11. bölüm

5.3K 327 69
                                    

Alperen'in söylediği şeyi daha tam idrak edememişken beni hızla yerimden kaldırıp omzuna attı. Beklemediğim hamleyle düşmemek için kalçalarına tutundum. Bu hareketim kıçıma sert bir şaplak kazandırmıştı bana, cidden sertti. Şaka değil yani, vurduğu yer tatlı tatlı yanıyordu.

Ağzımdan inlemeyle sızlanma arası bir ses çıktığında sert bir nefes alıp koridorun sonundaki kapıyı açtı ve beni siyah çarşaflarla kaplı yatağa resmen fırlattı. Daha kendimi toparlayamadan bacaklarımdan tutup yatağın kenarına kadar çekti.

Çenemi sertçe kavrayarak dudaklarımı öptü ve dilimi ağzına çekip dişleriyle hafifçe ezerek ucuna kadar geldi. Dilimin ucunu diliyle oynayarak emerken karnımın içine kramplar giriyordu.

Altımdaki eşofmanı bir çırpıda çıkarttığında iç gösteren çamaşırıma bakarak yutkundu. Bunu özellikle giymiştim, vazgeçmeyi düşünemeyecek kadar tahrik olmasını istiyordum. Kararan gözleriyle amacıma ulaştığımı anlamıştım.

Parmağıyla transparan kumaşın dikişlerini okşarken karnımı içime çekmiştim istemsizce. Üstümdeki tişörtü çıkartıp yandaki tekli koltuğun üstüne doğru fırlattı. Beni tek hamlede ters çevirmeden önce pantolonunu ve çamaşırını aynı anda çıkarttığını gördüm.

Kafamı yatağa gömüp arkamda çırılçıplak duran adama bakmamak için kendimi zor tutuyordum. Sağ kalçama inen tokatla olduğum yerde sıçradım, acıdan değil beklemediğim anda gelen ses korkutmuştu daha çok.

Parmakları belimdeki dövmede dolaşırken mırıldandı, 'daha sert demek' sol tarafımda patlayan daha sert tokatla bağırarak inledim. Ağzımı elimle kapatırken vazgeçmesinden korkuyordum hala, beni kalçamdan çekerek dizlerimin üstüne yükselttiğinde kollarımdan destek almak zorunda kalmıştım.

Yanan kalçalarımda parmaklarının tersini gezdiriyordu hafifçe, çamaşırımı tam kalça aramın üstünden aşağıya doğru sıyırırken bir parmağı kalça aramı okşarcasına geziniyordu. İç gıcıklayan his karşısında hafifçe inledim, açığa çıkan kalçama tekrar sert bir tokat attığında yüksek sesle inlemiştim.

"Aferin, böyle sesin çıksın. Kendini tutup kasma, sesini duyur." Saçlarımı tutarak kulağıma fısıldadığı şeylerle yalvaracak hale gelmiştim.

"Ahh, hadi." Neden hadi dediğimi bile bilmiyordum ama Alperen ne istediğimi anlamışa benziyordu.

Çıplak bedenini sırtıma dayayıp ereksiyonunu kalçama yasladığında istediğim şeyin ne olduğunu anladım. Ben onun tarafından ezilmek istiyordum.

Beni girişi için hazırlamaya başladığında bir yandan da delirmiş gibi hızlı hızlı öpüyordu, boynum ağrımıştı yan durmaktan artık. Parmaklarını çekip kendini milim milim içime iterken aldığım haz bana yetmemişti. Kendimi geriye itip hepsini bir anda içime aldığımda ikimiz aynı anda inlemiştik.

Erkeksi inlemesi odada yankılanırken elini belime sımsıkı dolamıştı. Ayaklarımla dizlerini geriye itip üstüme düşmesini sağladığımda boş bulunup küfretmişti, vücuduyla beni ezerken bir kez daha inledim. İstediğimin bu olduğunu anlayıp sadece kalçasını hareket ettirerek girip çıkmaya başladı.

Onu içimde o kadar derinde hissediyordum ki karnımda hareket ettiğini hissedebiliyordum. Kendini zorlayarak içimde gidip gelirken bir an hızını arttırdı ve hareketleri çok daha çarpıcı olmaya başladı.

Odada yankılanan ıslak sesler ve inlemelerimiz birbirine karışıyordu. Ben sona yaklaşırken bir anda içimden çıktı ve beni yan çevirdi. Üstte kalan bacağımı sağ kolunun altına alıp sımsıkı tutarken tek hamlede içime girdi.

Dokunduğu yerle ağlarcasına inlemiştim, çıkardığım ses onu daha da saldırganlaştırırken ben büyük bir tazyikle simsiyah çarşafları beyaza boyadım. Alperen bir süre daha devam edip içimden çıktı ve deliğimin üstüne boşaldı. Zevkten tüm vücudum titriyordu, kalp atışlarım çıldırmış gibiydi.

Beni kucakladığında banyoya gideceğimizi sanmıştım ama içime giren aletle yanıldığımı anlamam bir oldu. Duvarla buluşan sırtım içime her girdiğinde duvara çarpıyordu.

Sabahın ilk ışıklarına kadar beni her anlamda siktikten sonra, -belim, bacaklarım ve kalçalarım morluklarla doluydu- içimdeki aletiyle uyuyakalmış üstünde yatıyordum. Kedi gibi gerinirken içimde hareket eden sertlikle kasıldım.

"Günaydın ufaklık." Tebessüm edecek halim bile kalmamıştı. Sadece biraz kıpırdanıp uyanık olduğumu anlamasını sağladım.

"Konuşmayacak mısın?" Sesimi bulursam konuşabilirdim. Kafamı kaldırıp sırıtan suratına baktım, o parıldarken ben bir mum gibi sönmek üzereydim.

Üstümden tır geçmiş gibi hissediyordum. Boğazımı temizledim ufak bir sesle, gülen yüzüne bakıp istemsizce gülümserken ona cevap verdim.

"Günaydın mı gerçekten, öğlen olmuş bence." Kafamın altında göğsünün hareketleri sessiz gülüşünü belli ederken kendini tekrar bana itti.

"Bu şekilde uyurken bile günaydın mı diyebiliyorsun, horoz uyanmışsa günaymıştır." Dediklerine gülerken gülüşüm içimde hareket etmesiyle yerini inlemeye bıraktı.

Hızlı bir sabah servisinden sonra birlikte duşa girdik, beni yataktaki saldırgan halinin aksine bebek mişim gibi yıkarken mest olmuştum. Bebek gibi sevip düşman gibi sikiyordu adam.

Yaşadığım yoğun tatminden sonra bu şekilde ilgilenilmek iyi gelmişti, çünkü bana kalsa iki gün yataktan çıkamazdım. Büyük boy bir bornozu bana giydirdiğinde saçlarıma da ufak bir havlu sarıp salona götürdü.

Mesaj sesim salonda yankılanırken elime telefonumu aldım, annem mesaj atmıştı. Okuduğum mesaja gülerek cevap yazarken mutfaktan gelen kokularla oraya doğru ilerledim.

Annemm: Yaşıyorsan haber ver, yoksa seni bulurum.

Asil: İyiyim merak etme, bir iki saate evde olurum büyük ihtimalle

Annem: İyi miydi?🧐

Asil: Gelince konuşuruz🥳

Mutfağa girdiğimde tabaklarımıza omletlerimizi bölen Alperen bana güzel bir gülümsemeyle baktı. Yan yana hazırladığı sofraya bakıp güldüm.

Mutfak sandalyesini çekip otururken beni izliyordu, oturmamla kalkmam bir olduğunda kısık sesle güldü. Yürürken biraz ağrıyordu ama oturunca beter bir hale gelmişti. Alperen oturup dizine vurduğunda kaşlarımı kaldırdım, beni tutup kucağına oturttuğunda kalçam boşlukta kalmıştı.

Sohbet ederek kahvaltımızı ederken kapı çaldı, Alperen kapıyı açtığında ben kahvaltıma devam ediyordum. Gelen bağırış sesiyle hızla kapıya yöneldim.

Ercüment'in alkollü olduğu belliydi, boşa savurduğu yumruklarla Alperen'e saldırmaya çalışıyordu. Onu kapıdan dışarı çıkartmaya çalışırken dönüp beni gördü, Ercüment beni gördüğünde kendini Alperen'in elinden kurtarıp üstüme atıldı.

"Seni çok beğenmiştim, aşık bile olabilirdim sana. Sen onun altına yattın hemen, ben daha iyiyim. Onun gibi seni ağlatmam." Sarhoş saçmalıklarını dinleyecek halde değildim.

"Ben seni isteseydim bunu sana belli ederdim, değil mi? Ayrıca dün geceden sonra hala onunla kalmak istiyorum. Senin gibi aşağılık kompleksli bir adamla zaten olamam, kendini daha da küçük düşürmeden defol git."

Büyüyen gözleriyle bana bakarak ayağa kalktı, yüzüme son bir kez bakıp arkasını döndü.

"Ayrıca beni sevmediğini biliyorum, senin gerçekte kimi sevdiğini de. Ondan korktuğunu ama vazgeçemediğini de biliyorum. Onun için kendine de dürüst ol ve git bir doktordan yardım al."

Yüzü her lafımda daha çok yere eğilen Ercüment kavga etmek için geldiği evden boynu bükük bir şekilde ayrılsa da ondan bu kadar kolay kurtulamayacağımızı biliyordum.

UfaklıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin