Belki son belki başlangıç

408 190 105
                                    


8 Eylül 2005..

Bir perşembe sabahıydı. Kayra belki de sonuna uyanıyordu bu sabah, çünkü mutfaktan sucuk kokusu gelmiyordu. Onun yerine yerlere atılmış, annesinin salatalık doğradığı bıçaklar geziyordu ortalıkta. Bilmiyordu, neden annesinin kırmızı salatalık kestiğini ama; bildiği bir şey vardı. Babası belli ki çok kızmıştı.

Her yerde duyduğu bağırış seslerinden kaçmaya çalışıyordu aklınca. Fakat o daha yedi yaşındaydı. Hiç bir şeyden kaçamaz, sadece saklana bilirdi.

Günlerden perşembe olmasına rağmen, annesi onu okula götürmek için daha uyandırmamıştı.

****

Belki de onu gördüğü son anları çoktan akıp gitmişti...

____________

26 Mayıs 2023..
_________

Kapıdan bakmakla yetindim. Arkasına sığındığım sürgülü mekanizma ses çıkartacak diye içim içimi yiyordu. Şimdi içeri girersem beni tabi ki fark ederlerdi. Sonuçta dediklerini duymam gerekiyordu. Ama yanlarına gidip konuşmaya dahil olmak biraz abartıydı.

Kafamı birazcık daha öne attığımda, bazı şeyler duydum. "Ceset" kelimesi dikkatimi çeken tek kelime olsa bile, kira ve şirket üzerine kurulan sözcükler sadece beynimi bulandırıyordu. Aslında ne öğrensem bana kârdı. Gereksiz bilgilerde sanırım buna dâhildi. Bunu yapmayacaksam niye buradaydım ki?

Balkon kapısı siyahlı korumaların biri tarafından açıldı. Serdar Karaca'nın toplantı işleri genelde orada halledilirdi. Böyle görüşmeleri sevmezdim. Gizli ve saklı olanlardan bahsediyorum.

İki adamda balkona yol almak üzere ayağa kalktılar. Beni görmemeleri için biraz geriye çekilip, izlenme ihtimaline karşı arkama döndüm. Sonuçta koca koridorun ortasında kapı dinlemekteydim. Birileri görse başıma alıcağım dertlerin haddi hesabı olmayacak, belki kötü işlere bile bulaşacaktım.

İçeri girmek için gitmelerini bekliyordum. Sandığımdan uzun sürmüştü. Hâlâ konuştukları konuya devam ederlerken balkon kapısı kapandı, her zamanki gibi kilitlendi. Ve perdeler örtüldü. Toplantılar ve iş görüşmeleri gibi özel şeyler orada yapılıyordu. Çünkü balkonda ses geçirmez cam ve siyah perdeler bulunmaktaydı. Ben cama bile yapışsam dediklerini duyamazdım artık.

Odaya girmek için ne duruyordum daha? Kapıyı araladım. Sessizce içeri girdim, hemen kapattım. Kimse arkamdan gelmesin diye kilitledim.

Ortadaki büyük masada içilmiş kahveler duruyordu. Acaba şekerli mi içiyorlardı? Ben bunu niye merak ediyorum ki? Bana DNA örnekleri gerektiği için, kahve bardaklarını paketin içine koydum. Kahvelerin yokluğunu fark ederlerdi ama, ben o sırada yurt dışına doğru yol alacaktım. Yani her şey için çok geç olacaktı.

Çalışma masasının üzerinde dosyalar diziliydi. Göz ucuyla inceledim. Aradıklarım onlar değildi. Kim bu tür dosyaları apaçık ortaya koyardı ki zaten! Ah, benim aptal kafam. Boşuna zaman kaybediyordum! Cesetlerin kimliklerini tuttuğu -benim öyle tahmin ettiğim- kasaya gittim. Şifre aklımın ucundan bile geçmiyordu. Belki de bu mafyalar o kadarda akıllı değildir? Adamın tek varlığı olan
oğlunun doğum tarihi kasayı açtı.

Düşündüğümden kolay olmuştu. Kasada önemli şeyler yoktu. Zaten bir işimde iyi gitse şaşardım. Birkaç belge vardı. içinde de aradığım bilgilerden bahsetmemekteydi.. Anlık hayal kırıklığı ile birlikte kilit sesini duydum. Balkondan mı yoksa kapıdan mı geliyor anlamamıştım. Saklanacak bir yer yoktu. Yanımda kendimi savunacak şeyler bulunmuyordu. Ama masanın üstünde silah vardı. Tabi ki onu kullanmayacaktım. Zorunlu kalmazsam.

KayıplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin