★ / 10

63 8 21
                                    


04062023

"Gelmemi ister misin?"

Younghon telefonun ucundaki sesten olumlu bir yanıt gelmesini beklesede Chanhee uzandığı sahil kumlarından gökyüzünü izlerken olumsuz bir mırıltı çıkarmıştı.

Hayatına dair hatırladığı ilk şeyin üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti. Kötü bir başlangıç olsa bile en azından eskiye döneceğini düşünmüştü.

Fakat günler onunla dalga geçer gibi yeni hiçbir şey getirmeden, bıraktıkları acılarıda almadan geçip gitmişti.

Ailesini gözlerinin önünde kaybetmesi dışında hatırladığı başka bir şey yoktu. Tetikleyici bir anı bulma umuduyla tekrardan evine dönmüştü şimdi Younghoon olmadan. Planı işliyor muydu tam olarak emin değildi. Yinede Bayan Lee'nin davet ettiği akşam yemeği sofraları ruhuna iyi gelmişti.

Şimdi sesini duyduğu bedenin ise yokluğu hiç bu kadar sarsıtıcı olmamıştı sanki. Ne zaman Bayan Lee ailesinden bahsetse, Younghoon'da bir şekilde dahil olurdu sohbetin konusuna. Özlemişti ruhunu bir kaç gündür olmamasına rağmen.

Hissettiği özlem bu denli yoğunken onsuz ayları nasıl geçmişti? Younghoon olmadan nasıl idare edebilmişti?

"Senden uzak kalmak iyi geldi."

Söylediğine kendisi bile inanmamışken Younghoon samimi bir kahkaha atmıştı. En azından ikiside iyiydi. En azından sohbet edebiliyorlardı. En azından duyuyordu sesini.

"Rahatladım."

"Bayan Lee seni sordu bugün."

"Ayrıldık deseydin."

"Terk ettim dedim?"

"Bu daha doğru olmuş."

Gülmek istemişti fakat başına aniden giren sızıyla telefonu parmakları arasından kayarak buluşmuştu kumlarla. Gözleri kararmış, kulakları çınlamaya başlamıştı.

"Mutlu olmak istemiyorum."

"Bu şekilde yaşayamazsın."

"Sırf sen çabalıyorsun diye mutlu olamam. Değilim çünkü. Bu seni kandırmaktan başka bir şey değil. Bu şekildede yaşayamam. Gülmek, kahkaha atmak hatta nefes almak bile zor geliyor."

"Bu yalnızca bir süreç. Senden mutlu olmanı istemiyorum. Yemek yemeni, uyumanı ve hareket etmeni istiyorum. Ne halde olduğuna bir bak tanrı aşkına."

"Ne halde olduğum umrumda değil."

"Benim umrumda."

"Bir süre ara verelim."

"Chanhee? Bir şey mi oldu?"

Ne olduğunu oda bilmiyordu. Neler düşündüğünü, neler yaşadığını. Younghoon'u ne kadar kırdığını, ne denli bir karanlıkta olduğunu...

Derince bir nefes almıştı daha fazla endişe etmemesi için toparlanmaya çalışırıken. Telefonunu yeniden parmakları arasında tutarken konuşmuştu zorlukla.

"Dalmışım sadece. Sorun yok."

"Sesin tuhaf çıkıyor."

"Uykusuzluktandır. Gidip uyuyacağım. Endişe etme."

Telefon kapandığında, Younghoon'un sesini ve nefesini artık duyamadığında yalnız başına kalmıştı seyrettiği gökyüzü ve yıldızlarla. İğrenç bir baş ağrısı eklenmişti yanına.

Harekete edemeyecek derece yoğun bir acı kontrol ediyordu artık bedenini. Zorlanıyordu nefes almakta.

Böyle mi bitmişti her şey? Ona sıkıca sarılırken mi uzaklaşmak istemişti ruhundan?
Daha fazlası olmalıydı. Younghoon'a soramazdı. Hatırlamalıydı.

Okyanusun sesine kulak vermişti çaresizce.
Younghoon'un kahkahalarını taşıyorlardı sanki kulaklarına. Saçlarını karıştıran rüzgar burnunu kaşındırırken kapamıştı gözlerini her şeyin geçmesini hiç bu kadar çok istemezken.

Nasıl bir yokluğun, nasıl bir umutsuzluğun pençesindeydi o cümleleri kuracak kadar?

"Aylar oldu Chanhee. Bahar geldi. Yüzüme bile bakmıyorsun artık. Derslere gitmiyorsun, kütüphanede yoksun. Tek yaptığın şey burada zamanın akışını izlemek."

Younghoon sevgilisinin kendine gelmesini istercesine pembelerinde gezindirmişti parmaklarını. Konuşmuyorlardı uzun zamandır.

"Bay ve Bayan Choi'yi ziyarete bile gitmedin."

"Gidemem."

Zordu hatırlamak. Yakıyordu canını hiç olmadığı kadar.

"Daha fazla kırılmanı istemiyorum. Benimle ilgilenmek zorunda değilsin. Sonsuz bir yas bu Younghoon. Burada olmak zorunda değilsin.."

"Bitirelim."

Düşündüğünden daha da sarsıtıcıydı her şey. Ailesini kaybettikten sonra geçirdiği günler, yolunda gitmeyen, kendisini bozuk bir plak gibi tekrara almış zaman...

Karanlığında yeri olmasını istememişti ay kadar parlak olan sevgilisinin. Mutsuzluğunun bir parçası olmasını istememişti aşık olduğu gülüşünü sonsuza dek aklına kazımak için her şeyi yapacağına adı kadar eminken. Ne demeliydi buna? Kızabilir, öfkelenebilir miydi kendisine?
Hiçbir şeyi tam olarak hatırlamadan yapamazdı.

05062023

çok şey değişmiş / bbangnyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin