★ / 14

58 5 13
                                    


11062023

"Hatırlamak canımı yakıyor."

Younghoon evinin bahçesindeki çimlere uzanmış bulutları izleyen pembelinin cümlesine karşı ne demesi gerektiğini bilememişti. Tuhaf günler geçiriyorlardı birlikte. Hatırlamak hem ruhan hemde fiziken yoruyordu değerlisini oda farkındaydı bunun.

Girdiği nöbetler, kabus dolu uykular... ellerini cebine atarak aralamıştı dudaklarını oluşan sessizlikten rahatsız olmuşçasına.

"Otları yolmayı bırak."

"Bundan bahsettiğimi sanmıyorum."

"Şimdi eşitiz işte. İkimizinde canı yanıyor."

"Ot değil bunlar bu arada."

Chanhee nefret etmişti bu duygudan. Haklıydı Younghoon hissettikelri acı konusunda. Hatırladığı her anı onu eskiye götürüyor, Younghoon'dan hiç olmadığı kadar uzaklaştırıyordu. Yanında öylece ayakta dikildiğinden yüzünü göremiyordu. Ve ot yolduğuda yoktu. Parmakları arasındaki papatyaları görmesi için kaldırmıştı yorgunca.

"Çiçekleri rahat bırak."

Rahatsızca uzandığı çimlerden doğrularak kalktığında Younghoon'a yanıt vermek yerine daha fazla papatya toplayacakti ki Bayan Lee ile göz göze gelmişlerdi. Üzerinde tuhaf bir heyecan olan yaşlı kadın Younghoon'u gördüğünde şaşkınlıkla konuşmuştu.

"Younghoon? Tanrım sizi buralarda sık sık görmek bir lütuf gibi. Okulu boşverip burada yaşamaya başlamalısınız."

Younghoon'u gördüğü için yüzüne kocaman bir gülümseme yerleştirirken pembelinin eski sevgilisi suratsız kişiliğini kenara bırakarak Chanhee'nin elindeki papatlayaları kapıp komşusuna sevgi dolu bir karşılama sunmuştu.

"Söz sizi daha sık ziyarete geleceğim.'

Bayan Lee kibar gencin uzattığı papatyaları alırken gülmüş ve pembeli bedene dönmüştü imada bulunmak istercesine. Kaşlarını çatmış Younghoon'a bakıyordu Chanhee.

"Arkadaşını duyuyorsun değil mi?"

Anlıyormuşçasına kafasını sallarken çokta dinliyormuş gibi görünmüyordu. Yanlarına istemsizce adımlamıştı.

"Bu akşam yemeğe gelin. Bizimki aylardır peşinde koştuğu plağı buldu sonunda."

Younghoon'un gözleri büyüdüğünde Bayan Lee heyecanıyla eşlik etmişti ona.

"Ciddi misiniz?"

Chanhee yeterince kötü hissetmiyormuş gibi hatırlayamadığı bir anının daha parçası olamadığını farkederek derince bir iç çekmişti.

"O gün için sakladığı şarap duruyor mu hala?"

"Tabii ki! Bilmez misin inatçının tekidir."

Younghoon pembe saçlı bedenin gözlerine merakla bakmasını umursamadan daha da meraklanması için Bayan Lee ile sohbetine devam etmişti.

"Chanhee iddiayı kaybetti o halde."

"Hatırlasaydım üzülürdüm."

"Akşam plağı dinlerken anıları yeniden yad etmek güzel olur bu nedenle. Geç kalmayın sakın. Şık giyinin! Bu özel bi anı olacak!"

-

Chanhee yemeğin ardından bir kenara geçip öylece oturmayı tercih etmişti. Hava güzel, akşamın renkleri büyülüydü. Bayan Lee ve eşi yemek yedikleri büyük salondaki eşyaları bir kenara çekerek oluşturdukları küçük ama samimi dans pistinde Younghoon'un açtığı plaktan yükselen müzik sesiyle aceleci davranmadan yavaşça dans ediyordu.

Birbirlerine deli gibi aşık görünüyorları. Gözlerinde yalnızca saf huzur vardı. Müziğin ruhunda sevgileri gizliydi sanki.

Why you standing all by yourself?

Those shoes were made for dancing with someone else...

"Bu şarkı Bay ve Bayan Lee'nin tanıştıkları gün bir sokak çalgıcısı tarafından çalınıyormuş ve ikiside o gün sohbet ederken içtikleri kiraz şarabının sarhoşluğundaymış."

Younghoon gözlerini dans eden aşıklardan ayıramazken kollarını göğsünde birleştirmişti. Cümlesinin ardından ikside sebepsiz yere gülümsemişti. Şarkının adı Cherry Wine'dı. Sanki o gün bu iki aşık için yazılmıştı.

"Sarhoş olduklarından şarkıyıda söyleyen gencide unutmuşlar tabi... henüz yayınlanmayan bir şarkı... ne kaset bulmuşlar ne cd ne de bir plak."

Aşıkların gecesi olduğundan, aşkları yüzünden canı yananlar yalnızca bir kadehle sonlandırmıştı geceyi. Kiraz şarabının bıraktığı tatlı kokuda ayık kalmak istemişti her ikiside. Birbirlerinden uzaklaştıkça yan yana geçen her saniyelerinin farkında olmak istemişlerdi sanki.
Younghoon anlatıyor, Chanhee ise dinliyordu sadece.

Make the world spin slower
We could take our time and
Get to know each other over cherry wine

"Bir gün yine tanışma yıldönümlerinde duyuyorlar bu şarkıyı. Fakat şarkı aşıklar için yalnızca sokak sanatçılarının dilinde söyleniyor. Hala bir plak, cd ya da kasedi yok."

Düşününce sevdiği bir şarkıyı tekrar tekrar dinleyememek modern zamanın çocukları için tuhaf karşılanırdı. Büyük bir emek ve savaş verilmişti bu plağın çıkması için.

Hikayenin sonu mutlu bitmişti elbette. Kiraz şarabının ruhunu iyi bilen bir genç tarafından aşık ruhlar doya doya dinlensin diye kaydedilmiş ve plağı çıkarılmıştı.

Bay Lee Chanhee ile girdiği iddiayı kazanmış ve değerli şarkılarını dinlerken sevdiğiyle ilk önce o dans etmişti.

"Sen anlatmıştın."

Nefesi kesilmişti yeniden. Ruhu sıkışmıştı.
Younghoon farketmemişti bile büyük güzel gözleri hala aşıkların üzerindeydi çünkü.

"Fazla mutlu değiller mi? Çok huzurlu."

Sorusuna herhangi bir yanıt alamadığında dönmüştü yanındaki bedene. Gözlerindeki gözlerle gelebilmişti sanki kendisine. Biran için her şey eskisi gibiymiş gibi hissederken Chanhee'nin gözlerinde gördüğü duygular...

"Üzgünüm."

"Bende öyle."

Ruhlarının yorgunluğu sarhoş etmişti şimdi onları. Chanhee kollarını göğsünde birleştirmiş ve kafasını geriye doğru atarak kapamıştı gözlerini.

"Hep burada olmanı istersem bencil mi olurum?"

"Geçerli bir nedenin olmalı."

"Yok. Ama pekte bir şey kaybetmezsin."

Younghoon pembe saçlının hiç beklemediği anlarda yüzünü güldürebilme sihrine sahip olduğunu düşünüyordu artık.
Samimi bir kahkaha sunmuştu kısa cevabına karşı.

Gözleri kapalıydı pembe saçlarıyla büyülü görünen eski sevgilisinin. Elmacıkları gün yüzüne çıkmıştı yeniden. Kahkahalarını duyabildiği için mutluydu en azından. Çok şey kaybetmişken bir şey kaybetmeyeceğini söylemek absürttü çünkü. Oda biliyordu bunu.

Sarhoş olmak istemişti deli gibi ilk defa o an. Daha cesur olabilirdi belki Younghoon'a karşı.

Know it's too soon to say you're mine
Let's have a little drink tonight
Get to know each other over cherry wine

14062023

çok şey değişmiş / bbangnyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin