Silahı iyice kafama dayadım sonra da tek bir kurşun çıktı...Tek bir kurşun... sonrası ise karanlık, kaybolmuşluk ve hissizlik...
Baran'dan
Hazal kendine kurşunu kendine sıkacakken silahın yönünü değiştirmek için hamle yaptım fakat bu sefer de kolundan vurulmuştu...
Vurulduğu gibi bayıldı yine, hemen ona doğru eğildim. Kolundaki kan durmuyordu... Oluk oluk akıyordu. Bir elimle onun yarasını bastırdım, diğer elime de telefonu alarak Metin aradım hemen konağa gelmesini istedim.
Bu sırada silah sesini duymuşlardı bizimkiler, hemen bizim odanın kapısına varmışlardı. "Baran! Baran aç kapıyı. Lan oğlum ses versenize kim vuruldu." Aram ağabeyim kapıyı tekmeliyordu açmamı istiyordu.
"Gelmeyin sakın! Defolun gidin kapının önünden. Aram ağabey Hazal kendini vurdu... Metin'i aradım birazdan gelecek." Nefesim kesiliyordu karımı kanlar içinde görmek benim sonum olmuştu resmen.
"Baran kapıyı aç girip bakayım, Metin geç gelirse daha kötü olur. Bak sadece ben gireceğim diğer herkesi gönderdim."
Aram ağabeyim doktordu ama mesleğini uzun zaman önce bırakmıştı bu yüzden Hazal'ın yarasının nasıl olduğunu merak ediyordu ama ağabeyimin sesi kulaklarıma boğuk boğuk geliyordu.
Hazal'ın kafasını dizlerime yatırdım, yerdeki silahı elime aldım.. kafama dayadım, olanların bütün sorumlusu bendim. Hazal'ın vurulmasına ben sebep olmuştum.
"Baran aç şu kapıyı sikerim belanı, duymuyor musun lan açsana! Eğer şimdi açmazsan kırarım kapıyı."
Karımın hareketsiz, kanlar içindeki bedenine baktım son bir defa... Ben tam sıkacakken odanın kapısı kırıldı Aram ağabeyim kapıyı kırıp içeri girmişti.
"Lan kafasını siktiğim ver şu silahı, çabuk bana yardım et hazal'ı yatağın üzerine alalım." Aram ağabeyim hızla silahı elimden alıp beline koydu.
Bir kanlı ellerime baktım bir de kanın sahibine... Aram ağabeyim Hazal'ı dizlerimden kaldırıp yatağa bıraktı. Tam o sırada Metin odadan içeriye girdi. "Aram, ne oldu bu kıza?"
"Metin hemen durdur şu kanı, kolundan vuruldu." Metin göz ucuyla bana baktı ben ise hâlâ yerde çökmüş bir vaziyette oturuyordum.
"Durdururum ama kan lazım böyle olmaz, kan grubu ne Hazal'ın?" Metin'in sorduğu soruyla Aram ağabeyim yatağın yanından ayrılıp yanıma geldi ve önümde çöktü.
"Baran, Hazal'ın kan grubu ne?" Beynim şoklanmış gibiydi hiçbir şeyi algılamıyordum. "Lan bana baksana kan grubu ne Hazal'ın." Aram ağabeyim bir kez daha sorduğunda ancak konuşabildim.
"Ben kan veririm... ikimizin de aynı, 0 Rh (-) negatif..." ayağı kalktım ve hazalın uzandığı yatağın karşısındaki koltuğa oturdum.
"Aram, sen Baran'dan kan al bende Hazal'ın yarasına bakmaya çalışacağım."
Gömleği kolumdan yukarıya sıyırdım, ağabeyim Metin'in çantasından malzemeleri aldı, önce kolumu temizledi sonra da iğneyle kan aldı.
Kan alınırken Hazal'a bakıyordum, acaba şuan o küçük kalbi neler çekiyordu.
Bana söyledikleri yankılandı beynimde. 'Ben acılar içindeyken sen yoktun' demişti bana. Ama öyle değildi ben onu hiç yalnız bırakmadım iki hafta boyunca o uyuduktan sonra sürekli onun yanına geliyordum...
Saçlarının o güzel kokusunu içime çekiyordum, ona sarılıyordum, sonra bir buse kondurup o uyanmadan gidiyordum, gitmek zorunda kalıyordum...
1 HAFTA ÖNCESİNE AİT BİR GECE
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAZAL
Romance"Doğunun geleneksel törelerinin gölgesinde büyüyen iki ailenin kaderleri, bir kaçışla ve beklenmedik bir aşkla kesişiyor."