I.BÖLÜM

2.7K 105 162
                                    

Selamlar bebeklerim. Yeni bir hikaye ile karşınızdayım..

BU ARADA KÜFÜRLER BAYA AÇIKÇA OLACAK RAHATSIZ OLANLAR OKUMAYABİLİRR UYARAYIM ŞİMDİDEN.GERÇİ FAZLA KÜFÜR YOK AMA OLANLAR ÖYLE OLACAK.

Lades'siz biraz duracağız ama onun yerine size bu hikaye ile geldim.

Umarım beğenirsiniz..

Bir de ben voleybolu bırakalı bi 3 4 sene oluyor bu yüzden kuralları vs unutmuş olabilirim hatam olduğu yerde düzeltin bebeklerim. Artı olarak basketbola dair bilgim 0 onda da yanlış olursa uyarınnn

UYARI
4. BÖLÜME KADAR FARKLI BİR İSİM KULLANMIŞTIM-ALİNA- İSMİ SONRA DEĞİŞTİM BU YÜZDEN BAZI BÖLÜMLERDE EKİM YERİNE ALİNA YAZILI OLABİLİR. BEN DÜZELTTİM AMA GÖZÜMDEN KAÇAN OLABİLİR..

Öpüldünüz<3 

"Bu sakat kızın adını öğrenebilecek miyim yoksa adın bundan sonra hep sakat kız olarak mı geçecek?"
-Kaptan

...

"Sağ, sol, sağ adım, zıpla ve VUR!"

Attığım smaçtan sonra ayaklarım yere değdi. Köşede duran antrenör kolları göğsünde kafasını sallayarak yanıma geldi. "Elini dik tutma Ekim." dedi ve geri sahadan çıktı. "Bence bir süre daha d-"

"Hayır." diye sözünü kestim. "Ben iyiyim gerçekten. Sadece bileğimi pek bükemiyorum."

İki hafta önce maçın ortasında sakatlanmamın ardından bu süreçte voleybola ara vermiştim. 14 günün ardından evde duramayacağımı fark edince de kendimi salonda bulmuştum. Antrenör ne kadar çalışmamam gerektiğini söylese bile ileride bir maçımız vardı ve ben asla geri kalamazdım. Gerçi o da şuan benim gitmemi pek istemiyordu çünkü geriye kalanlara bakılırsa elinde kalan tek iyi smaçör bendin.

Boş salonda ki benim top atışlarım ve sık nefeslerim yankılanıyordu. İkili kapı yüksek bir sesle açılmasının adından iki metreye yakın adamlar gülerek içeri girdi.

Ah bugün günlerden çarşambaydı değil mi...

Eski salonumuz tadilatta olduğu için bir aya yakın zamanda başka bir salonda çalışmaya devam etmiştik. Her şey buraya kadar iyiydi ama kötü olan şey yalnız olmayışımızdı.

Fazlaca geniş olan bu salonun bir köşesi bize aitken diğeri tarafı basketbolculara aitti.

"Ah! Ekim." dedi Halit hoca. Gözlerini kolundaki saatten çekti ve bana döndü. "Çıkmam lazım. Benim kızın çıkış saati biliyorsun."

"Biliyorum." dedim kafamı sallayarak.

"Biraz daha çalışacak mısın?" deyince kafamı salladım. "Topu aynı odaya bırakırsın. Sultan'da anahtar var." dedi ve yanımdan geçerken omzuma vurdu. "Kolay gelsin, Küçük Fırtına."

Lakabıma gülüp salondan çıkmasını izledim.

Evet, adım maalesef Küçük Fırtına idi. Takımın en kısası olunca istesenizde istemesenizde size lakaplar takılıyordu ve ben kendimi bildim bileli Küçük Fırtına'ydım.

Elimdeki topu sektirerek sahanın sonuna geldim. Basketciler sağ tarafımda çoktan ısınmaya başlamışlardı.

Bir bacağımı geri attım ve topu sektirmeye devam ettim. Hazır hissettiğim an topu ileriden havaya atarak adımlarımı atıp zıplayarak topa vurdum.

KaptanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin