18.2: "İyi Uykular, Prenses"

280 21 0
                                    

(Anya'dan)

Merdivenden koşarak inmeye başladığım da üst katlardan bir kapı açılmıştı.

Yangın merdivenlerinde ki yankı,her yere sesi dağıtıyordu. Son katı inerken ses güçlendi ve adeta bir zıplama sesine dönüştü. Birisi merdivenden inmiyordu, adeta kattan kata atlıyordu.

"Anya, durmalısın. Sana yalan söylüyor, inanma ona dur!"

Sam, bana yetişirken ben son kapıyı ittirerek bahçeye ulaşmıştım. İleride ki siyah arabayı fark ederek ona doğru koştum, bu babam olmalıydı.

Tam arabaya ulaşıyordum ki arkamdan bir el beni kucaklayarak geri çekti.

Sam değildi başka bir adamdı, siyah takım elbisesi ve kulağında ki bluetooth kulaklık, koruma olduğu her halinden belli ediyordu. Bu adamı Tony göndermiş olabilir miydi ki? Bunu sonra düşünecektim.

Beni tutan adam bir eliyle ağzımı kapatıyor bir eliyle de beni sıkı sıkı tutuyordu. Üstelik her halinden 7/24 spor yaptığı belliydi, Tanrı aşkına kaç kiloydu bu?

Babam, arabadan inip bize doğru koştuğun da her şeyin çok geç olduğunu fark ettim, ne o ne ben başarabilmiştik. Adam beni bir arabaya soktu ve hızlıca ilerledi ne arkadan koşan Steve Rogers'a, ne de bahçeye yeni ulaşmış Sam Wilson'a veda edebildim.

Bu adamların Tony'ye çalışmadıkları aşikardı çünkü mantıklı düşündüğümüzde bana bakan kişi Sam'di, beni Sam'e götürmeleri gerekirdi oysa ki şuan bambaşka bir yere gidiyorduk.

"Kime çalışıyorsunuz?" dedim ve yanımda ki adamı dürttüm.

Adam ise "gidince öğrenirsin" diyerek açık uçlu bir cevap verdi.

Nereye düştüğü hakkında tek bir fikri olmayan sekiz yaşında ki bir çocuktum sanki söyleseler ne yapacaktım ki! Sihirli güçlerim yoktu ya!

"Gıcık" diye mırıldandım, bana saçma sapan bir cevap veren adama ithafen. Adam ise duymuş olacak ki "ne dedin sen?"diyerek bana döndü. Alta kalmaktan nefret eden küçük bir çocukla, çocuk olacaktı ve bu oyunda kazanan elbet ki ben olacaktım.

"Sana dedim ki; ne Tony Stark'a, ne de Steve Rogers'a çalışmıyorsunuz, Fury'nin adamı olmadığınız da açıkça ortada fakat bence Sheild ajanı olmasanız dahi birer ajansınız. Aynı zaman da bütün parçaları birleştirebilme yeteneği olan ki aynı zamanda Stark soyunun devamı olan küçük bir çocuğun zekasından korkup, elinizden kaçırabileceğinizi düşündüğünüz rehinenizin sorusuna verilebilecek kısacık cevabı bile geçiştirecek kadar korkak ve gıcıksınız."

O an orada ki adamlara demek isterdim ki; dostlar, Tanrı size sabır versin.

Önde oturan aynı zamanda isminin Brian olduğunu duyduğum adam kıkırdayarak arkasını döndü ve "boku yedin adamım" dedi. Bunu duymamla bende kıkır kıkır gülmeye başladım. Şöför olan adam ise yanında oturan ve az önce konuşan kişiye "Tanrı aşkına Jason, arabada çocuk var!" Dediğinde daha çok güldüm.

Bu salak adamların bir şeyden haberi olmadığı belliydi, oldukça amatör olmalarının yanında benimle bütün yol çene çaldılar.

Yolun sonuna yaklaştığımız da ben sessizlik işareti yaparak "tamam beyler, az sessizlik, az ciddiyet lütfen! Beni kaçırdığınızı unutmayın, emir büyük yerden hatırlatırım" diyerek güldüm.

Kısa bir süre sonra Ryan geldiğimizi bildirdi ve hepimiz sustuk.

Arabadan indiğimizde gözüme çarpan ilk şey enine oldukça uzun olan binaydı. Açık konuşmak gerekirse bana adeta hastaneleri anımsatmıştı ve geldiğimden beri sesler, sesler susmak bilmiyordu! Rüyalarım da gördüğüm bütün sesler gerçeklerle karışmıştı.

ASLA | Amaris Anya Rogers? Stark? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin