6 2/2

536 69 10
                                    

yorumlarınız önemli

13 gün geçmişti Nubar Etasi ve Jungkook'un ortadan kaybolmasından. Jimin düşüncelerinin ve özlemin altında kaybolmuş onsuz bir hayat düşünüyordu.

Sabah 4'e gelirken askeriyeyi uyandırma görevi ondaydı. Her sabah Jungkook ile burada buluşup yaparlardı. Şimdi demirlerin orda yere çökmüş gökyüzünü izliyordu.

Bazen nefes almak zorlaşıyordu, atak geçirdiğini hissediyordu, gözleri doluyordu onu bir daha göremeyeceği gerçeği geliyordu sonra savunma mekanizması  kendine getiriyordu onu.

Saçları tekrar sarıya dönmüştü, kafasını yaslayarak boynundaki künye ile oynadı, Jungkook'undu. Eğer 48 saat daha haber alınmaz ise cenazesi yapılacaktı.

Ölmemişti, biliyordu ama ne yapıyordu şuan? Ne kadar işkence görmüştü? Geri dönülmeyecek bir şey yapmışlar mıydı ona? Ne kadar süreleri kalmıştı? bir fikri yoktu.

Gözlerini kapatırken güneş doğmaya başlamıştı, adımlarını askeriyeye yönlendirdi.

//

Elleri duvara sabitlenmiş zincirlerle bağlanmıştı, uzun süredir buradaydı fakat ne kadar olduğu hakkında bir fikri yoktu.

Bir süre sonra acıya alışmaya başlamıştı. Karnında bu iki hafta boyunca bıçakla açılmış yaralar vardı ve özensiz dikişler ile kapatılmıştı.

Onu öldürmek değildi dertleri, bilgi almaktı. Gözleri açılmıyordu artık. Dün adamlar da sıkılmaya başlamıştı, artık ölüp ölmemesini de umursamıyorlardı bu yüzden karnına saplanmış bıçağın dikişleri yeniydi. Ve şimdiden açılmıştı bile.

Kapı sertçe açılırken kafasını kaldırmadı bile. Nubar denilen terorist sinirli duruyordu.

"2 hafta binbaşı. Siktiğimin iki haftası ağzından bir kelime çıkmadı! Herkes öldü biliyor seni cenazen yapılacak yarın, ama sen hala sikik sorularımın cevaplarını vermiyorsun! Canına mı susadın?" Adam bağırırken çok uzaktaymış gibi geliyordu sesi Jungkook'a, belki de karnındaki yaradan kaynaklıydı.

Saçları uzamıştı ve onu kolundan tavana bağlanan zincirler ayakta tutuyordu, bulamayacaklardı onu ve böyle giderse çok zamanı da kalmamıştı.

Adam cevap verilmemesiyle sinirle giderken sesler duyuldu o zaman. İlk önce pervane sesi geldi ve sonra ateş sesleri fakat Jungkook buna odaklanamayacak kadar bilincini kaybetmek üzereydi.

O an koridorda duydu sesi.

"Silahlı kuvvetler geldi çabuk patrona haber verin!" Onun başında duran adamlar silahlarını aldıkları gibi giderlerken tim eve giriyordu.

Ev herkesin unuttuğu hayalet köy diye geçen bir yerde bir gecekondu eviydi. İzlerini çok iyi saklamışlardı ki bulunmamışlardı iki hafta.

Evin kapısı sert bir şekilde kırılırken saldırı timindeki hiçbir askerde küçük bir merhamet yoktu. Her terorist yere serilirken olduğu odanın kapısı açıldı.

Giren iki asker üniforma ve gözlerine kadar siyah bir kar maskesi ile girmişti. Demekki dağ gibi bir yerdeydiler.

Biraz daha uzun boylu asker kafasıyla onaylarken öbür odaya geçti.

Ondan biraz daha kısa olan ise Jungkook'un zincirlerini kıracak bir şey arıyordu.

"Anahtar kapının yanındaki delikte." Jungkook yeşil gözleri tanıyordu, ilk girdiği an anlamıştı onun Jimin olduğunu.

Kalbi hızla çarparken Jimin anahtarı almış ve sol kolundaki zincirleri açmıştı. Sağ kolundakini de açarken siyah saçlı olan hızla sarıldı sarı saçlıya.

You're losing meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin