Taehyung bir süre bekledi. Hiçbir şey yapmadan sadece bekledi. Bogum öylece duruyordu. Taehyung'ın birşey yapmasınï bekliyordu.
Yumruklarını kırmak istercesine sıktı. Bogum'a döndü.
"Sadece siktir ol git ve beni bekle. Sakın bir yere gideyim deme." Dedi tıslayarak. Bogum bu sözler karşısında sertçe yutkundu ve başını salladı.
Taehyung şu an Bogum'un fişini çekebilirdi. Ama daha önemli bir şey vardı yapması gereken
Küçüğün kalbini kırmıştı. Bir şekilde bir şey yapması gerekiyordu. Ne yapacağını bilmez adımlarla Jungkook'un odasının önüne geldi. İçeride küçüğün hıçkırıkla karışık ağlama sesi geliyordu.
Eli titredi kapı koluna giderken. Kapıyı açmayı denedi ama açılmadı. Kilitlemiş olmalıydı.
"Jeon, aç şu kapıyı hemen!" Jungkook hiçbir şey duymamış gibi şiddetle ağlamaya devam ediyordu.
Taehyung kapıyı zorladı
"Aç şu siktiğimin kapısını Jeon!" Jungkook'un ağlaması daha da şiddetlenmişti.
"Eun-eoo yedek anahtarı getir hemen!"
Eun-woo çaresizce başını salladı ve anahtarı getirdi.Taehyung hızla kapıyı açıp içeri girdi.
Jungkook yataktaydı. Cenin pozisyonunda başını bacaklarına gömmüş ağlıyordu.
Küçücük bedeni o halde görünce içi titredi büyüğün. 'Benim yüzümden' dedi içinden.
Kapıyı kapatıp yatağın önünde eğildi.
"Jeon, bana bak." Dedi yumuşak bir sesle. Jungkook yavaşça boynunu kaldırdı bacaklarının arasından. Gözleri ve burnu kıpkırmızıydı ve biraz da burnu akıyordu.
Gözleri yakasına kaydı. Hevesle giydiği kıyafetin yamulan yakasına.
"Jeon, ben bilmiyordum gerçeği. Bilseydi-"
"Efendim, haksız kişi benim. Daha işe başlayalı birkaç gün oldu ve bir şekilde sizin bana güveneceğinizi düşündüm. Ah, davranışlarınız.. Kendimi özel hissetim biraz. Heyecanlandım. Benim aptallığım işte. Ama niye güvenesiniz ki. Bir çalışanım sadece. Bu yüzden bir açıklama yapmanıza gerek yok. Ben özür dilerim... Asıl ben özür dilerim. Saçma düşüncelere kapıldığım için." Dedi ve gözlerini silmeye çalıştı kıyafetiyle.
Taehyung tutulmuştu resmen. Bu küçük çocuğun söyledikleri kalbinin hızlı atmasına neden olmuştu.
Belki de bugün küçüğe bunları yapmasaydı.. Belki de..
Jungkook'un eli boynuna gitti. Dokunduğunda küçük bir inleme çıktı ağzından.
"Çok acıyor mu boynun?"
"Biraz, ama önemli değil." dedi.
"Ah aklımı sikeyim" dedi önce içinden. "Önemli tabii ki Jeon." dedi ve dediği gibi küçük bedeni kucağına aldı. Jungkook havalanan bedeniyle. Gözlerini belertti.
"E-efendim ne yapıyorsunuz? İndirin beni." Dedi debelenerek.
"Uslu dur Jeon, düşeceksin" dedi. Kucağındaki küçük bedenle merdivenden çıktılar. Taehyung yatak odasının kapısına dikkatle açtı ve içeri girdiler.
Jungkook hiçbir şey anlamaz bir halde duruyordu sadece. Taehyung kucağındaki bedeni yavaşça yatağa oturttu.
"Bekle beni." Dedi ve lavaboya girdi. Elinde kremle geri döndü.
(Ay buda eczane gibi ayolll her bok var)
"Şimdi uslu bir çocuk olacaksın ve kıpırdamayacaksın." Parmaklarını küçüğün çenesine getirdi ve kaldırdı. Gözlerinin buluşmasını sağladı. Eliyle çıplak tenine değmemeye çalışarak yakasını düzeltti. Hafifçe öksürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE HELL / TAEKOOK
РазноеYetişkin içerik uyarısı!!! Gaddarlığı ile tanınan ve cehennem diye anılan mafya lideri Kim Taehyung Gecenin bir vakti yolda ilerlerken duyduğu sesle Kim Taehyung'un adamlarının yaptığı işe şahit olan Jeon Jungkook (Yaş farkı!!!! Rahatsiz olanlar oku...