8; kokumu benimsemişsin

1.5K 212 64
                                    

Şiddetli baş ağrım artık gözlerime de etki ederken, evlilik yüzüğümle oynuyordum. Dersten çıkıp gitmek veya başımı sıraya yaslayıp gözlerimi dinlendirmek istesem de sabrediyordum.

Dersi işleyen fakültemizin bölüm başkanı olduğu için uyuma, telefonla ilgilenme veya dersten çıkma gibi bir şansımız yoktu.

"Yeri göğü sikeceğim şimdi. Öğle arasına gireli beş dakika oldu lan!" diye fısıltıyla bağırdı Yoongi.

Başımı ona çevirdiğimde, onun da benim gibi olduğunu gördüm ve bakışlarımı sınıfın geri kalanında gezdirdim. Artık kimse dersi dinlemiyor, sinirle bölüm başkanını izliyordu sadece. Kendisi derse başlamadan önce blok dersi yapacağını söylediğinde hepimiz erken biteceği için mutlu olmuştuk.

Fakat üç saat blok ders yapacağını düşünmemiştik ve dersi hâlâ işleyerek canımızı almaya devam ediyordu. İngiliz draması dersinden soğutmuştu beni. Blok yapılacak ders değildi kesinlikle çünkü konuları çok ağır ve zordu.

Gözlerime vuran ağrı görünüşümü bile bulanıklaştırırken, parmaklarımla gözlerimi ovuşturdum. Devamsızlık yapmamak için uğraşacaktım bir de ama öğleden sonraki derslere girecek halim yoktu.

"Bugünlük bitirelim çocuklar. Haftaya görüşmek üzere."

Duyduğum sesle rahatça nefes aldım ve başımı sıraya yasladım. Bölüm başkanı dışarı çıkar çıkmaz sesler yükselmiş ve herkes eşyalarını toplamaya başlamıştı.

"Bir an hiç bitmeyecek sandım." dedim iç çekerek.

"Orospu çocuğu." diye mırıldandı Yoongi ve çantasını alarak ayaklandı. "Yürüyün gidelim biz de."

Başımı sallayarak yavaşça ayağa kalktım ve çantamı elime aldım. Hepimiz sınıftan çıkmak üzereyken, sınıfa tekrar bölüm başkanı girdi.

"Ders mi işleyeceğiz lan yine?" diye fısıldadı Jimin dehşet içinde.

Bölüm başkanı karşımıza geçip hafifçe gülümsedi. "Haftaya seminerim olduğu için ders yapacağımız aklıma geldi çocuklar. Bu yüzden hocanızdan izin aldım. Öğleden sonraki dersimizi yine beraber işleyeceğiz." dediğinde alt dudağımı kemirdim gerginlikle. Elindeki kağıdı sallayarak son kez konuştu. "Gelmek zorunda değilsiniz fakat imza listeniz elimde. İmza atan herkesi yine görmek istiyorum. Bir saat sonra görüşürüz."

Her bir ağızdan farklı küfürler ve hakaretler çıkarken, herkes çantasını tekrar sıralarına bıraktı. Biz de çantalarımızı bırakıp sınıftan çıkarken, onlardan farksızdık.

"Beynimizi yeterince sikmemiş gibi ders işleyecek yine puşt." dedi Yoongi ve sinirle ofladı.

"Nereye gidiyoruz?"

Jimin elindeki anahtarı sallayıp, "Çatıya çıkalım. Sabah börek falan bırakmıştım." dediğinde başımı salladım.

Fakültenin en sevdiğim kısmı kesinlikle çatı katıydı. Anahtar sadece biz de olduğu için bizden başka kimse giremiyordu oraya. Demir kapının uğraşılsa da kırılmayacağını bildiğimiz için orayı tamamen bize göre dizayn etmiştik.

Boş derslerde kafa dinlemek için veya derslerden kaçtığımız vakitlerde yatmak için puflar yerleştirmiştik. Pikelerimiz, kulaklıklarımız, ders kitaplarımız, sıkıldıkça oynadığımız oyunlarımız, sigara paketlerimiz, abur cubur ve içeceklerimiz vardı.

Canımız sıkkın olduğu zamanlar eve gitmezdik. Çatıya çıkardık ve kimse burada olduğumuzu bilmediği için okulu üzerimize kilitlerdi. Biz de ya sabahlardık yada uyur kalırdık. Gizlice getirdiğimiz içkileri hava karardıktan sonra içerdik deli gibi. Led ışıklarımız bile vardı bu yüzden.

Vernem Nidahen | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin