En sonunda karakola gelmiştik ve telefonumu alıp çıkışta vereceklerini söylediler. İçeri girdik ve sorgu odasına doğru gittik. Yanımda bir komiser vardı, beni karşısına oturttu ve kendiside karşıma oturdu ardından konuşmasına başladı.
"Öncelikle Jungkook o gece saat 12:30-01:00 civarında ne yapıyordun?"
"Tabikide herkes gibi bende uyuyordum" göz teması kurmaya, gözümü kaçırmamaya, oturuş şeklime özen göstermem gerekiyordu. Konuşma esnasında bunlardan bile suçlu olup olmadığını anlayabiliyorlardı ve ben bunu önceden biliyordum ama aniden kapıma dayandıkları için bununla ilgili provada yapamamıştım ama ne yapmam gerektiğini biliyordum.
"Sana bakan hemşireler senin genelde hep geç yattığını söylediler ve normalde hastane kıyafetleri kirlenmediği sürece değiştirilme gereği duyulmaz ama sen kıyafetlerini yatmadan önce değiştirmişsin neden değiştirme gereği duydun peki?"
"Üstümü değiştirdiğim doğru gece su içmek için uyanmıştım suyu içerken üzerime döküldü bu yüzden yenisini giydim" hassiktir yatmadan önce üstümü değiştirdiğimi unutmuşum. Buna hiç dikkat etmemiştim ve bu yüzden benden şüphelendiler.
"Bıçakta senin parmak izin vardı Jungkook"
"Bakın o bıçağa neredeyse yüzlerce kişi dokunmuştur bilmiyorsanız söyleyeyim o akıl hastanesinde hastalara her hangi bir meyve ikram edilirken meyveyi kendileri kesmiyorlar. Hastalığı ağır olmayanlar için o meyveyi ve bıçağı bize veriyorlar, biz kendimiz kesiyoruz. Bıçağa en son dokunmuş olmam beni katil yapmaz görünüşe göre katil eldiven takmış olabilir"
"Peki bu kadar fazla tesadüf sence normal mi buna inanmamı mı bekliyorsun?" mükemmel yalanlar söyledim bir zahmet inan.
"Ben doğruyu söylüyorum bu kadar tesadüfe bende şaşırdım tabii ama inanıp inanmamak size kalmış" bu ne resmen gel beni tutukla dedim amına koyayım. Bazen ne dediğimi bile bilmiyordum dudağımı ısırıp elimi yumruk şekline getirdim. Burada olmak bile beni çok streslendiyordu ve artık aklıma doğru düzgün yalan bile gelmiyordu.
"Sence bunu şizofrenliğinlikten dolayı yapmış olabilirmisin. Bilmeden yaptığın bir cinayet? Seni fazla sıkmıyorum Jungkook ama dürüst olmanı istiyorum"
"Ben bazı şizofrenlerden farklı olarak hastalığım fazla etkisini göstermiyor bunu bildiğinizi sanıyordum" gerçektende bilmeleri gerekiyordu bunu. Şüpheleri birazda olsa azalmış olabilir ama bu bir numaralı şüpheli olmadığım anlamına gelmiyor maalesef.
"Şanslısın ki başka soru yok ama daha sonra seni mahkemeye götürecekler ordada ifadeni vereceksin" siktir buda suçlu olmama çok meraklı! Birazda empati yapsanız ölürmüsünüz he.
Polis merkezinden çıkıp doğrudan eve gittim. Normalde sulu göz değilim ama sebepsiz yere gözlerim dolmuştu oradaki strestenmi, işlediğim cinayetin pişmanlığındanmı yoksa komiserin sert bakışlarındanmıydı bilmiyorum.
"Jungkook!"
Tam evime doğru giderken arkamdan kendi adımı duydum belki yalnış duymuşumdur diye bakmadım ama ses yine tekrar etti. En sonunda dayanamayıp arkama baktım küçük bir kız çocuğu bana seslenmişti annesi, babası nerdeydi bu çocuğun?
"Adımı nereden biliyorsun ailenimi kaybettin?" kız 5 yaşında gibi duruyordu. Beyaz bir elbise ve saçında bir papatya vardı.
"Neden bir papatyaya kıydın?" çocuk olduğu için ne dediğini pekte önemsemeyecektim tabi. Çocuk aklı sonuçta ne dediğini bile bilmiyor.
"Ne?"
"Biliyor musun papatya ölümün simgesidir! Biri öldüğü zaman mezarında papatyalar açar çünkü o kişi artık insan değil bir çiçektir ve sen bir papatyayı öldürdün"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schizophrenic's Dream | Taekook
FanfictionŞizofren olan Jungkook'u akıl hastanesine kapatırlar ve Jungkook orada ruh eşini bulur...