UÇURUM / -TANITIM-

125 21 11
                                    

Yaz yağmurunun yağdığı, psikolog seanslarının birinin daha bittiği bir geceydi. Ruhen çökmüş gibiydi ama güçlüydü de. Ruhu çelişiyordu ama bedenen genç alımlı duruyordu. Yaz yağmuru çıplak kollarını ve ensesine her çarpışında içi titriyor gibiydi.

Topuklu ayakkabıları ıssız sokaklarda dolgun sesler çıkarıyordu. Bir parkın önüne geldi ve salıncağa doğru ilerledi. Salıncağı hızlı bir şekilde sallamaya başladı. Bırkatı ve boş banka oturup salıncağın alçalıp yükselmesini izledi. Hayatı temsil ediyordu onun için. Tıpkı hayattaki iniş çıkışlara benzetiyordu. En dipteyken bir güç, bir yardım ile yükseliyor, uzun sürmese de zirveye ulaşabiliyordu. Ama asıl tercihi uçurumlardı.

Uçurumlar zirvedelerdi. Zirve tek kişilikti. Eğer yanına bir kişi alırsa en dibe batardı. Tıpkı uçurumun kıyısına geldikten sonra atmak üzere olduğun bir adım gibi. Bir nevi intihar, bir nevi özgürlük belki biraz da kurtuluştu. Ucube gibi görünen düşüncelerinde devasa mantık gözlemlenebiliyordu. Betimlemeleri ve benzetmeleri hayata oldukça yakındı.

Ama o bildiğini sanıyordu ki gözyaşlarını kendi sildiği için hep tek kalacaktı ve öyle umuyordu ki zirve hep onun olacaktı. . .

Yavaşça kalktı oturduğu ıssız parktaki banktan. Ayakkabılarından çıkan tok seslerle yürüdü karanlığın en orta yerindeki sokaklardan. Sokaklar labirent gibiydi. Sağ çaprazındaki sokaktan içeri girip sola döndüğünde bar sokaklarına girmişti. Şu mide bulandırıcı insanların dudaklarının vakumlandığı, kucak dansı bile yapan insanların bulunduğu, delirmişçesine dans eden madde bağımlısı olan insanların ve çoğu zengin züppe olan veliahtların bulunduğu bitmek bilmeyen uzun dar sokaktan geçmek zorunda olması bu hayatın ona vermiş olduğu şanssızlıklardan biriydi. Sokağın sonuna çok az kalmıştı ki kafasını sola çevirdiğinde gözleri kanlanmış, yüzü solmuş, sigarayı en içine kadar çeken adam dikkatini kısa süreliğine çekmişti. Gözlerini üzerinden ayırmadan incelemeye başladı genç adamı.

Göz rengi karanlıkta belli olmuyordu. Barların dışarsındaki renkli ledlerse göz rengini belirlenmesine yardımcı olmuyordu. Adam anlık bir hareketi ile genç kıza gözlerini kenetledi. Bir süre öyle durduktan sonra yanına sarışın, uzun boylu, alımlı ve aynı zamanda çekici bir kız geldi. Adam ağır bakışlarını genç kızdan ayırdıktan sonra bara doğru ilerlediler. Genç adam kıza karşı çok mesafeliydi. Sanki almak istediğini bir an önce alacak ve daha sonra işini bitirmişçesine kaçacak gibiydi. Sarışın kızsa onun tersine daha rahattı. Ama ikisinde de karşılıklı bir şey vardı. Alış veriş gibi. Adam istediği şeyi alacak kızsa adamın aldığı şeyin bedelini.

Bu ortamlar ona gereksiz ve saçma geliyordu. Evet sütten çıkmış ak kaşık değildi belkide. Kimse değildir aslında.

Bir sokağada girdiğinde köşedeki sokak hemen evinin önündeydi. Oraya yaklaştıkça özgürlüğü bitmiş ve tükenmişti. Uçurumda bulunduğu zamanların tersine ...

UÇURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin