5. bölüm

6.9K 421 118
                                    

Bana ismini söylemek yerine gülüp sokaktan çıkmıştı, arkasından bir süre bakıp eve girdim. Muftaktan bir soda kapıp salondaki televizyonun karşısına yayıldım.

Soğuk sodayı suratımda gezdirerek serinlerken telefonumun zil sesi odamda yankılandı, koşar adım odama girdiğimde kapanmadan yakalayabilmiştim. Eski mahalleden arkadaşım arıyordu, bir süre konuşup sohbet ettikten sonra bombayı patlattı.

"Asil siz gittikten sonra değişik tipte birkaç adam gelip sizi sordu, pek tekin durmuyorlardı. Bir sorun yok değil mi?"

"Yok kardeşim halledemeyeceğimiz bir şey yok. Sağol düşündüğün için. Eee Ferah ne yapıyor?" Ferah Zafer'in karısıydı ve ikizlere hamileydi.

"Doktor son ayında olduğu için fazla hareket etmesini yasakladı, o da bunu büyük bir olgunlukla karşılayıp 'hassiktir oradan sana mı soracağım be' dedi. Kanka doktoru görmen lazımdı, adam küçüldü olduğu yerde resmen."

İkimizde gülerken Ferah ve Zafer ile ilk tanışmamızı hatırladım. Ferah gayet normal bir şey konuşuyormuş gibi bana hangi tip erkeklerden hoşlandığımı sormuştu. Eşcinsel olduğumu söylemesem bile anlayan ilk insandı.

Yeni tanıştığı birisine bunu soracak kadar rahat ve dilinin kemiği olmayan bir kadındı. Özgüveni yüksek ve deli gibi sır tutuyordu.

Biraz daha muhabbet edip telefonları kapatırken doğumda aramasını söyledim. Ferah aileden zengindi ama Zafer tam bir çulsuzdu, neyseki açtıkları internet mağazası tutmuştu da şuan gelirleri oldukça iyiydi.

Onları çok özlediğimi yeni yeni fark etmiştim, doğacak bebekleri deli gibi merak ediyordum. Ferah gibi güzel olurdular umarım.

Sabah olana kadar yetiştirmem gereken işleri hallettim ve kendimi zor bela yatağıma bıraktım. Tam uykuya yenik düşmek üzereyken kapı çalındığında kadere rengarenk küfürler ediyordum.

Kapıyı açıp karşımda gördüğüm kişiyle gözlerim büyüdü, isimsiz pideci.

"Günaydın Asil, sabah kahvaltılık almaya gelmeyince merak ettim ve sana ellerimle kaşarlı pide yapıp getirdim."

Gözleri üstümü süzüp tekrar gözlerime odaklandığında, mavi üzerine pembe yıldızlı mini şortumu fark edip yutkundum. Tüysüz beyaz bacaklarım bana bile kız bacağı gibi görünüyordu.

Onu içeri almamak ayıp olurdu ama gözlerimden de uyku akıyordu. Kapıdan çekildiğimde ayakkabılarını çıkartıp içeri girdi, yerini biliyormuş gibi mutfağa adımladı ve pideleri açıp masaya oturdu.

Ben ne yaşıyordum anasını satayım sabahın köründe, adam kendi evi gibi davranıyordu. Bende dolaptan meyve suyu ve bardak alıp yanına oturdum.

Birlikte kahvaltı yaparken arada beni izlediğini fark ediyordum ama şuan içim uyuyordu. Tepki veremeyecek kadar uykum vardı, zaten yırtılacak gibi esnememden anlamış olmalıydı.

"Gece uyku tutmadı mı, kabus mu gördün?" Kafamı iki yana sallayıp tekrar esnedim ve zor bela kelimeleri bir araya getirip cümle kurabildim.

"Daha uyumadım, yetiştirmem gereken işler vardı." Kafasını bana çevirdiğinde iyice inceleyebilmesi için yüzümü ona döndüm.

"Gözlerin çok kızarmış, belli halinden. Ben gideyim de sende rahat rahat uyu." Ayaklanıp kapıya yöneldiğinde bende peşinden yürüdüm.

"Akşam bir arkadaşın doğum günü var, benimle gelmek ister misin? Buradaki gençlerle de tanışmış olursun hem."

Uykulu uykulu kafamı salladım, kapıya kadar onunla gittiğimde usulca elimi tutup sıktı ve bırakıp kapıdan çıkıp gitti. Bu adam da iyi alışmıştı benim elimi tutmaya haa..

UfaklıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin