SÖZ

45 2 0
                                    


Kızıl- Bir hafta oldu. Hiçbir mesajıma dönmedin.

Kızıl- Söz vermiştin.

Kızıl- Biliyorum görevdesin ama merak ediyorum.

17.36 Gönderildi.

19.16

Yüzbaşım Kemal Bey- Kızım yüzlerce mesaj göndermeyi bırak. Telefonun anasını ağlattın.

Kızıl- Sonunda be adam. Nasılsın?

Kızıl- İyi misin?

Yüzbaşım Kemal Bey- Fazla vaktim yok. Telefonu aç.

Yüzbaşım Kemal Bey arıyor...

Bengi ekrandaki yazıyı görünce yine kalbi titreyiverdi ama hızlıca açtı. Bütün saniyelerin önemi vardı sonuçta.

"Alo..." dedi ince bir sesle.

Karşıdan aşina olduğu ve hayran olduğu o sesi duydu.

"Beni duyabiliyor musun? Burada çekmeyebilir."

Genç kız hızlıca cevap verdi. "Evet, evet gayet net duyuyorum. Nasılsın?"

"İyiyim, sen nasılsın?" diye yanıtladı genç adam.

Bengi gülümsedi. İçi biraz rahatlamıştı. Bir haftadır meraktan ölmüştü.

"Bende iyiyim ama sana kızgınım ama değilim gibide."

"Neden acaba merak ettim." Dalga geçen bir sesle konuşuyordu ve Bengi bunun üzerine kaşlarını çattı.

"Arada telefonu açarım derken haftada bir olduğunu düşünmemiştim ama anlıyorum da. Bir şey de diyemiyorum."

Hızlıca devam etti genç kız. "Ama yine de ne bileyim hiç mi fırsatın olmadı be adam, öldüm burada."

Genç adam gülümsedi ve Bengi'nin asık suratı düzeldi bunun üzerine. Genç adamın gülmeye çalışması genç kızın garibine gidiyordu. Beceremiyordu adam gülmeyi Bengi'ye göre.

"Kızıl, bir saniye bile vaktim olsaydı seni arardım, şüphen olmasın."

Bengi'nin gözleri büyüdü yavaşça. Kalbi tepetaklak olurken dudaklarında da aptal bir gülümseme yerleşti. Eli kalbinde dönüp durduğu salonda koltuğa oturdu. Yüzbaşısı Kemal Bey kalbinden vurmaya devam ediyordu.

"Bak şimdi Yarabbi suç bende mi şimdi?" diye söylendi Bengi.

"Yine ne oluyor acaba..." diye sordu merakla genç adam. Bu durumlara alışmış gibiydi.

"Şey düşünüyorum... Acaba düğün yapmasak ta sadece nikah kıysak." Dedi ciddiyetle genç kız. "Hatta yıldırım nikahı, ne diyorsun?"

Genç adam gülümsedi yine ve Bengi yıldırım nikahı yapmaya emin oldu.

"Bak gülme Yüzbaşım Kemal Bey, Yıldırım nikahını da boş verip imam nikahını kıyıp bitireceğiz bu işi."

Genç adam gülmeye devam ediyordu. Boğazını temizleyip konuştu. "İyi geldin Kızıl. Günüm biraz neşelendi."

Genç kız suratını ekşitti. "Bir şey mi oldu?"

Genç adam hızla ciddileşti ve sert bir tonda konuştu. "Yok bir şey olmadı, bilgi veremem."

Genç kız bunu anlayabiliyordu. "Anladım, dikkatli oluyorsun değil mi?"

"Meraklanma iyiyim ben. Sen dikkat ediyor musun? Dava ne oldu?"

Genç kız koltukta biraz kaydı ve gülümseyerek konuştu. "Gelecekti karın davayı tabii ki de kazandı. Yerle bir ettim karşı tarafı."

"Şu cümle içerisinde niyetini açıkça belirtmene hayranım." Dedi genç adam kalın ama sakin sesiyle.

"Kabullen artık Yüzbaşım Kemal Bey." Dedi Bengi gülümseyerek. "Bu son kaçınılmaz."

Genç adam muzip sesle konuştu. "Bu son kaçınılmazsa ne yapmalıyım sence?"

Genç kızı gözleri büyüdü. Ne demek isteğini anlaşmıştı ama kaçacakta değildi. "Zevk almaya bak yiğidim."

Genç adamın öksürdüğünü duydu telefondan. Bunun üzerine keyifle gülümsedi Bengi.

"Bakıyorum cesur laflar ediyorsun. Buluşunca da bu cesareti görmek isterim." Dedi genç adam.

"Buluştuğumuzda ne göreceğini senin hayal dünyana bırakıyorum." Dedi genç kız sinsi bir şekilde. Dudaklarında muzip bir gülümseme vardı.

Genç adam boğazını temizledi. "Çok tehlikelisin Kızıl."

Genç kız keyiflendi. "Öyleyimdir Yüzbaşım Kemal Bey, sizin kadar olmasa da."

"Ben tehlikeyi severim" dedi genç adam ürkütücü bir tonda.

Bengi'yi bir sıcaklık sarmaya başlamıştı. Bu adam ne yapıyordu kendisine böyle yahu.

"Güzel, ortak bir noktamız var." Dedi yutkunarak. "Bu da demek oluyor ki evlenmemiz için bir işaret bu." Ortamın biraz dağılmasını istemişti. Biraz gerilmişti ve yanaklarına sanki bir ateş inmişti.

Genç adam anlamıştı kaçtığını ama çaktırmadı. "Neyse Kızıl, kapatmam lazım." Dedi sakin bir tonda.

Bengi yayıldığı koltukta hemen doğruldu. Yüzü düşmüştü. "Anladım." Dedi durgun bir sesle. "Bir daha ne zaman ararsın."

Karşı taraftan kısa süre ses gelmedi. Onun bir şeyler homurdandığını duydu genç kız. "Bulduğum ilk fırsatta arayacağım."

Genç kız gülümsemeye çalıştı ama üzgün hissediyordu. "Tamam ama uzun sürmesin."

Genç adam sıkıntıyla nefes verdi. "Bunun için söz veremem Kızıl. Söz verdiğim zaman tutmak isterim o yüzden şunu bil, ilk fırsatta arayacağım." Dedi net bir sesle. "Tamam mı?"

Genç kız üzülse de genç adamın netliği kızı ikna etti. "Tamam Yüzbaşım Kemal Bey. Kendine çok iyi bak. Sizin için dua ediyorum. Sağ salim geri gelin."

"İnşallah Kızıl, dikkat et kendine. Allah'a emanetsin."

"Sende Allah'a emanetsin. Buluşacağız, sözün var unutma." Dedi Bengi hızlıca.

Genç adam güldü. Telefonu kapatmadan önce ise genç kadını yine bir ateşin içine atarak konuştu.

"İyi geldin Kızıl, iyi ki geldin."

BİR VATAN DAVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin