...
Kafamı kaldırıp baktığımda karşımdaki kişinin uzun boylu, hafif kıvırcık saçlı, benim yaşlarımda gibi gözüken genç, yakışıklı bir adam olduğunu gördüm. Elimden tutup küçük bedenimi kendine çekmişti. Kusursuz yüz yapısıyla mükemmel görünüyordu, o insan gibi değildi resmen!
Yüzümüz birbirine çok yakındı nefesini hissedebiliyordum. Dudaklarıma daha fazla bakarsa onun dudağına yapışacaktım resmen. Bir kaç saniye sonra birbirimizden ayrıldık ama o elimi tutmaya devam ediyordu. Sanki burada onunla karşılaşmam kader gibiydi.
"Burda uyuya kalmışsın sanırım. Neden geldin buraya?"
"B-bilmiyorum bir şey gördüm ve buraya geldim" ayrıntılarını şimdilik anlatmak istemiyorum.
"Peki o zaman tanışalım mı ben Taehyung"
"Bende Jungkook tanıştığımıza memnun oldum" bu lanet akıl hastanesinde karşılaştığım en güzel şey bu olsa gerek.
"Taehyung sen ne zamandan beri burdasın?"
"Yaklaşık 10 yıldır burdayım. Sende yenisin sanırım" ne gerçektende 10 yıl burada mıydı! Çok zor olmalı. 10 yıl burada kalmak... Sanırım ben yapamazdım.
"Evet dün geldim"
"Tamam hadi yukarı çıkalım" Bodrum kattan çıktık. Gece boyunca burada uyumuşum! O gördüğüm kadından da geriye kalan hiçbir iz yoktu. Bunlar birer şizofrenik sanrılarmı yoksa gerçekmi ayırt etmek çok zor maalesef.
Yemek saati geldiğinde Taehyung yanımdaydı ve oradaki bir hemşire yemeğimi odama getirmişti
Taehyung'da aç olmadığını söyledi. Daha onun hastalığını bile bilmiyordum. Aradan saatler geçmişti ve o zaman içerisinde hep Taehyung ile vakit geçirmiştim. O bembeyaz tenine her saniye bakmak istiyordum. O çok güzeldi.*
Gece saat 12:36'ydı ve birden aklıma telefonumu oradan alma istediği gelmişti. Evet çok riskli ama sonsuza dek de telefonsuz kalamam ben. Arkadaşlarımı özledim Namjoon, Jin, Yoongi, Hoseok, Jimin... Hepsini tekrar görmek istiyorum. Hepside benim için çok değerli.
İsteksizce yatağımdan kalktım ve kapıyı yavaşça açtım. Ses çıkarmadan gitmem gerekiyordu bu yüzden ayakkabılarımı çıkarıp giriş kata doğru yavaşça gittim iyikide ortalıkta kimse yoktu. Derken önümde güvenliği gördüm ve hemen yan tarafa saklandım. Beni görmedi ve önündeki raporlarla ilgileniyordu ona yakalanmadan gitmenin bir yolunu bulmalıydım biraz düşündüm ama ne yapmam gerektiğini bulamadım. Ve sırtımda birinin dokunduğunu hissettim arkama baktığımda arkamdakinin peri gibi yüzüyle, bembeyaz dişleriyle bana bakan bir Taehyung olduğunu fark ettim. Bana bakıp gülümsedi ama... o odasında uyumuyormuydu?
"TAEHY-" sesim yüksek çıkmıştı tam konuşacakken damarlı elleriyle ağzımı kapattı.
"Bağırma duyacaklar bizi. Daha sonra açıklayacağım sen neden buradasın?"
"Gizlice telefonumu almak için buradayım ama sen neden bu saatte buradasın?"
Cevap vermesine fırsat vermeden "Bekle" dedim ve duvarın arkasından çıktım. Güvenlik görevlisi gitmişti ve telefonumu almam için tek fırsat buydu. Küçük adımlarla hızlıca telefonların toplandığı kutunun yanına gittim ve diğer telefonların zarar görüp görmediğini umursamadan telefonumu aramaya başladım. İşimi olabildiğince sessizce yapmaya çalışıyordum ve içlerinden benim telefonum olup olmadığını anlayamadığım bir tanesini aldım. Ekranını açtım ve benim olduğunu anladım. Tekrar döndüm ve hızlıca Taehyung'un elini tutup koştum. İki kat yukarı çıktıktan sonra 7 Numaralı oda yani benim odama doğru gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schizophrenic's Dream | Taekook
FanfictionŞizofren olan Jungkook'u akıl hastanesine kapatırlar ve Jungkook orada ruh eşini bulur...