'Melissa, yüzüme vurup durmasan olmaz mı?' diye mırıldandı Klein. Başında bir ağrı vardı.
Klein'ın unuttuğu içeriğin miktarı çok sayılırdı ancak ihmal edilebilir de değildi. Görüşme iki gün sonraydı, yani, bunu telafi edecek zamanı nereden bulabilirdi?
Dahası, çok tuhaf paranormal olaylara dahil olmuştu, yani havasını nasıl değiştirebilirdi ki?
Klein kız kardeşine üstünkörü bir yanıt verdikten sonra çalışıyormuş gibi yapmaya başladı. Melissa, onun yanına oturmak için sandalyesini çekti. Gaz lambasından yansıyan ışıkla, o da kendi ödevleri üzerinde çalışmaya başladı.
Ortam sakindi. Saat neredeyse 11 olduğunda kardeşler birbirlerine iyi geceler dileyip uyumaya gitti.
…
Tak!
Tak! Tak!
Kapıdaki sesler Klein'ı rüyalarından uyandırdı.
Şafağın ilk ışıltısını görmek için pencereden dışarı baktı. Şaşkın bir halde doğruldu.
''Kim o?''
Zamana bak! Melissa beni neden uyandırmadı?
''Benim. Dunn Smith.'' dedi kapıdaki derin sesli adam.
Dunn Smith? Onu tanımıyorum... Klein yataktan kalktı, kapıya doğru ilerlerken başını iki yana salladı.
Kapıyı açınca önceki gün tanıştığı gri gözlü müfettişi karşısında buldu.
Bir anda toparlanarak sordu, ''Bir sorun mu var?''
Pelis sert bir bakışla cevap verdi, ''Bir sürücü bulduk. 27'sinde, Bay Welch ve Bayan Naya'nın öldüğü gün Bay Welch'in yerine gittiğinizi söyledi. Dahası, ulaşım ücretinizi ödeyen de Bay Welch'miş.''
Klein dehşete kapılmıştı. Kişinin, yalanları açığa çıktığında hissedeceği bir türden korku ya da suçluluk duymuyordu.
Çünkü yalan bile söylemiyordu. Aslında, Dunn Smith'in sağladığı kanıtlar karşısında şaşkındı.
27 Haziran'da, önceki Klein gerçekten de Bay Welch'in yerine gitmişti. Döndüğü gece kendisini öldürmüştü, tıpkı Welch ve Naya gibi!
Klein kendini zorlayarak gülümsedi, ''Bu kanıt yeterli değil. Welch ve Naya'nın ölümüyle bağlantılı olduğumu doğrudan kanıtlamıyor. Dürüst olmak gerekirse, ben de tüm olayı merak ediyorum. Zavallı arkadaşlarıma ne olduğunu öğrenmek istiyorum. Ancak... Ancak... Gerçekten hatırlayamıyorum. Aslında 27'sinde ne yaptığımı neredeyse tamamen unuttum. Buna inanmakta zorlanabilirsiniz ancak ben de 27'sinde Welch'in yerine gittiğimi tamamen yazdığım günlüklere güvenerek tahmin ettim.''
''Kesinlikle büyük bir zihinsel yeteneğin var,'' dedi Dunn Smith başını sallarken. Öfke belirtisi göstermiyordu, ancak gülümsemiyordu da.
''Samimiyetimi görmeniz gerekir,'' Klein doğrudan adamın gözlerinin içine bakıyordu.
Gerçeği söylüyorum! Elbette yalnızca bir kısmını!
Dunn Smith cevap vermek için acele etmedi. Yavaşça konuşmadan önce bakışlarını odada gezdirdi, ''Bay Welch bir tabanca kaybetmiş. Bence... Onu burada bulabileceğim. Değil mi? Bay Klein?''
Evet... Klein sonunda tabancanın nereden geldiğini anlamıştı. Aklına bir fikir geldi ve hemen bir karara vardı.
Ellerini kaldırıp geri çekildi ve yolu açtı. Sonra çenesiyle ranzayı işaret etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lord of the Mysteries
FantasíaBuhar ve makine dalgalarında kim olağanüstü şeyler başarabilir? Tarihin ve karanlığın sisinde kim fısıldıyordu? Sırlar aleminden uyandım ve gözlerimi dünyaya açtım. Ateşli silahlar, toplar, savaş gemileri, hava gemileri ve fark makineleri. İksirler...