2. Bölüm

21.4K 1.7K 1.7K
                                    

O gün akşama kadar annemin yanında durdum. Ağlamaktan gözlerim şişmiş bir halde eve dönmeye karar verdim. Saat çok geç olmuştu.

Derin düşüncelerle eve doğru yürümeye başladım. Tam o sırada yanından geçtiğim dar yollu sokaktan bir çığlık sesi geldi. Kaşlarım çatarak olduğum yerde durdum. Gitmeli miydim? Belki de birinin yardıma ihtiyacı vardır diye düşünerek ara sokağa girdim.

Köşeyi dönmeden duvarın arkasında gizlice baktım. Tanrım, bu da neydi böyle?

Dört tane adam birini ortaya almış ve ölesiye dövüyordu. Aralarından biri "Dersini aldın mı pezevenk? Bu uyuşturucuları çalmaya çalıştın he? Patronun seni bulamayacağını mı düşündün aptal herif?" dedi ve karnına sertce bir yumruk daha geçirdi. Patron diye bahsettikleri adam kimdi ki?  Korkudan titremeye başladım. Adamın acı çığlıkları duvarlarda yankılanıyordu.

"Bırakın beni yalvarırım. Bir daha yapmıyacağım yemin ederim! Bırakın beni"

"Oldu, başka? Patronun seni salacağını düşünuyorsun heralde?" Uzun boylu adam ise "Tamam işini bitirin şunun."

Adamlardam biri hiç acımadan tetiği çekmişti. Korkuyla gözlerimi büyüttüm. Adam yere düştü ve kan akmaya başladı karnından. Çok korkuçtu..

Ne kadar olayı anlamasam bile ordan gitmem gerektiği kesindi. Burda hiç iyi şeyler olmuyordu şuan. Sessizce geri giderken bir taşa takıldım ve yere düştüm. Ah, çok ses çıkmıştı

Tüm gözler bana döndü ve uzun boylu adam "Hassiktir bu velet kim ya?" Hemen ayağa kalkmaya çalıştım. Şuan tek derdim bu yerden defolup gitmekti.
Zor bela ayağa kalkıp koşmaya başladım

"Hey nereye kaçıyorsun velet? Buraya gel!" dediğinde daha da hızlanmaya çalıştım fakat arkamdan biri beni kolumdan hızlıca çekti

"Sana dur dedim değil mi?" Kafamı yere doğru eğdim ve cevap vermedim.

Çenemden tutup başımı kaldırdı "Gördün mü herşeyi? Hemen cevap ver!"
Boğazım düğümlendi

"Şey ben aslında sadece-"
"Geveleme, gördün mü görmedin mi?"

Yutkundum ve kafamı aşağıya eğdim "Yani sadece biraz gördüm ama yemin ederim kimseye söylemem. Lütfen bırakın da gideyim, lütfen." Uzun boylu adam ufak bir kahkaha attı "Sana neden güvenelim? Hem ayrıca küçük bir çocuğun burda ne işi olabilir ki bu saatte?"

"Hey, ben 21 yaşındayım! Çocuk muamelesi yapmayın"

"Ah, hala bir veletsin işte" dedi sırıtarak. Arkadan biri "Bence onu patrona götürmeliyiz. O karar verir ne yapacağına."

"Yalvarırım bırakın beni, sadece eve gitmek istiyorum. Kimseye söylemem dedim ya işte. Lütfen, yalvarıyorum"

Bacaklarım titremeye başlarken iri yarı olan adam kolumdan tutup "Ona biz değil patron karar vericek küçük çocuk. Hadi şimdi arabaya"

"İstemiyorum gelmek bırakın beni, ben ne yaptım ki bir suçum bile yok!"

"Sadece dediğimi yap velet. Tabi patronun yanına tek parça gitmek istiyorsan." Kolumu daha da hızlı çekistirerek siyah bir arabaya doğru götürdü. Direnmeye devam ediyorum fakat nafileydi. Beni arabanın içine resmen fırlattı ve "Uslu dur velet, patron yaramaz çocukları sevmez."

"Kimmiş bu patron ya söyleyin beni rahat bıraksın." Sürücü koltuğuna yerleştiğinde sesli bir şekilde kahkaha attı

"Cehennemin ta kendisi."

**

Yol boyunca ağzımı bir daha açmadım. Patron diye bahsettikleri adamdan şimdiden korkmaya başlamıştım. Ne kadar belli etmesem de bahsettikleri kadarıyla bu adam korkulası biriydi

THE HELL / TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin