Annemle uzun uzun sohbet ederken mayışmaya başladığımı hissettim, olduğum yerde gözlerim kapanıyordu. İyi geceler dileyip odama girdiğimde telefonumda bir sürü mesaj olduğunu gördüm.
Alperen: Yavrum müsait misin?
Ercüment'ten haberin var mı?
Size falan gelmedi değil mi?
Ercüment tutuklanmış yeni duydum, ne olduğunu bilmiyorum ama ikiniz arasında bir şey olmadığını umuyorum.
Asil, biraz daha cevap vermezsen evinize geliyorum.
En son mesaj on dakika önce atılmıştı, cevap yazmak için tıkladığımda kapının çalması bir olmuştu. Ben merdivenlerden koşar adım inerken annem çoktan kapıyı açmış, inceleyen gözlerle nefes nefese olan Alperen'i süzüyordu.
"Hoşgeldin pideci." Kapıyı iyice açıp geri çekildiğinde son basamağı da inmiştim.
Alperen beni görünce derin bir nefes alıp salona adımladı, tekli koltuğa kendini atıp nefeslendi. Annem tek kaşını kaldırıp bana baktığında kafamla mutfağa gitmesini işaret ettim.
"Ben bir çay demleyeyim, içeriz birlikte." Hızlı adımlarla mutfağa gittiği gibi kendimi Alperen'in yanına attım. Ne olduğunu çok merak etmiştim.
"Telefonum odamda kalmış, yeni gördüm mesajlarını. Ne olmuş da tutuklanmış acaba o gereksiz." Bana tuhaf bir bakış attığında yutkunup kafamı çevirdim, arkadaşıydı sonuçta.
"Birisiyle tartışmış, bizimkiler yazdığı zaman haberim oldu. Adamı bayağı hırpalamış yatakta, adam da şikayetçi olmuş. Tecavüz ve darptan tutuklanmış." Gözlerim büyürken ağzım şokla açılmıştı, bu kadarını yapabileceğini tahmin etmemiştim.
"Oha, neyin kafasını yaşıyormuş acaba. Tecavüz ne demek yaa, bu kadar mı aptal bu adam?" Alperen kafasını sallayarak yüzümü avuçlarının arasına alıp dudaklarıma sıkı bir öpücük kondurdu.
"Umurumda değil, sadece ikinizin arasında böyle bir şey yaşandığı korkusuyla kalbim yerinden çıkacaktı. Senin onu yere sereceğinden şüphem yok tabi ama, o biliyorsun ki adil oynayacak bir insan değil." Kafamı sallayarak ilgisinin tadını çıkarttım.
Birisinden bu şekilde ilgi görmenin hoşuma gideceğini hayatta tahmin edemezdim. Yataktaki yırtıcı halinin tam zıttıydı şu anda. Öylesine koruyucu, öylesine ilgili.
Yüzümü bir kez daha öpücüklere boğarken mutfak kapısından elinde tepsiyle annem göründü, Alperen hızla geriye çekilip anneme baktığında annem hafifçe gülümsedi.
Bizi zaten bildiği için ben rahattım, beni babasının pidecisinde ağlatarak kendimden geçiren adamla bu adam aynı kişi olamazdı.
Mahcup ve sus pus haline bakıp sırıttım, annemin elinden çayı alırken bile yüzüne bakamamıştı. Kibarca teşekkür edip çayını içerken annemin konuşmasıyla sonunda kafasını halıdan kaldırabildi.
"Buraya gelişinin sebebi kapımıza dayanıp saçmalayan o hadsiz genç mi?"
Annemin söyledikleriyle şok olurken gözlerimi yüzüne diktim. Bana 'ne var' der gibi baksa da açıklamaya tenezzül edebilmişti.
"Giriş kapısını gören, kayıt yapan bir gizli kamera var dışarıda." Gözlerimi devirip bana sorgular gibi bakan Alperen'e döndüm.
"Senden geldikten sonra geldi buraya, laf dalaşına girdik biraz. Çekip gittikten sonra görmedim bir daha." Sinirli bakışlarla dış kapıya baktığında kafasını iki yana salladı.
"Tamam, sen iyisin ya problem yok. Sana zarar verir diye korktum sadece. Biliyorsun nasıl biri olduğunu, rahatsız ettim sizi de." Son cümleyi anneme bakarak söylemişti.
Annem çayını sakince içerken Alperen'i bir güzel inceliyordu, ağzını 'eh işte' der gibi büküp bana döndü. Hareketlerine gülmek istiyordum ama yeri değildi.
"Bu çocuk bir daha oğluma yaklaşacak olursa geride kalıp beklemem, haberin olsun. Kimse oğlumu üzemez, buna sen de dahilsin pideci." Ters bakışlarıyla yutkunan Alperen gözlerini bana çevirdi.
"Umarım ikimiz de birbirimizi hiç bir zaman üzmeyiz. Ben Asil'i üzmemek için elimden geleni yapacağımı biliyorum, eminim ki o da beni üzmek istemez." Dudaklarımda yaramaz bir gülüş peydah olurken gözlerinin içine baktım.
"Belki biraz üzebilirim, yorabilirim de aynı zaman da söz veremem." Oyun oynadığımın farkına vardığında gözlerinde oluşan gülümseme onu on yaş gençleştirmişti sanki.
"O kadarını kaldırabilirim." Annem ikimizin arasında geçen diyaloğu sessizce izliyordu ama Alperen gidince dedikodusunu yapacağımız kesindi.
En sevdiği şey benim hayatıma giren insanları ufak ufak çekiştirmekti. Bu göz göze konuşmamız gece olacak muhabbetin en ilgi çekici konusu olacaktı kesin.
Farklı konulardan muhabbet ederek uzun bir çay sefası yapmıştık, sonunda Alperen gittiği zaman annem beni mutfağa çekiştirdi. Birer kahve yapıp önümüze koyduğunda kaçışım olmadığını anlamıştım.
"Çok yorgunum, sen ne bilmek istediğini sor ben cevap vereyim ve gidip uykumu alayım." Karşıma oturup bacak bacak üstüne atıp sıcak kahveden bir yudum aldı.
"Sana iyi davrandığı belli oluyor, ona karşı bir şey hissediyor musun peki?" Oflayıp eskiyi açmasına engel oldum.
"Şimdilik sadece cinsel çekim, ama bir şeyler filizleniyor gibi. Güven veren bir yapısı var ve her zaman beni düşünerek hareket ediyor. Bu..... hoş."
Sonunda ne diyeceğimi bilemeyerek duraksadıktan sonra doğru kelimeyi bulabilmiştim. Annem ilgiyle yüzümü, mimiklerimi izliyordu.
"Peki senin isteklerine uygun bir partner mi?" Dudaklarım yukarı kıvrıldı, annesiyle bu şekilde açık konuşabilen başkası yoktur heralde diye düşünerek dilimi ısırdım. Çok şanslıydım, çok...
"Oldukça uygun, hatta en uygun insan olabilir." Annem ağzını açıp 'aaa' diye uzata uzata şaşkınlığını belli etti. Genelde hep 'vasat, eh işte, porselen bebek vakası' diye yanıt verdiğim için şaşırmıştı.
"Ciddi misin, o kibar genç mi?" Kafamı olumlu anlamda sallarken ayaklandım, bu kadar yeterdi bu günlük.
"Ya daha soracağım çok şey vardı ama."
Gülerek iki yanağından da öptüm sıkıca, iyi ki bu kadar anlayışlı bir annem vardı.
"Biliyorum, uyukumu aldığım bir gün her sorunu cevaplamak için elimden geleni yapacağım. Ama şu an sadece uyumak istiyorum, sen de uyu. İyi geceler."
Kaçar gibi odama girdiğimde kendimi yatağa attım, gözlerim kapanmadan hemen önce aklıma gelen son yüz Alperen'e aitti ve sanırım bu yüzden içinde bol bol Alperen olan rüyalara daldım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık
Ficção Adolescente26 yaşında olduğu halde 17 görünmek onun suçu değildi ki....