Bir elimle direksiyonu, diğer elimle de telefonu ararken arabanın gerçektende çok hızlandığını farkettim tek elimle kullandığım için arabayı yavaşlatamadım ve telefonu daha hızlı aramaya başladım ama hiç bir yerde yoktu. Kalbim hızlıca çarpıp, bedenim terlerken bakışlarımı önümden çekip yere baktım ama telefon yine hiçbir yerde yoktu. Ve araba daha çok hızlanıp ideal hız derecesini geçince önden gelen yüksek sesli korna sesiyle bakışlarım tekrar öne düştü.
Büyük bir kamyon bana çarpmak üzereydi...
*
Taehyung'dan;
Acı...
Bu gün büyük bir acının habercisiydi. Nerden bilebilirdik ki böyle bir acıyla karşılaşacağımızı? Nerden bilebilirdik ki böyle birşey olacağını? Bu adaletsiz dünyada böyle bir durumun içinde olacağımız aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu hastane kokusunu duyacağımız aklımın ucundan geçmezdi.
Haberi ilk aldığımda an içime öyle bir acı saplanmıştı ki artık konuşamaz olmuştum. Hiçbir şey demiyor, öylece oturuyordum susmak belki beni rahatlatır diye ama oda olmuyordu işte.
"Taehyung buraya geldiğinden beri hiçbir şey yemedin?" karşımda Jungkook'un bahsettiği arkadaşlarından birinin sesiydi. Kafamı kaldırmadan gözlerimi dikerek ona baktım. Siyah dağınık saçları ve ağlamaktan kızarmış gözleriyle yanımda duruyordu. Onunda benim kadar üzüldüğünü görebiliyordum.
"Evet. Aç değilim siz yiyin"
Gözlerimi tekrar yere sabitledim. Oda yanımdaki boş koltuklardan birine kendini bırakıp gözlerini kapattı. Sabahtan beri hiçbir şey yemediğim doğru ama o haberi aldığımdan beri artık yemek yiyesim bile gelmiyor maalesef.
Yine halüsinasyon görüp evden çıkmış olmalı ve sanırım o sırada kaza gerçekleşti. Hastalığı yüzünden ona yalnız kalmaması gerektiğini söylemiştim hatta doktorununda söylediğini hatırlıyorum. Ama o ısrarla evde talnız başına kaldı ilaçlarını alıyormu? Ondan bile emin değilim artık ah küçük meleğim.
"Sen Jungkook'la arkadaş mısın Yoksa..." yanımdaki koltukta oturmuş, adını bile bilmediğim çocuğun sesiyle irkildim ve bakışlarımı anında ona doğru çektim.
"H-hayır hayır yalnış anladın sanırım. Biz sadece arkadaşız hastanedeyken tanıştık"
"Ve ismin ne?" karşımda duran çocuk daha cevap vermeden hızlıca bir soru yönettim.
"Yoongi" diyip hfiften dudaklarını kıvırıp gülümsedi.
"Bende Taehyung. Gerçi zaten biliyorsun"
Tekrardan büyük bir sessizlik oluştu. Ben Jungkook'u ne zaman görebilirim diye sabırsızlıkla bekliyordum. Kaç saattir burada durduğumuzu bile bilmiyorum gerçi. Hemen cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım.
14:02
Tam telefonumu tekrar cebime koyduğum anda yanımıza biri daha geldi. Uzun boylu, esmer, kısa saçlıydı oda Jungkook'un arkadaşlarından biriydi sanırsam. Yoongi'nin yanına oturup, cebinden peçete çıkardı ve alnını sildi. Yoongi anında söze girdi.
"Namjoon diğerleri nerede"
"En son alt katta yemek yiyorlardı bilmiyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schizophrenic's Dream | Taekook
FanfictionŞizofren olan Jungkook'u akıl hastanesine kapatırlar ve Jungkook orada ruh eşini bulur...