Konağın önüne geldiğimizde Baran ağa da arabadan inip yanıma geldi ve kolumdan tutarak sürüklercesine ilerledi kapıdaki korumalar konağın kapısını açtı ve içeriye doğru yürüdük daha doğrusu o yürüdü ben sürüklendim. Konağın avlusuna ayak bastığımız gibi avludaki herkes ayaklanıp şaşkın gözler ile bize bakıyorlardı.
Avluda oturan bir kadın yanımıza doğru geldi. Avludaki diğer insanlara göre daha yaşlıydı. Kadın önce bana sonra Baran ağaya baktı. "Baran oğlum bu kız kimdir niye kardeşini getirmedin?" Baran ağanın bakışları tekrar beni bulduğunda kafamı yere eğdim çünkü onun suratına bakmak dâhi istemiyordum. "Kızın kendi isteğiyle kaçmış o it herife, babası da kendi kızını verdi oğlu ve sevgili gelini ölmesin diye. Ha bide aşiret toplanmasın diye."
"Oğlum sen ne dersin kardeşin niye kendi isteğiyle kaçsın? Oğul bişey yap kardeşini geri getir ben kızım olmadan yaşayamam" kadın resmen oğluna yalvarıyordu kızımı geri getir diye. Keşke beni de böyle seven bırakmak istemeyen bir annem olsaydı da bu hallere düşmeseydim. "Ana söylemedim mi sanıyorsun? Kızın kendi isteğiyle kaçmış. Ana bir daha da sakın bana onun hakkında bir şey söyleme eğer ki onun adı bu evde geçerse hiçbirinizin yüzüne bakmam bilesin"
"Oğlum kardeşin orada yapamaz ben onu görmeye gideyim en azından bir kere bile olsa göreyim hem düğün yapmadan nasıl o evde kalsın adı kötüye çıkar kardeşinin" Baran ağa sabır diler gibi annesinin yüzüne bakıyordu ama bir yandan da gözleri birer alev topuna dönmüş gibiydi. "Ana sen ne düğününden bahsedersin o kıza düğün falan yapılmayacak zaten adı bir kere çıkmış onun merak etmeyesin"
Annesi hiçbir şey diyemedi, üzülmüştü hem de çok. Annesi bana bakıp tekrar Baran ağaya döndü. "Peki bu kızcağıza ne olacak oğlum yazık değil mi ona?" Baran ağa yine o alev topu gözlerini bana çevirdi ama bu sefer kafamı eğmedim direk gözlerinin en derinine baktım.
"Merak etme ana ona bişey olmaz ama ağabeyinin yaptığının cezasını o çekecek, en başta da söylediğim gibi babası onu oğlunun karşılığında resmen bana sattı. Sizde fazla beklemeyin düğün hazırlıklarına başlayın yarın imam nikahı olacak sonra düğün yapılacak, aşiret ağalarına da haber edin hepsi bir saat içinde konakta olsun."
Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Bu adam nasıl benim adıma kararlar alabilir hangi devirde yaşıyoruz ve ben bunun altında asla kalmak istemiyordum. "Benim niye haberim yok seninle evleneceğimden ve sen kim oluyorsun da benim adıma kararları alıyorsun sana bu hakkı kim veriyor!?" Baran ağa yüzüme öyle sert bakıyordu ki bir an beni dövecekmiş gibi hissettim. "Bana bu hakkı yaklaşık yarım saat önce seni bana satan baban veriyor ve sen benimle konuşurken düzgün konuşacaksın çünkü karşında yaşıtın biri yok laflarına dikkat et" söyledikleriyle resmen yerin dibine kadar girecektim evet doğru söylüyordu babam olacak o şerefsiz beni oğlu ölmesin diye satmıştı.
"Sana daha önce de söyledim Baran ağa, ben ölsem de seninle evlenmem! Kendimi öldürürüm yine evlenmem! Aaa doğru ya unutmuşum, bana kendimi öldürmem için bir silah veriyorsun ama ölmeme bile izin vermiyorsun! İşte sen bu kadar alçak ve gurursuz bir adamsın!" Söylediklerime o kadar öfkelenmiş olacak ki dibine kadar girip bileğimi tuttu ve sıkmaya başladı. Canım o kadar çok acıyordu ki yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. "Bana bak küçük hanım ben senin bildiğin adamlara benzemem ve sana acımam sıkarım kafana atarım leşini köpeklerin önüne kimsenin ruhu duymaz. Bir an önce de o ağzını derle topla benimle bir daha da benimle böyle konuşma!"
Bırakmadığı bileğimi daha da sıkıp beni merdivenlere doğru ilerletti ve bir tane odaya götürdü. Beni odanın içine atıp kapıyı kapattı ve kilitledi. Gittiğini duyabiliyordum ayak sesleri git gide uzaklaşıyordu. Ama yine bağırmaya başlayınca sanki dibimdeymiş gibi irkildim. "Benim iznim olmadan bu kapıyı sakın açmayın açan olursa karşısında beni bulur ve hiçbirinize acımam bilesiniz!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAL
Romance"Doğunun geleneksel törelerinin gölgesinde büyüyen iki ailenin kaderleri, bir kaçışla ve beklenmedik bir aşkla kesişiyor."