birileriyle ilişki kurmayı anlamsızca tüm kalbimle ve pervasızca istiyordum. tüm ipler kendi elimde sanıyordum, gençken herkes öyledir. fakat insan büyüdükçe vurdumduymaz oluyor, umut ve ihtiras tıpkı bir kum gibi kayıyor parmaklarımızın arasından.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-sarhoş itiraflar-
!Henüz içki içmek için reşit olmadığı için niki yok. Güney Kore'de yasal içki içme yaşı 20
heeseung: heeseung sarhoş olduğunda gerçekten cilveli olurdu, geç oluyordu ve heeseung ve sen oturma odanda yalnızdın. kapüşonlu gözleriyle sana bakıyordu ve kendi dudaklarını ısırırken senin dudaklarına bakıyordu. Aniden saçınızı yüzünüzden çekip bir tutam saçı kulağınızın arkasına sıkıştırdığında, hayatınızda olup biten herhangi bir dram hakkında gevezelik ediyor olurdunuz. ani samimi davranışta yüzün kıpkırmızı oluyor. heeseung sana doğru eğilir ve "çok güzelsin" diye fısıldardı.
jay: jongseong'un gözlerinde o uykulu rüya gibi bakış ve yüzünde o hafif sırıtış var. tamamen sessizleşiyor, sadece sana ve senin küçük tavırlarına bakıyor. geç olurken insanlar evinizden çıkmaya başladığında, sadece sen ve jay kalmıştınız ve ancak o zaman onun size nasıl baktığını anladınız.
"Neye bakıyorsun?" diye kıkırdadınız, fazla ciddiye alamayacak kadar sarhoştunuz.
dudaklarına bir bakış attı ve eğildi,
"seni öpebilir miyim?"
jake: Jake sarhoş olduğunda yapışkan ve dokunaklı olur. Alkol kontrolü ele geçirdiğinde, elleri kendine kalamaz ve şimdi her tarafınızdadır. Ellerinden birini kucağınızda, diğerini omuzlarınızda tutacaktır. Artık arkadaş grubunla doğruluk mu cesaret mi oynuyordun, Jake seni kucağına oturtmak için çekmişti. Kollarını belinize sarmış ve başı omzunuza yatmıştı.
"Güzel kokuyorsun," diye fısıldadı, burnunu kulağının arkasına bastırırken.
"lütfen beni terk etme"
sunghoon: sunghoon ve sen başka bir erkek arkadaşınla dışarı çıkıyordun. gece hep birlikte yiyip içmekle geçmişti. geç oluyordu ve şimdiye kadar hepiniz oldukça sarhoştunuz. arkadaşın bileğini tutuyor, seni eve götürebileceğini söylüyordu, yüzünde bir sırıtışla. sunghoon onun yüzündeki ifadeyi görür ve o gece seni ondan uzak tutmak için ani bir istek duyar. sunghoon, ön kolunuzu yakalayıp sizi göğsüne yaklaştırırken arkadaşınızın girişimlerine karşı çıktı. arkadaşın tartışmak için dışarı çıktı, gözlerini devirdi ve bir taksi çağırmaya çalışarak uzaklaştı.
"y/n? Sana taksi çağırayım tamam mı?" dedi Sunghoon sana, başını göğsüne dayadığında sarhoş halini görünce biraz eğlenerek.
"y/n..? ahh.. neden bu kadar tatlısın.."
sunoo: Sunoo sarhoş olduğunda dengesi yoktur. Sunoo'yu doğum gününü kutlamak için bir içki içmeye davet etmiştiniz ve ilk birkaç içkide ikiniz de zaten oldukça uçucuktunuz. Sunoo, birkaç bina aşağıdaki karaoke yerine gitmeyi önermişti ve doğum günü çocuğunu inkar edemezsiniz, bu yüzden siz çocuklar mekana doğru yola çıktınız.
Oraya vardığınızda, siz ve Sunoo söylemek için en sevdiğiniz şarkılardan birini seçtiniz, ikiniz de söylemeye başladığınızda, Sunoo size yaklaştı ve sizi onunla birlikte şarkıya eşlik etmeye davet etti. Siz çocuklar dans ederken, Sunoo yardım edemedi ama sizden yayılan mutluluk görüntüsüne çok sevindi. Hiçbir uyarı olmadan, Sunoo eğildi ve dudaklarınıza hızlı bir öpücük verdi.
jungwon: Jungwon, sarhoşken ve en sevdiği kişi olan sen'den sevgi ararken uykusu gelir. Jungwon'un bir arkadaşının partisinden eve dönmesine yardım etmeye çalışıyordun. Birlikte taksideydiniz, Jungwon başını omuzlarına koymuştu. Siz onun dairesine vardığınızda araba durmuştu. Jungwon'u arabadan çıkarmak kesinlikle bir antrenmandı. Sızlanmaya devam etti, daha fazla uyumak için başını omzuna koymaya çalıştı.
Bir süre sonra nihayet onun evine girmiştin. Siz onu yatağa yatırmaya çalışırken, o kollarını belinize sardı, sızlanırken sizi onun üzerine çekti.
