Sadece Biri..

155 113 7
                                    

"Biz gökyüzündeki binlerce yıldızdan sadece biriydik... "

* Bölüm için önerilen şarkılar: him & I (with Halsey) *

İkiside hâlâ uyanmamıştı. Kerem'in gözlerini açınca vereceği ilk tepkinin ne olduğunu çok merak ediyordum. Hani siz ilk kelimesini söyleyecek bir bebeği dört gözle beklersiniz ya. Onun gibi hissediyordum kendimi. Sadece Kerem ilk kelimesini değil, ilk tepkisini vericekti. Bir katilin itirafını dinledikten sonraki ilk tepkisi...

Saat 11.48 olmuştu ve ikisininde gözleri bir milim bile kıpırdamamıştı. Saatlerdir uyanmalarını bekliyordum. Sanki uyanmamak için uyumuşlardı.

Ve karnım artık engel olamayacağım bir şekilde gurulduyordu. Belki buna yardım çığılığı bile denilebilir. Sonra uzun zamandır yemek yemediğimi fark ettim. Ah, yemek yemeye bile zaman bulamıyordum. Böyle bir hayatın içinde de açlıktan ölmek baya bir saçma olurdu. Hayır yani hayatında o kadar katil var, suçlu var, düşman var, mafya desen bir sülale! Fakat ben gidip açlıktan ölürsem beni o girdiğim mezardan çıkartıp tekrar öldürürler. Bilmiyorum.. Ne yapmam gerekiyor?

Bu leş kokan odadan çıkmaya karar verdim. Biraz insan yüzü görmek az da olsa iyi gelebilirdi. Gerçi, hayatıma daha fazla insan almakta istemiyordum. Çünkü şimdiye kadar hiç birinin bir hayrını görmedim. Bu gidişle daha da göremeyeceğim.

Düşündüm, bu aralar kafayı sıyıracak kadar fazla düşünüyordum. Her şeyi tartıp biçmezdim eskiden. Hayatı akışına bırakıp, gözlerimi yumardım.

Şimdi bir sonraki adımımın nereye gideceğini dâhi ölçüyorum..

Koridorda beklediğimin tam aksine hiçde insan yoktu. Herkes bir köşeye sinmişti sanki. Ben hangi köşedeydim? Hiç bir köşede. Tam ortada kabak gibi kalmıştım.

Bu sessizlik içinde tereddütle attığım adımların yankı sesleri duyuluyordu. Korku filmlerine bağlamıştım beynimi. Şimdi bir katil gelip beni arkamdan bıçaklasa hiç şaşırmaz "Gel abi istediğin kadar bıçakla. Eşşek sudan gelene kadar döv. Hatta ben sana silah vereyim beni burada vur. " derdim. Beni hayattan soğuttular resmen.

Bulunduğumuz kattaki danışmanın önüne geldim. Sandalyede oturan yüzsüz ve sanırım elli yaşlarına dayanmış bir kadın, bana neden odamda olmadığımı sorar gibi bakıyordu.

"Ne istemiştiniz? " dedi gözlüğünün üstünden bakarak. Bu açıdan bakınca yüz hatlarındaki tüm kırışıklıklar belli oluyordu. Bu kadın hiç mi kendine bakmamıştı? Maruldan bir farkı yoktu şuan.

"Kantin nerede diye sorucaktım.. " gözlerini devirdi. Ne demiştim ki ben?

"Ah, zamani gençleri... Biz sizin zamanınızda.. " inanın şuan kim bilir kaç yıl önce yaşadığı şeyleri dinlemek istemiyordum. İnsan gibi bir soru sormak bile suçtu sanki. İlla bağırıp çağırmak zorundamıydım?

"İnanın merak etmiyorum. Her yer sessiz ve koridorlarda bana yön gösterebilecek bir çalışan bile yok. Soruyorum size, nerede bu hemşireler, doktorlar, hizmetliler? " bir süre gözlerime öylece baktı. Baktıkça, cesaretleniyordum. Birden zeytin yağı konumuna gelmiş, üstte çıkmıştım.

"Şimdi bana söyler misiniz? Kantin nerede? " dedim hışımla. Kadın başta yaşadığı şoku hâlâ atlatamamıştı. Bom boş baktığı gözleri, bu koridorun loş ışığında mavimsi gibi duruyordu. Yaşlıydı belki ama gözleri mükemmeldi.

Dışarıdan bakınca kesinlikle bir ergen gibi duruyordum.

Üstünde 'Melike' yazan bir isimlik takıyordu. Demek adı Melikeydi. Melikeleri sevmezdim.

KayıplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin