istemediğime karar verememiştim.
"Ya dur gitme, ya da git. Of, Su ya..." Su'nun yüzündeki ifadeyi anlamak zordu. Oturduğumuz sıradan kalktık.
"Tamam hadi git." Su arkasını dönüp salonun kapısından çıktığında Yağız'ın ve birkaç arkadaşının kantinden gelen seslerini duyabiliyordum. Kantin hemen salonun yanındaydı ve Yağız, Eren ve karşı sınıftan iki kişi orada oturuyorlardı. Arkadaşlarının yanında olması daha çok canımı sıkarken onları umursamamayı aklıma not ettim. Salon kapısına doğru birkaç adım attım. Kapının önüne geldiğimde titreyen ellerimi kapı koluna götürdüm. Çıkmak için bir adım atmam gerekiyordu. Onunla konuşmak için son bir adım. Her şeyin belki de bitmesini sağlamak için bir adım. Belki de yeni bir başlangıç için... Sonuç? Yapamadım. O bir adımı ileriye atıp onunla konuşmak için kullanmak yerine geriye atıp heyecanımın biraz daha artmasını sağladım. Birkaç adım daha geriye atıp biraz önce Suyla oturduğumuz sıraya oturdum. Belki de biraz zamana ihtiyacım vardı.
Birazdan zil çalınca görürüsün o zamanı.
Dediğinde iç sesim, yaklaşık yirmi dakika sonra zilin çalacağı aklıma geldi. Tabii Su yanımdayken yirmi dakika vardı. Lanad!
Cesaretimin kırılmaması için birkaç adım attım kapıya doğru, yine. Bu sefer o son adımı da atıp gidecektim yanına. Yüzleşmek için son beş adımım, zilin çalması için yaklaşık on beş dakikam vardı. Belki de hızlı ve düşünmeden hareket etmeliydim.
Acele işe şeytan karışır.
Belki de yavaş... Gözlerimi kapatarak iki adım attım kapıya doğru. Son üç adım. On dört dakika.
Bir adım daha...
Son iki, bir adım daha.
Son...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortaokul Aşkım
Teen FictionBaşlarda aptal bir çocukluk aşkı gibi gelmişti. Diğerlerinden farksız gibiydi. Önemsememiştim. Önemsenecek bir yanı olduğunu düşünmemiştim ya da. Fakat zamanla hissettiğim duygular benimle birlikte büyüdü. Kalbimi, aklımı ele geçirdi aşkın. Gözlerim...