yazarın anlatımı
Jeongin, bavulundaki son çıkardığı pantolonuda asarken arka arkaya gelen mesajlarla telefonuna yönelmişti.
Telefonu anca internete bağlanmıştı o yüzden mesajlarda geç geliyordu.
Baktığında arkadaşları uçuşun nasıl geçtiğini, otele vardığında direkt yazmasını falan söylemişti. Üsten okumuş, sadece Jimin babasına yazmış ve telefonu geri kenara koymuştu.
Deli gibi uykusu vardı korede şu an sabah saatleriydi ama olduğu yer için aynı şey söylenemezdi.
Otele ilk geldiklerinde eşyaları yerleştirmişler ve ardından bar kısmına inip bir şeyler içmişlerdi yani Jeongin hariç herkes içmişti.
Uykusu çoktu o yüzden içmemişti, bu uykunun üstüne içerse sabah bok gibi bir ağrıyla uyanacağını kendide çok iyi biliyordu.
İç çekmiş ve ayaklarını sürüyerek yatağına uzanmıştı.
Aslında Chan ve Jeongin aynı odada kalıyorlardı ama Chan ona uyumasını söylemiş ve çıkmıştı.
Ne olduğunu anlamamıştı ama sorgulamamıştı da çünkü o kimdi ki sorgulama hakkı onda bulusun.
Aynı odada kalacaklarını ikiside tahmin etmemişti kesinlikle Changbin'in işiydi, Chan emindi bundan.
Jeongin telefonuyla ilgilenirken açılan kapıyla bakışlarını çevirmişti. Gözleri iyice bayılmış durumdaydı.
"Bay Chris?" Yatakta dikleşirken odaya giren adama bakmıştı.
"Saygı ekleri hakkında konuşmuştuk sanıyorum?" Chan elindeki kartı girişin yanındaki masaya bırakmıştı.
"Alışamadım... Her neyse siz- sen* neden birden çıktın odadan?"
"Başka oda ayarlayayım dedim, yanlış anlama sen rahat et diye düşündüm ama boş oda olmadığını söylediler." Chan bavuluna ilerlerken konuşmuştu. Buna da inanmıyordu yarın Changbin'i karşısına alıp dövmesi -şaka- lazımdı.
"Sen orda uyu bende koltuğa yatarım."
"Buna gerek yok, yani ben rahatsız olmam. Koltukta rahat edemezsin. Eğer istersen gel burda uyu zaten sadece uyuyacağız? Sorun olmaz."
"O zaman üzerimi değiştirip geleyim." Chan üzerine rahat bir şeyler çıkarmış ve banyoya ilerleyip giyinmişti. Çıktğında Jeongin onu, kolsuz tişörtü ve şortuyla görmeyi planlamıyordu.
Jeongin'e biri bir gün böyle şeyler yaşayacağını söylese kesinlikle ona siktiri çeker kahkaha patlatırdı ama şimdi bunları yaşıyordu.
Onunla aynı şirkete hayalindeki şirkette çalışması, ona yaptığı iltifatlar, hediyeler, konser bileti, aynı odada ve aynı yatakta yatmak, ilgisi... Jeongin'in hayalleri bu seviyeye çıkamazdı bile.
Kasları, yüzü, dağınık saçlarıyla Chris Bang onu mahvediyordu.
Tabi ki bu Chan içinde geçerli bir şeydi.
Jeongin önüne gelen saçlarıyla, uçakta içtiği için kızaran yanaklarıyla ve o yıldız desenli pijamasıyla gerçekten tek lokmada yenmelik duruyordu ve Chan küçüğünü yememek için gerçekten zor duruyordu.
"Yarın için heyecanlı mısın?" Chan yatağın öbür tarafındaki yere geçerken sessiz odaya mırıldanır tonda konuşmuştu.
"Bu nasıl soru? Hayatımın en önemli ve büyük hayali gerçekleşiyor. Çok heyecanlıyım ve hyung... gerçekten teşekkür ederim." Ona hyung demekten başka bir şey aklına gelmiyordu. Saygı ifadesi kullanmasını istemiyordu ama ismiylede seslenemezdi.
"Rica ederim Jeongin." Onun o sevimli ve heyecanlı gülümsemesini görünce kendiside gülümsemeden duramamıştı.
"O zaman iyi geceler~" Jeongin kulaklığını takıp kendi tarafında iyice köşeye kayarak gözlerinş kapatmıştı.
"İyi geceler, en iyi geceler sana Jeongin."
•
•
selaammhep olmicak saatlerde geliyorum mukemmelim
neeeyyseebiliyorum kisa bolum ama aklimdaki gibi olursa obur bolum cok iyi (insss bok etmem amk)
begendiniz mi dememe gerek var mi? (var)
hossscakalinn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i wanna be yours [jeongchan]
Fanficjeongin; felix hyung bugun teklif gelen sirketle gorustum, sanirim resmi bir modelim!!!! hayatimda gordugum en mukemmel menajersiiinn!!