2.

663 78 6
                                    

Saat beş sularına gelirken Jungkook ayaktaydı, hava daha aydınlanmamıştı. Yarım saat sonra askeriyeyi sabah koşusu için kaldıracaktı. Eli künyesin dolanırken ilk önce ismini gördü, sonra da ucundaki alyans ile oynadı.

Son bir yıl keyfi yoktu, tek amacı işi olan, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan adama dönüyordu. Adım seslerini duyunca döndü. Sarı saçlara ve yeşil gözlere sahip adam ona yaklaşıyordu, uyku tutmadığı belliydi.

"Benim uyandıracağımı söylemiştim." Jungkoom zaten uyku konusunda sıkıntılar çeken biriydi, bu yüzden bu işi kendisi yapmaya karar vermişti.

"Bu işi beraber yapıyoruz." Jimin onun karşısındaki tahtaya yaslanırken gözleri tekrar daldı. Son zamanlardaki dalgınlığı hoşuna gitmiyordu.

"Uyuyabilirdin."

"Uyku tutmadı." Kafasını salladı sadece binbaşı. Karşısındaki adamın üstünde açık asker yeşili bir tişört ve asker desenli pantolon vardı.

İkisi de sessizdi fakat ikisi de özlemi acı bir şekilde çekiyorlardı.

Jimin ilerdeki görevlerde karşısındaki adamı kaybetmeyi göze alamıyordu, hayatında en çok sevdiğinin küs şehit olma ihtimali uykularını bozuyordu.

Jungkook ise eskiden onun sayesinde kazandığı neşeyi şimdi kaybediyor, donuklaşıyordu tekrardan.

Saat beşe yaklaşırken ikisinin de adımları koğuşa ilerledi, iş zamanıydı.

//

Jungkook'un sesi yankılandı büyük çalışma sahasında.

"Askerlik sadece büyük silahlarla etrafa mermi sıkmak değil! Her türlü kendinizi savunacak ve gerektiği zaman saldıracaksınız. Hepiniz saldırı timinden bir kişiye meydan okuma hakkına sahipsiniz. Meydan okuyun, ve alana geçin. Kullanabileceğiniz tek malzeme var, bıçak. Tim ise hiçbir şey kullanmayacak." Askerler bu olaya şaşırırken hepsi arasında konuşuyordu, elbette içlerinde meydan okumak istemişlerdi hep.

Fakat kurallar vardı hücüm 10 saniye aralıkarla olacaktı bu yüzden timden kimsenin yaralanmayacağına emin olarak böyle bir çalışma yapmıştı Jungkook.

"Asker öne çık!" Çaylak alan geçerken Taehyung'u istedi.

"Şimdi biraz bebek poposu tekmeleyecğim izleyin canlarım." Herkes gülerken hepsi en az 2 kere çıkmıştı meydan okumaya.

Son asker alana geçerken Jimin kendi ismini duydu. Oldukça fazla askerin meydan okumasına katılmıştı bu sıcakta. Kendisini son olduğuna empoze ederek ilerledi.

Asker'in elindeki bıçağı ustaca savurması garibine gitmişti Jungkook'un.

Bu askeri ne daha önce görmüştü ne de buradaki askerlere böyle bir eğitim verilmiyordu. Hücümde 10 saniye dolarken uyardı.

"Savunma!" Fakat asker bu sözü dinlemeyip yüzbaşına bir tekme atarken bıçağı hızla yüzüne savurdu.

Jimin kafasını geriye atarak kurtulmuştu.

"Savunma dedim asker!" Kimse neler olduğunu anlamazken diğerleri de çatık kaşlarla bakıyordu.

Jimin askerin kolunu son anda tutarken onun oldukça eğitimli olduğunun yeni farkına varıyordu.

Asker olmadığına artık emin olduğu adamın bacağına tekme atması  ile Jungkook hızla koşarken Jimin de askerin başını sertçe dizine vurmuştu.

Burnundan kanlar akan adam elindeki bıçağı son kez savururken yeşil gözlü olanın karnına gelen bıçak Jungkook'un hızla adamı çekmesiyle sadece bir kesik olarak kalmıştı.

Öbürleri de koşarken eli yırtılmış tişörtüne ve kanayan kesiğe gitti Jimin'in.

"Jimin iyi misin? Derin mi?" Hoseok hızla kolunun altına girerken Jungkook kim olduğunu bilmedikleri askeri görevlilere verip gelmişti yanlarına.

"Derin değil Hoseok, önemsiz." Binbaşı'nın gözleri kesiğe gitti, derin değildi ama dikiş gerekti.

"Revire gidiyoruz, siz de şunları koğuşlarına gönderin." Jungkook'un emriyle diğerleri askerlere giderken o da yaralı adamın belinden destekleyerek içeri sokmuştu.

"Kimmiş?" Asker olmadığı belliydi oldukça eğitimliydi.

"Muhtemelen terörist. Daha bilmiyoruz. Canın yanıyor mu?" Yeşil gözlü olan gözlerini kapadı, yanıyordu canı fakat bu fiziksel yaradan değildi daha ağırlarına katlanmıştı o.

"Hayır."

Revirin kapısını açarken onu yavaşça içeri ilerletti Jungkook, sedyeye yatırırken hemşire hızla neler olduğunu sormuştu.

"Dikiş yapacağım yüzbaşım. Serum bağlayalım." Yardımcısına verdiği komutla öbür hemşire serum takarken yeşil gözlünün sarı saçları sedyeye dağılmıştı.

Dikişi hızla yaparken konuştu hemşire.

"Verdiğimiz ilaç kan kaybını kesecek bu yüzden sizi uyutabilir direnmeyin Bay Park." Sedyede yatan adam kafasını sallarken gözler yavaşça kapanmış ve uykuya dalmıştı.

You're losing meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin