25. Bölüm

13.1K 894 1.2K
                                    

Evet arkadaslar bu bolumde sizin de istediginiz gibi smut olacak, ona gore eger rahatsiz olacaklar varsa o kismi atlamanizi tavsiye ederimm

Haydi başlayalımmm

++++++
Taehyung ile elele girmiştik o üniversiteye. Bu adam beni sevgisiyle öldürecekti bir gün. Bu üniversitesinin ona ait olduğunu ise bugün oğrenmiştim. Adı Kim Üniversitesiydi. Ama Kim soyadı oldukça yaygın olduğu için tahmin bile etmemiştim. Haftaya tekrar başlıyacaktım. Çok heyecanlıydım.

Zaten dondurmuş olduğum üniversiteye kolaylaıkla geri devam edebilecektim Taehyung sayesinde. Her gün ona daha da çok aşık oluyordum. Ve olacakatım.

İşleri hallettikten sonra ben hala şok içerisindeydim. Ama mutluluktandı. Sonunda hep istediğim konservatuar bölümünü okuyacaktım. Tek hayalimdi bu.

Elele girip, elele cıkmıştık oradan. Belki de defalarca tesekkür etmiştim. Ona minettardım.

Eve gelmiştik. Zaten öğlen gibi uyandığımız için gidip gelme derken akşam olacaktı. Eve girip doğrudan salona ilerlemiştik. Jimin ve Yoongi hala gelmemişlerdi. Kaç saattir evde ne yapıyorlar diye düşünmeden edemedim.

"Acıktın mı birtanem." Taehyung'ın sesiyle ona döndüm. Evet biraz acıkmıştım.

"Biraz." dedim. "Tamam o zaman gel benimle." dedi. Elimden tuttu ve mutfağa doğru gittik. Eun-woo yine mutfaktaydı. Tanrı aşkına bu adam niye sürekli burdaydı. Aşk mı yaşıyordu mutfakla?

"Eun-woo senin bugünlük işin bitti. Odana geç istersen. Yemeği ben halledeceğim." dedi. Taehyung yemek mi yapacaktı? Vay be... Eun-woo bana baktı ve tek kaşını kaldırıp sırıttı.

"Tabii ki efendim. Teşekkürler." dedi ve mutfaktan çıktı.

"Şimdi gör bakalım sevgilinin marifetlerini Jeon." dedi. Bana Jeon demesini bile özlemiştim.

"Hm, görelim o zaman sevgilim. Ne yapacaksın?" dedim.

"Kimchi yapacağım, ama kendi özel tarifimle."
(Kimchi lahanayla yapılan geleneksel bir Kore yemeği)

Kimchi çok severdim. Özellikle de anneminkiler çok güzel olurdu...

Malzemeleri çıkarmaya başladı. Ben ise mini barın sandalyesine oturdum. Elleimi çeneme koyup onu izlemeye başladım. Yemek yaparken bile çok güzeldi. Her haliyle çok güzledi.

Dolaptan çıkardığı lahanalaro ustaca doğradı. Onu ağzım açık bir şekilde. Çok yetenekliydi. Lahanaları bir hışımla doğradı ve kırmızı bibere geçti.

Acaba gerçekten aşçıydı da bize mi söylemiyordu.

Sebzeleri doğrarken keskin bıçak ellerinde dans ediyordu sanki.

"Ağzını kapat Jeon." Tanrım, arkasını dönüktü. Beni nasıl görebiliyordu?

"Evet, seni görebiliyorum. Sevgilin çok yetenekli değil mi?"

"Yani, evet. Çok yeteneklisin bu konuda." dedim. Kıkırdadığını duydum. Ben ise sıkıldığım için ayağa kalktım ve çaprazına gelecek şekilde tezgaha yaslandım. Onu izlemeye devam ettim. Malzemeleri bir tencereye koydu ve ateşi yaktı. Hafif kirlenmiş olan elini sudan geçirdi ve havluyla kuruladı.

Bana döndü. Ona nasıl baktığımı görünce  gülimsedi. "Bana bakmayı çok seviyorsun heralde he?" dedi. Haklıydı evet. Ona bakmak, onu izlemek en iyi aktivitemdi.

Havluyu kenara koydu ve bana doğrdu geldi. Kalçamı yasladığım tezgahın iki yanına kollarını yerleştirdi ve bana doğru eğildi. Kalp atışlarım anında hızlandı.

THE HELL / TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin