GERİ DÖNÜŞ

41 2 0
                                    

Kızıl- Bak bugün totem yaptım.

Kızıl- Davayı kazanırsam arayacaktın, kazanamazsam aramayacaksın.

Kızıl- Kazandım ama aramadın.

14.15

18.55

Yüzbaşım Kemal Bey arıyor...

Bengi çalan telefona heyecanla koştu. Mutfakta yemek yapıyordu ama saniyesinde oturma odasına ışınlanmıştı. Günlerdir çalan telefonlara aynı heyecanla bakıyordu ama sonu hayal kırıklığı oluyordu. Yüzbaşı Kemal Bey bir türlü aramıyordu. Ama şimdi telefondaki yazıyı görünce biraz sevinçle biraz şaşkınlıkla telefonu açtı.

"Yüzbaşım Kemal Bey..." dedi hızlıca.

"Kızıl..." dedi muzip bir sesle genç adam. "Nasılsın?"

Bengi her defasında hissettiği bu heyecana alışmıştı. Dudakları istemsizce gülümsemişti ve bir leyla gibi usulca koltuğa ilişmişti.

"Ben çok iyiyim. Sen nasılsın asıl?" diye yanıtladı genç kadın. "Sıkıntılı bir durum var mı? İyi misin?"

"Kızıl sakin ol, Her şey yolunda. Biz sıkıntıya uğramayız, sıkıntı yaratırız."

Bengi güldü. Yine günlerdir haber alamamanın verdiği huzursuzluk uçup gitmişti. Birkaç mesajlaşma dışında neredeyse bir aydır ikinci konuşmalarıydı bu.

"Onu biliyoruz Yüzbaşım Kemal Bey. Ayağınıza taş değmesin." Dedi genç kız.

"Amin Kızıl, Senin işler nasıl?"

Genç kız gözlerini kısarak masa üstündeki dağılmış dosyalara baktı. Bugünkü dava için gece gündüz çalışmıştı.

Genç kız ukalaca gülümsedi. "Benden bahsediyoruz Yüzbaşım, Biz de sıkıntı yaratmayı severiz. Karşı taraf benimle masada anlaşmadığına bin bir kere pişman oldu."

Genç adam gülmeye yakın bir ses çıkardı yine. Bengi bunun üzerine daha da keyiflendi. Bu adama gülmeyi öğretecekti.

"Hmm, o zaman seninle anlaşmaya varmak en iyisi." Dedi genç adam.

"Aynen, yoksa işler mahkeme salonuna taşınırsa sert oynamayı severim." Dedi genç kız hınzırca.

"Bir ortak yönümüz daha." Dedi genç adam sakince. "Ben de sert oynamayı severim."

Genç kızın yanaklarına usulca sıcaklık inerken boğazını temizledi. "Ne güzel, ne yapıyorsun şimdi, neredesin?" diyerek konuyu hızla değiştirdi Bengi.

"Geçici karargahtayız, geri dönüş için hazırlık yapıyoruz." Dedi genç adam sakin ama kalın sesiyle.

Genç kız koltukta hemen doğruldu. "Sen ciddi misin?" dedi heyecanla. "Geliyor musunuz?"

"Evet, Allah nasip ederse yarın bu saatlerde ordayız."

"Çok sevindim." Diyerek ayaklandı. Daha fazla oturamıyordu. Salonda dönüp durmaya başladı kendi kendine.

"Sen ne yapıyorsun?" diye sordu genç adam.

Bengi bir an duraksadı. "Ayy..." diye bir nida koptu dudaklarından. Mutfağa koşmaya başladı hızla.

O arada telefondaki kalın ses endişeyle soruyordu. "Kızıl bir şey mi oldu, İyi misin?"

Bengi koşmuştu ama çok geç kalmıştı. Fırındaki tavuk artık kömürleşmeye başlamıştı. Fırını kapatırken genç adamı cevapladı.

"İyiyim bende." Dedi hüzünlü sesle. "Fırındaki tavuk için aynısını söyleyemeyeceğim."

"Ne oldu?"

Genç kız gidip mutfağın penceresini açtı. Yanık kokusu ne zamana çıkardı acaba bu evden. "Sen aramadan önce yemek yapıyordum da, Fırına tavuk atmıştım, yanmış."

Genç adam gülmeye başladığında Bengi telefonu kulağından uzaklaştırıp yüzünü buruşturdu.

"Gülme Yüzbaşım Kemal Bey. Ne de olsa ilerde sana yemekleri ben yapacağım." Dedi alıngan bir sesle.

"Allah yardımcımız olsun desene." Diye dalgasını sürdürdüğünde genç kız daha da kaşlarını çattı.

"Ne yapalım Yüzbaşım, Her güzelin bir kusuru var. Benim ki de buymuş." Diye söylendi Bengi. "Olmadı sen yaparsın yemekleri."

Genç adam duraladı bir süre. "O zaman hep aç kaldık."

Genç kız gülümsedi. "Fark ettin, değil mi?" diye sordu keyifle.

"Neyi?"

"Kabullendin artık. Evlilik yakın ben sana söyleyeyim." Genç kız yanmış tavuğu unutmuştu. Yarın Yüzbaşısı Kemal Bey de geliyordu. Hiçbir şey moralini bozamazdı.

Genç adam güldü. "O zaman ömür boyu aç kaldık denese..."

BİR VATAN DAVASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin