3. Bölüm

20.2K 1.5K 1.4K
                                    

S-sen kimsin ki?"

Sırıtarak bana bir adım daha yaklaştı. Aramızda sadece bir karış mesafe vardı.

"Sana söylemiş olduklarını düşünüyorum ama, anlamadıysan tekrarlıyım"

Seslice yutkundum

"Cehhennemin ta kendisi"

Zaten yaş olan gözlerimdem korkudan dolayı bir yaş daha süzüldü. Bende ne istiyorlardı ki? Tek yaptığım yaşamaya çalışmaktı şu hayatta. Ne kadar beceremesem de yaşamaktı amacım. Söylemiyeceğimi dile getirmeme rağmen bırakmıyorlardı beni

Esmer adam benden yavaşca geri çekilirken kalbim ağzımda atıyordu. Bu adam ihtişamlı olduğu kadar korkunçtu da. Bakışları bile insanın titremesine sebep olabilirdi.

Ağzına yine aynı sırıtışı takınarak "Şimdi benle geliyorsun tavşancık."

"Ne istiyorsun benden? Bişey bile yapmadım. Bu yaptığın zorla alı koymak. Cezası ne biliyor musun? Eğer bunu biri öğrenirse seni içeri tıkarlar. Şimdi öyle pis pis sırıtacağına bırak beni lanet adam!"

Tanrım, ne diyordum ben. Bu adam beni çiğ ciğ yerdi. Hangi cesaretle söylediğimi bilmediğim bu sözlere ben de inanmıyordum.

Zaten koyu olan gözleri kara delikmişcesine daha da koyulaştı. Dudakları düz bir çizgi halini aldı. Öldürücü bir bakış attı. Üstüme yürümeye başlarken ne diyeceğimi bilemeyip

"Yani ş-şey ben öyle demek i-"

"Sana bu sözlerini yedirmem mi gerekiyor illa ki? Bana karşı çıkabilme iznini kim veriyor sana lan? Kim olduğunu sanıyorsun sen?" Dedi ve yakamı sertçe tuttu.

"Şanslısın ki bugün yorgunum ve kimseyi öldürme havasında değilim. Yoksa şimdiye fişini çekmiştim senin."

Korkuyu vücudumun heryerinde hissediyordum şuan. Neden cehhenem dediklerini anlamıştım şimdi. Bu esmer adam insanın asla düşmek istemeyeceği bir çukurdu çünkü..

Sert bi sekilde beni ittirdi ve geriye sendeledim. Yere düşecektim az kalsın. Bir hışımla yanımdan geçti. O koruma olduklarını düşündüğüm adamların yanına gitti.

"Ben ofise çıkıyorum. Şu çocuğu da içeri getirin. Ben yanıma çağıracağım." Dedi

Sanırım artık direnmemeliydim. Hatta burdan çıkmak için onlara yalvarmalıydım belki de. Yaptığım her yanlış hareket burada kalma süremi uzatabilirdi. İşte bu daha korkunçtu. Hayatımı karartabilecek tipden insanlara benziyorlardı.

Esmer adam büyük ana kapıdan içeri geçti. Ardından korumalardan teki koluma sarıldı ve "Yürü hadi velet"dedi. Bu sefer direnmemeliydim sanırım. Herşey daha da sarpa sarabilirdi. Bu yüzden kargaşa çıkarmadan adamla birlikte içeri geçtim.

Evin salonu olduğu düşündüğüm yer büyüleyiciydi.. Tavanı oldukça yüksekte olan salonun ortasında L koltuklar vardı peş peşe. Aşırı güzel dekor edilmişti kesinlikle. Sırf salonu böyleyse diğer yerler nasıl diye merak etmedim diyemiyeceğim. Sesli bir şekilde yutkunup etrafı hayretle ve büyük gözlerle incelemeye devam ettim. Beni bölen şey ise korumaların sesiydi.

"Patron bu çocuğa ne yapar dersin Yoongi? Adını şimdi oğrendiğim simsiyah saçlı adam cevap verdi

"Bilmiyorum ama patronu bilirsin, bu çocuk fazla cesurca konuştu. Cezasını vereceği kesin. Sonrasında napar bilmiyorum. Ama bu veledi salıcağını hiç düşünmüyorum Hoseok."

Kalbim tekledi. Ceza ne alakaydı şimdi? Ne tür bir ceza olabilirdi ki? Üstelik hiçbir şey yapmamış olmama rağmen. Tanrım, nasıl bir yere düşmüştüm ben? Bu akşam tek isteğim karnımı doyurmak için bir iş bulmaktı. Başka bişey istemiyordum bile. Nasıl bir anda olmuştu bunlar. Neyimeyse gidip insanların işine karışmak? Oradan arkama bile bakmadan gitmem gerekirdi. Şimdi ise bana ne olacağını bilmeden bekliyordum öylesine. Bilmediğim bir yerin, tanımadığım korkutucu insanların içinde..

THE HELL / TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin