Kim malikanesindeydik.
Kapının girişinde bizi karşılayan Taehyung'un ailesini gülümseyerek izliyorken, evin hizmetlileri etrafımızda dört dönüyordu. Taehyung'un geri dönüşünü kutlayacağımız belliydi çünkü buradan bile salonu süslerle donattıklarını görebiliyordum.
"Oğlum!" diyerek kollarını yana açtı annesi. Taehyung hızla annesinin kolları arasına girdiğinde ve annesinin gözleri mutluluktan sulandığında, kalbimin sızısını görmezden gelmeye çalıştım. "Seni ne kadar özlediğimi tahmin bile edemezsin. İyi ki geldin."
"Ben de sizi fazlasıyla özledim. Söz veriyorum uzun bir süre yanınızdan ayrılmayacağım."
Taehyung, aynı şekilde babasıyla da sımsıkı sarıldı. Aile bağlarına oldukça önem veriyorlardı. Bu yönlerine çok imreniyordum. Birbirlerini gerçekten sevmeleri ve her daim birbirlerini kollamaları, her defasında kalbimi sızlatıyordu. Asla ailemle böyle olamayacağım seviyedeydi onların ilişkileri.
"İçeriyi yine doldurdunuz değil mi? Herkesle muhattap olmak zorundayım şimdi." dedi Taehyung burnunu kırıştırarak.
"Üstünü kapatmamız gereken haberler var. Jungkook oğlumu da yalnız bırakma sakın." dedi annesi ve bakışlarını bana çevirip karşıma geçti. "Seni de çok özledim. Şu misafirler bir gitsin konuşalım, olur mu?"
"Olur anne." diye mırıldandığımda yanağımı okşadı mutlulukla. Onlara anne baba dememe bayılıyorlardı.
"Çok oyalandık burada. İçeri girelim artık." dedi babası ve önden giderek salona girdi. Annesi de bize son kez bakıp gittiğinde, bakışlarım Taehyung ile buluştu.
"Gergin misin?" diye sorduğunda başımı sağa sola salladım.
"Hayır. Ya sen?"
"Biraz. Bizi zorlayacak sorular sorabilirler."
Omuz silktim. "Cevap vermek zorunda değilsin. Hem çok durmayalım zaten. Birkaç saat dayanıp odamıza çıkalım."
Dudaklarını yalayıp başını salladı ve ellerimizi birleştirdi. Beraber salona girdiğimizde ve bakışlar doğal olarak bize döndüğünde, hafifçe gülümsedim. Az önceki rahatlığımın yerini gerginlik almıştı birden.
İçerisi beklediğimin aksine çok kalabalık değildi ve hemen hemen bütün yüzleri tanıyordum. Taehyung'un akrabalarıydı çoğunluğu. İyi insanlardı ama mükemmelliyetçilerdi. Bu yüzden çok aralarına katılmamayı tercih ediyordum.
"Sizi uzun bir aradan sonra yan yana görmek ne güzel çocuklar!" dedi Taehyung'un en büyük amcası.
"Teşekkürler amca. Keyifleriniz nasıl?"
Amcası elindeki kadehi büyük yudumlarla bitirip güldü keyifle. "Geri döndüğünü duyduğumdan beri harikayım. İnsan eşini yalnız başına bırakır mı sıpa? Etraf kurt kaynıyor."
Taehyung da başını eğerek gülümsedi ve, "İnan bana eşimi kurtlara bırakacak kadar delirmedim. Önlemimi aldım elbette." diyerek amcasını daha da güldürdü.
"Bir tek kendine önlem alamamışsın görünüşe göre. Aldatma haberleri de neyin nesiydi?"
Bu sefer konuşan yengesiydi. Aile içinde sanırım tek sevmediğim bu kadın olabilirdi. Kötümser biriydi. Karşısındakini rezil etmeye çalışıyor, en ufak açığını yüzüne vuruyordu. Kendini üstün gören aptalın tekiydi. Taehyung'un en büyük amcasının eşi oluyordu ve böyle kafa dengi bir adamın bu kadınla ne işi olurdu anlamıyordum.
"Her gördüğün habere inanacak mısın böyle yenge? Elbette hepsi yalan."
Yengesi tek kaşını kaldırdı. "Fotoğraflar pek öyle söylemiyordu. Mekandan yanındaki kızla çıkarken yakalanmışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vernem Nidahen | Taekook
Novela Juvenilöldürüyorsun beni, öyle iyisin ki bana. ➵ kim ailesi.