14. Bölüm

15.7K 1.3K 1.4K
                                    

Arkadaslar bi tik komik bi tik olayli bi bölum olcak🤏🤭🤭

Haydi baslayalimm

Yazardan

Jungkook eve gelmişti. Fakat poşetlerinden birinin eksik olduğunu farkedip Taehyung'a yazmıştı. Poşetin arabasında olduğunu ve birazdan geleceğini söylemişti. Ama uzun süredir ortalıkta yoktu. Bu durum Jungkook'u meraklandırmıştı.

Bugün tatil günü olduğundan dinleniyordu. Ama sıkılmıştı şimdiden. Bugün yaşananlar gerçektende çok kötüydü. O adamın dokunuşları aklına geldikçe ağlayası geliyordu. Zaten zor olan hayatına her geçen gün birşeyler yükleniyordu. Bu Jungkook'u çok yoruyordu.

Gerçekten de çok sıkıldığına karar verip Eun-woo nun yanına mutfağa gitti. Neredeyse akşam olmuştu zaten.

Mutfağa girdi. Fakat Eun-woo burada değildi. Odasında olduğunu düşündü. Ama odasına girmesinden rahatsız olabileceğini düşünüyordu. Yine de şansını denemek için Eun-woo'nun odasının önüne geldi. Kapıyı tıkladı.

Kapı diğer taraftan açıldı.

"Hyung, bugün tatil günüm bildiğin gibi ve canım sıkılıyor. Odana girebilir miyim?"

Eun-woo gülümsedi ve eliyle içeriyi işaret etti. "Tabi Jungkook, gel."

Jungkook gülümseyerek içeri girdi. Odası kendi odasının aksine çok düzenli ve temizdi. Gözlerini biraz idada gezindirdikten sonra yatağa oturdu.

"Odan güzelmiş hyung" Eun-woo da ardından yatağa oturdu.

"Saol Jungkook." dedi. Jungkook geldiği gün direk ısınmıştı Eun-woo ya. Sevmişti gerçekten. O Bogum olayında ise kendisine arka çıkması onu çok mutlu etmişti. Hatta bu aklına geldi ve teşekkür etmek istedi.

"Hyung, ben şey diyeceğim... O gün ki olayda beni savunduğun için teşekkür ederim. Kimse bana inanmazken arkamda durdun. Çok teşekkür ederim." dedi. Eun-woo Jungkook'a baktı.

"Tabiki de seni savunacaktım. Suçsuzdun Jungkook. Nasıl öylece izleyeyim? Zaten Bogum'un bir şey yapacağını tahmin ediyordum. Efendi Taehyung ile aranızı kıskandı sanırım."

Jungkook şaşırmış bir şekilde baktı.
"Efendi Taehyung ile a-aramız derken?" Eun-woo dilini dudaklarında gezdirdi ve konuşmaya devam etti.

"Senin de biraz olsun anladığını düşünüyorum Jungkook. Efendi Taehyung sana biraz farklı davranıyor. Yani bu apaçık ortada." Jungkook büyük gözlerle. Tamam belki kendisi de başlarda bir şey düşünmüş olabilirdi. Ama dışarıdan belli olduğunu düşünmemişti hiç.

"Yani ben, bilmiyorum. Efendi Taehyung çok garip. Bir türlü anlayamıyorum. Hareketleri birbirine çok ters. Bazen iyi bazen de-" yutkundu. Dün olanlar aklına geldi. Eli boğazına gitti.

"İşte dün gece olanlar falan. Anlam veremiyorum." Eun-woo düşünceli bakışlarla dinledi onu.

"Jungkook açık konuşmak gerekirse ben Efendi Taehyung'ı ilk defa birine böyle yaklaştığını gördüm. Yani seni kucağında taşıdığını gördü bu gözler. Hiç Efendi Taehyung'lık hareketler değil bunlar." dedi ve kıkırdadı. İstemsizce benim de kıkırdamama neden oldu. Midemde hissetiğim o garip his beni daha da heyecanlandırmıştı.

Bu heyecan hiç de iyiye işaret değildi.

Yeni bir konu açacakken ana kapının açılma sesi geldi. Gelen Taehyung olmalıydı.

"Ben gideyim o zaman." dedim. Eun-woo sırıtarak "Git git tren kaçmasın." dedi. Oflayarak çıktım. Çok utanmıştım.

Kapıya doğru ilerledim. İçeri giren kişi Taehyung'tı. Elinde benim unuttuğum poşet vardı. İç çamaşırlarımın olduğu poşet...

THE HELL / TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin