ŞÜKÜR

45 2 0
                                    

Yüzbaşım Kemal Bey- Kızıl iyi misin? Kaç kere aradım. Artık evine geleceğim.

Yüzbaşım Kemal Bey- Kızıl aç şu telefonu.

Yüzbaşım Kemal Bey- Ben geliyorum haberin olsun.

11.36

12.45

Yüzbaşım Kemal Bey Arıyor...

Bengi gözlerini zorlukla açtı. Kulağının dibinde çalan telefona halsizce baktı. Telefona uzanıp aldı ve gözlerini kısarak arayan kişiye baktı. Yüzbaşısı arıyordu.

Yatakta doğrulmaya çalıştı ama yattığı yerde bile başı dönüyordu. Terlemişti ama dışarda ayaz var gibi de üşüyordu. Üstüne yorganı biraz daha çekti ve kuruyan boğazını ıslatmak için yutkundu ama boğazı acıyordu. Telefon ise durmadan çalıyordu.

Sonunda telefonu açtı ve kısık sesle cevap verdi. "Alo.."

Karşısında o kalın sesi duydu. "Kızıl..."

"Yüzbaşım..." dedi halsizce.

"Kızıl, iyi misin?" dedi endişeli bir sesle. "Sabahtan beri seni kaç kez aradım."

Bengi, Yüzbaşısı Kemal Bey'in endişeli sesini duyunca biraz kendisine geldi. Yine de her şey bulanık ve anlaşılmazdı.

"Yüzbaşım ben iyiyim." Dedi titrerken. Zaten sesi de boğuk ve kısık çıkıyordu. "Biraz üşütmüşüm de uyuyordum."

Karşı tarafın derin bir nefes alıp verdiğini duydu. "Kızıl beni çok korkuttun. Ben sana o göle girme, hasta olursun demiştim."

Bengi gülümsemeye çalıştı ama o kadar halsizdi ki bu bile onu yordu. "Yüzbaşım, o göle girdiğim için hiçte pişman değilim."

"Sesin de çok kötü geliyor." Diye homurdanan bir ses duydu Bengi. "Sen insanı delirtirsin. İki dakikaya evin önündeyim. Haberin olsun."

Bengi bir an hastalığını unuttu ve şuan bulunduğu paspal halini düşünüp çığırdı. "Neee!" Bu çığlığı ince bir ıslık gibi çıkmıştı.

"Sabahtan beri sana ulaşamadım. Merak ettim."

Genç kızın vücudu titriyordu ama içi sıcacık oldu. Bu adam, bunu nasıl yapıyordu?

"Yüzbaşım, ben kapıyı açayım en iyisi..." dedi kısık sesle.

"Tamam, geldim zaten. Arabayı park ediyorum."

Telefon kapanınca Bengi derin bir nefes aldı. Gerçekten şifayı kapmıştı ve o kadar halsizdi ki kapıya gitmek bile gözünde büyüyordu. Ayaklarını yataktan sarkıttı ve zayıf kollarından destek alarak kalktı. Başı dönüyordu ve ayakta zor duruyordu. Duvarlara tutunarak kapıya gelmişti ki yan taraftaki aynada kendisini gördü. Saten şort ve askılı atleti, dağılmış saçları ile berbat görünüyordu. Saçlarına biraz çeki düzen verdi. Yüzü bembeyaz olmuştu. Bir yandan da cidden çok üşüyordu. Portmantodan hırka aldı. Tam üstüne geçirmişti ki kapı çaldı.

Bengi halsizliğine rağmen heyecanla kapıyı açtı. Karşısında daha iki gün önce gördüğü ve aklını başından alan o heybetli adamı gördü. Kaşlarını çatmış ciddiyetle kendisine bakıyordu.

"Kızıl iyi misin? Bembeyaz olmuşsun." Dedi içeri girerken. Elindeki torbaları kenara bırakıp bir elini Bengi'nin alnına koydu. "Ateşin var. Hastaneye gidelim." Dedi hızlıca. Kaşlarını çatmış karşısındaki kızı süzüyordu endişeyle.

BİR VATAN DAVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin