birileriyle ilişki kurmayı anlamsızca tüm kalbimle ve pervasızca istiyordum. tüm ipler kendi elimde sanıyordum, gençken herkes öyledir. fakat insan büyüdükçe vurdumduymaz oluyor, umut ve ihtiras tıpkı bir kum gibi kayıyor parmaklarımızın arasından.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-enhypen ile uyanmak-
heeseung: sen ve heseung birbirinizin evinde kaldığınızda hep geç yatıyorsunuz. genellikle gerçekten sakindir ve her zaman ilk uyanan sizsiniz. güçlü güneş ışınları gözünüze çarpar ve sizi uyanmaya zorlar. yanına bakınca heeseung'un bir kolunu yataktan sarkıtarak huzur içinde uyuduğunu görürsün. yanınızdaki manzaraya gülümserken yan yatıyorsunuz. Eliniz saçlarını gözlerinden çekmek için yukarı çıkıyor ve yanaklarına değen kirpiklerini ve yumuşak nefesler bırakan hafifçe aralanmış dudaklarını daha net görüyorsunuz. yanaklarına öpücükler bırakmak için eğilirsin ve yavaşça burnuna, dudaklarına inersin. hafifçe kıpırdandı ve gözleri titreyerek açıldı. sana bakıp gözlerini tekrar kapatıyor ve sen ona kıkırdayarak yumuşak bir günaydın fısıldıyor ve onu tekrar öpüyorken sana yumuşakça gülümsüyor.
jay: jay ile sabahlar çok soğuktur. genellikle ilk uyanan o olur ve öpücüğünüze bir öpücük bırakmayı unutmadan hemen yataktan kalkar. mutfağa iner ve en sevdiğiniz pankekleri yapmak için tüm malzemeleri alır. sofrayı tabaklarla ve en sevdiğin kupayla hazırlar. İkinizin de paylaştığınız yatağa yatırılırsınız ve yemek kokusu hemen burnunuza gelir ve midenizin açlıktan guruldadığını hissedersiniz. çıplak ayakların yere değiyor ve yavaş yavaş mutfağa gidiyorsun. erkek arkadaşını orada, bir şeye odaklanırken sahip olduğu bir alışkanlık olan, dudaklarında somurtarak yemek pişirirken bulursun. Yavaşça arkasına gelirsin ve yüzünü omzuna yaslarken beline sarılırsın. sana bakar ve başının tepesini öper, "günaydın aşkım." diyor yemeğine dönerken ve sen ona sevgiyle gülümsüyorsun.
jake: Jake ile uyanmak neredeyse bir görevdir. Her zaman ilk uyanan sizsiniz ve rutininize hemen başlamayı seviyorsunuz ama Jake ile bu neredeyse imkansız. normal bir günde uyanır ve sabah cilt bakımınızı yapmak için banyoya gidersiniz, ancak Jake sizi yatakta tutmayı ve yataktan çıkmanıza izin vermemeyi sever. Jake'in bir kolu belinizin üzerinde bol dökümlü ve yüzünü boynunuza dayamış durumda ve ağzından tam olarak anlayamadığınız ama büyük olasılıkla size bir süre daha kalmanızı söyleyen tutarsız sözler söylüyor. "Jake, bize kahvaltı hazırlamam lazım, bırak gideyim." Sabah hemen sinirlenmemeye çalışarak diyorsun. kendini sana doğru çeker ve yüzünü boynuna daha çok sokar "beş dakika daha bebeğim lütfen." sıkıntıyla içini çekersin. "Cilt bakımımı yapacağım ve döndüğümde sen yataktan kalk, tamam mı?" inledi ama yine de kabul etti.
sunghoon: sunghoon ile sabahlar gerçekten sakin ve yumuşaktır. ikiniz de aynı anda uyanırsınız ve genellikle bir süre yatakta konuşarak veya kucaklaşarak kalırsınız. kendinizi uyandırmaya çalışırken kendinizi gerin, yan tarafınıza bakın ve saatin 9:40'ı gösterdiğini görün. kendi tarafına bakarsın ve sunghoon'un zaten sana baktığını görürsün ve seni ona gülümsetir ve o da aynısını yapar. onun üstüne yuvarlanırsın ve göğsünde rahat edersin. "Günaydın Hoon." ona bakıp dudaklarına bir öpücük bırakarak diyorsun. "Günaydın prenses." ellerini saçlarında gezdirerek seni başka bir öpücüğün içine çekerek geri döner. Öpücük derinleşmeden önce geri çekildin ve sen ona kıkırdarken onun dudaklarını kovalamasına neden oldun. "kalkıp kahvaltı yapalım mı yoksa brunch'a mı çıkmak istersin?" saçını okşarken soruyorsun. "Bugün brunch kulağa hoş geliyor." Dudaklarını son kez öptün ve ikiniz de hazırlanmak için ayağa kalktınız.
sunoo: sunoo ile uyanmak senin için en güzel şeylerden biri. genellikle ilk uyanan odur ve sonra yüzünüzün her yerine öpücükler kondurarak sizi uyandırır. gözlerinizin titrediğini görünce kıkırdar ve siz de onun öpücüklerinden kaçmaya çalışarak başınızı yana çevirirsiniz. "hadi aşkım, hadi yıkanalım ve kahvaltı yapalım, koca bir gün planımız var." Cevap olarak mırıldanırsın ve karşılığında dudaklarını gagalar. sunoo ayağa kalkmanıza yardım eder ve sizi banyoya götürür. ikiniz de uyumlu saç bantlarınızı takın ve cilt bakımı rutininizi yapın. Bitirdikten sonra ikiniz de mutfağa gidersiniz ve siz sevimli tabaklar ve çatal bıçak takımlarıyla sofrayı kurarken sunoo en sevdiğiniz tostu yapmaya başlar. Yemek pişirmeyi bitirdiğinde, bir gün önce planladığınız randevu günü hakkında konuşurken ikiniz de birlikte yemek yersiniz.
jungwon : Jungwon'la yatıya kalmalar her zaman sizin neredeyse gece 3'e kadar ayakta kalmanızla sonuçlanır. Film izleyerek ve rastgele şeyler hakkında konuşup gülerek ayakta kalıyorsunuz. bu nedenle, ikiniz de genellikle 12/13 civarında uyanırsınız ve genellikle birisi sizi arar ve ikinizi de zil sesinizin sesiyle uyanmaya zorlar. jay sık sık herhangi birinizi arar ve diğer çocuklarla birlikte öğle yemeği yemek isteyip istemediğinizi sorar ve yemek pişirmek için çok geç olduğu için ikiniz de kabul edersiniz. ikiniz de 5 dakika kadar yatakta yatıp uyanmak ve hazırlanmak zorunda olduğunuzdan şikayet ediyorsunuz. İtirazlarınızdan sonra ikiniz de banyoya gidip yıkanırsınız, uykuyu gözünüzden silmeye çalışırsınız ve yüzünüzü şişirmek için elinizden geleni yaparsınız. "Gerçekten daha erken uyumaya başlamalıyız." diyor ve sen de aynı fikirdesin ama ikiniz de bunun olmayacağını biliyorsunuz.
niki: Dürüst olalım, çoğu zaman sen ve Niki yatıya kalırsınız, uyumazsınız. her zaman bütün geceyi çekersin, ama uyuduğunda her zaman dağınık olur. İlk kimin uyanacağını asla bilemezsin, asla aynı kişi olmaz. ilk uyanan sen olduğunda kaotiktir. sırt üstü yatarken tamamen uyanmak için biraz zaman ayırıyorsun ve sonra yan tarafa baktığında niki'nin sessizce horlayarak hala uyuduğunu görüyorsun. kendi kendine gülümsersin ve üzerine yuvarlanırsın ve elleri anında beline gidip seni ona karşı tutarken onu hemen uyandırırsın. "bebeğim ne yapıyorsun? saat kaç?" hala olanları işlemeye çalışırken sorar. "Yok bir şey bebeğim, sadece uyanmanı istedim." diyorsun, kocaman bir gülümsemeyle dudaklarını gagalarken. "Beni her uyandırdığında bunu yapmayı bırakmalısın, cidden!"
