5 gün sonra...
Duygusuzluk...
Tek hissettiğim duygu bu. Başka duyguları barındırmıyorum. Ne mutluluk, ne üzüntü, ne öfke hiçbiri. Yüzüme yansıyan tek şey duygusuzluk. Ve ben duygusuzluğuda hep bir duygu çeşidi olarak sayıyorum. Mutluyken gözlerinin içi gülüyorsa, üzgünken gözlerinde seller akıyorsa, öfkeliyken gözlerin bir uzay boşluğu gibi siyahlar içindeyse neden duygusuzlukta gözlerin boşluğa, sadece düşüncelerine dalıyorken bu bir duygu olmasın?
Sadece 5 gün boyunca ruh halim o kadar çok değiştiki nasıl olup bittiğini ben bile anlayamadım. Doğru düzgün yiyip içemedim içimdekiler hiçbir şeyi kabul etmiyor sadece boşluğu, çünkü midem buna izin vermedi. Bakışlarımı sadece yere sabitleyebildim etrafımda olup bitenlerden haberim bile yoktu, çünkü gözlerim buna izin vermedi. Kollarımı, bacaklarımı oynatamadım her yerim ağrıyordu ama hiçbir şey yapamadım, çünkü vücudum bunu izin vermedi. Uykusuz kaldım gece yatarken sürekli kabus görüp duruyordum. Çünkü zihnim buna izin vermedi. Ben sadece benim hakkımda planlanıp süresine göre yapabildiğim izinler sayesinde yaşayabiliyorum hepsi bu.
Cennet bakışlım şu anda ne yapıyor onu bile bilmiyorum ve bu beni çıldırtıyor. Bana hafızamı geri kazanınca her şeyi anlatacağını söylemişti bu yüzden iyileşmeyi sanırsızlıkla bekliyorum ama bir tarafım benden gizli ne işler karıştırdığınıda bir an önce öğrenmemi istiyor, bir yanımda beklememi söylüyor. Ne yapacağımı tam çözmüş değilim ama sanırım bekleyeceğim.
*
Aradan yaklaşık yarım saat geçti. Etrafta bir çıt bile yoktu sadece ben ve sessizliğim.
Ve o an hiç beklemediğim bir zamanda kapıma üç kez vuruldu."Girin" dedim kafamı hiç çevirmeden. Ardından odaya bir hemşire geldi. Gülümseyip devam etti.
"Merhaba Bay Jeon. Kendisinin erkek arkadaşınız olduğunu söyleyen bir ziyaretçiniz geldi" Taehyung!
Hemşire tekrar içeri girdiği anda siyah saçları ve kahverengi gözleriyle güzel sevgilim Kim Taehyung içeri girdi. Bana bir özür borçlu çünkü 5 gün boyunca ruhumda işkence çektirdi bana.
"Jungkook, meleğim nasılsın?" seni göremediğim için çok kötüyüm sevgilim.
"İyi gibiyim" yalan söylüyorsun.
"Yemeklerini yiyor musun?" 5 gün boyunca çok az şey yiyebildim sevgilim.
"Evet, yedim" yine yalan.
"Peki. Şu anlık daha iyileşmedin, düzenli olarak uyku ihtiyacında var Jungkook" sürekli garip kabuslar görüp uyanıyordum. Çok korkuyorum sevgilim.
"Sen yokken hep uyudum zaten" yalan...
Pencereye baktım, tekrar yağmur yağmaya başlamıştı yavaş yavaş. İnsanlar hep güneş çıktığında mutlu olur ama ben güneşten nefret ediyorum. Sıcak ve açık havalardansa soğuk ve kapalı havalarda daha huzurlu hissediyorum. Güneşi bir tek 'güneşim' dediğim kişide seviyorum.
"Sürekli gitmek zorunda mısın?..." aradaki bir kaç saniyelik sessizliği bozdum çaresiz sesimle.
Oturduğu yerde bir süre duraksadı ve derin bir nefes alıp karşıdaki pencereye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Schizophrenic's Dream | Taekook
FanfictionŞizofren olan Jungkook'u akıl hastanesine kapatırlar ve Jungkook orada ruh eşini bulur...