★ / 8

61 7 23
                                    


03062023

Bölümü yukarıdaki şarkıyla okumazsanız yb gelmiyormuş

"Nasıl gidiyor hatırlama işi?"

Younghoon döndükleri günden beri kendisini odasına kapatan bedeni kütüphanede görmeyi beklememişti. Ne yaprsa yapsın algıları dünyaya kapalı olan eski sevgilisi yalnızca anılarına açıktı.

Bu nedenle elindeki fotoğrafı kendisini farketmeyen pembelinin önüne bırakıp çekilmişti.

Bu nedenle elindeki fotoğrafı kendisini farketmeyen pembelinin önüne bırakıp çekilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Önce önüne bırakılan fotoğrafa, sonrada Younghoon'a bakmıştı Chanhee. Mutlu görünüyordu. Saçları sarıydı. Gülümseyen gözlerinde anılarını aramıştı fakat boşluktan başka bir şey yoktu. Son birkaç gündür ne konuşmuş nede yüzünü görmüştü Younghoon'un. Beklemediği bir anda onu görmek huzursuzluğuna ve baş ağrısına iyi gelmişti. Önündeki fotoğrafı işaret etmişti gülerek.

"Eski sevgilinin fotoğrafını atmamış olmanı hala yanık olduğuna mı yormalıyım?"

Younghoon Chanhee'nin kurduğu iğneleyivi cümleyle boşluğuna gelmişçesine gülmüştü.

"Narsist eski sevgilimin yeni yılda yolladığı kartpostal diyebiliriz. Eğitim için Avrupa'dayken yollamıştın. Belki hatırlamana yardımcı olacak cümleler bulursun diye düşündüm. Ve dinlemeni istediğim bir şarkı var."

"Önce şarkıyı mı dinlemeliyim yoksa bunu mu okumalıyım?"

Younghoon cevap vermek yerine Chanhee'ye doğru hafifçe eğilerek gencin parmakları arasındaki fotoğrafı ters çevirmişti. Dünyalar kadar güzeldi yine. Büyüktü gözleri dünyaları sığdırmıştı sanki. Fakat öyle odaklanmıştı ki sevdiği ruhun hatırlamasını istediği anıya, kendisini hayranlıkla izlediğini farketmeden çekilerek konuşmuştu.

"Avrupa'yı, en çokta paris'i severdin."

Berlin, Aralık 25

Mutlu noeller!

Umarım ki bensiz yediğiniz noel yemeğinde fazla eğlenmemişsinizdir. Anne ve babam yerimi aratmayacağına dair çoktan taciz aramalarına başladı. Sohbetlerimizi, beni dinlemeni çok özledim. Anlatacağım o kadar çok şey birikti ki..
Bu yıl sana şarkı söylemeyecek olmak eksik hissettirsede aşık olduğum ruhuna değerli bir hediye bırakmak istedim.

Peter - Sombody To Grow Old With

"You're somebody ı would grow old with."

El yazısının aceleyle yazılmış görünüşü noel heyecanını olduğu gibi yansıtıyordu. Younghoon'un dediği gibi narsist olmalıydı ki cidden kendi fotoğrafını bastırmıştı. Tıpkı gülen yüzü gibi yazısında dahi mutluluk zerreleri gizliydi.

Younghoon için şarkı mı söylerdi her yıl? Ailesiyle birlikte kaç noel geçirmişti?

Yanında hissettiği hareketlilikle siyah tişörtünün içinde beyaz teniyle parlayan bedenin sandalye çekerek oturmasını izlemiş ve uzun ince parmakları arasında uzattığı kulaklığa bakmıştı bir süre.

Dinlediği onca şarkıyı unutmak... Dünya'ya yeniden yabancılaşmak öyle tuhaftı ki.

Kulaklığın teki kulağında yer edindiğinde işittiği melodinin tanıdık, ama hiç olmadığı kadar yabancı oluşu burnunu sızlatmıştı.

We fight and cry

To the smallest things

But comeback and lay with you...

Kafasını öne eğerken yorgunca yaslamıştı alnını ahşap masanın üzerindeki dağılmış kitaplara. Devam etmişti öylece dinlemeye.

There are bad days

I heard people say

You're somebody ı would grow old with

Younghoon kulağındaki şarkının zihnindeki anılara davetiye çıkarışına daha fazla dayanamazken tekini çıkartarak dinleme yolculuğunda yalnız bırakmıştı Chanhee'yi.

Nothing will change

Lets keep it that way

Cuz you're the one I would grow old with

Hak vermişti Chanhee Younghoon'un kulaklığın tekini çıkarışına. Yoğun ve ağırlığı olan bir şarkıydı çünkü. Kırgın ruhlar için can yakardı belkide.

Yorulmuştu hatırlayamamaktan. Yorulmuştu hatırlayamadığı eski sevgilisinin gözlerindeki hüznün nedeni olmaktan.

I toss and turn with regret and remorse

I'd turn back time to have another go

Somebody ı would grow old with is no other than u.

Kafasını kaldırdığında karşılaştığı gözlerle kalbinin durdurduğunu hissetmişti. Onunla yaşlanmak isteyecek kadar çok sevmişti Younghoon'u. Ne  yeryüzüne ne de gökyüzüne sığardı sevgisi. Dünyalar kadar güzeldi.

İç çekerek, inatla bakmıştı o gözlere. Hatırlamak istercesine.

If we happen to meet again,

Will you listen to what I've got to say?

Gülümsemişti sonra. Nasıl tanımlayabilirdi ki bu duyguyu? Ne söylemeliydi ona?

One things for sure.

And ı think you know, somebody I'd like to grow old wiht, is you.

Şarkı bitmişti sonra. Zamanda durmuştu Chanhee için.

"Canımı yaktı."

Younghoon derin bir okyanusu andıran gözlerin içerisinde boğulmaktan korkuyormuşçasına Chanhee'den kulaklığının tekini alarak dönmüştü önüne.

"İronik değil mi?"

"Seninle yaşlanmak istemem mi?"

Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı Younghoon.

"Bunlara rağmen her şeyin bitmiş olması."

Bazen onunda kabullenemediği bir durumdu bu. Üzerinden aylar geçmiş bir meseleydi. Chanhee'nin geçirdiği kazadan önce yalnızca sesini duymuştu. Yüzünü gördüğü zaman ise aylar önceydi. Şimdi düşününce ona bu denli yakın olmak...

"Yabancıyım o konulara. Bazen eski sevgilim olduğunu unutarak şaşırıyorum bana bu denli yakın olmana."

Güldü sonra.

"Sonra gülüp sana deliler gibi aşık olduğum gerçeğini hatırlıyorum."

Kahkaha atmıştı Younghoon kütüphanede oluşlarını sorun etmeden. Kafası hafifçe geriye doğru savrulurken gözleri kapanmış ve her hareketinde savrulmuştu huzurlu saç tutamları. Öyle güzeldi ki...

"Aptal. Tabii ki bilecek her şeyi. Tabii ki yabancı gelmez gözleri, tabii ki bilecek seni neyin sakinleştirdiğini..."

Kollarını göğsünde birleştirmişti dalgınca. Younghoon'un güzelliğinde sarhoş olmuşçasına.

"Şaşırmıyorum seninle yaşlanmak istememe. Sadece hatırlamak istiyorum anılarımızı. Ayrılmış olsak bile, birbirimizden nefret etmiyorduk sonuçta."

Hala yanındaydı Younghoon. Buradaydı. Sorun değildi.

04062023

çok şey değişmiş / bbangnyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin