Bölüm 2.

146 6 1
                                    

Kendi kendime kimse uyandırmadan, alarm çalmadan uyanmayı seviyordum. Yatakta zaman geçirmeden pencereyi açtım. Sonunda beni ben yapan şehre gelmiştim. Telefonumda en yakın arkadaşlarımdan yüzlerce mesaj vardı. Hepsiyle bugün buluşmam ve olanları anlatmam gerekiyordu. Bu kadarını hak etmişlerdi.

2 sene sonunda neden buraya gelmiştim bilmiyordum. Pes etmedim, amacım Selin'e zarar vermekte değildi. Rüzgar'ı ölesiye seviyordum doğru. Ama artık başka limanlara açılmak, yeni nefeslerle tanışmak. Yeni bir tene dokunmak istiyordum. Aşkını çekmeyecektim. Acısını çekmeyecektim, her zaman yaptığım gibi Selin'in mutluluğunu kendiminkinden üstün görecektim.

Lavaboya koştum. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Aynaya baktığımda gördüğüm şey beni mutlu etti. Mutlu uyanmıştım. Üstümü giyindim, kendimi dışarı attım.

Dışarısı yaz kokuyor, hava her zamanki gibi. Motoruma atladığım gibi bizim mekana gidiyordum. Ne günlerdi be!

Lisemin ilk iki yılı burada geçti!

Az gülüp az ağlamadık burada, az aşk acısı çekmedik. Az sevinç yaşamadık biz burada.

Evleneceğimiz hayallerini ilk burada kurduk. 5 kız hayatımızın en önemli kararlarını hep burada aldık. Gizem,Asya, Arya ve Ecrin.

Ecrin hala Selimle sevgiliymiş, onları burada bırakırken 150. Günleriydi. Allahım ne kadar komik. Şimdi 2. Yıllarını kutlamaya az kaldı. O sümüklü de ne buluyor hala anlamıyorum. -klasik şakamdı, Selim ve Ecrin için her zaman çok mutlu olurdum-

Asya sonunda limon'u tavlamayı başarmış. Aman yarabbii neee sevinçti öyle. Aydında halay grubu kurmuştum. Onu mutlu görmek beni gerçekten şimdiden heyecanlandırmıştı.

Ördek ve Gizem aynı sınıftaydı. Okulun en gözde çiftlerinden olmuşlar. Bunun dedikodusu birkaç saat sürmeliydi elbet.-Şaka maka Gizem Ördeğe sigarayı bile bıraktırmış-

Arya ise gelinlik modelini seçmeliydi artık. Utku İzmir'de doktorluğun ikinci senesini bitiriyormuş bu sene. Arya deli gibi ders çalışıyor. Utku her gün tuttuğu evin resmini çekip atıyormuş, Arya gazlansın diye. Tek dileğim onların sayesinde yaz tatillerinde İzmire'e gitmek.

Motorsikletimi Onur marketin önünde durdurdum. Kornaya bastım. Ali amcanın bakışları görülmeye değerdi. Kızım diye çıktı dükkandan.'' Mahallemizin yaramaz kızı gelmiş'' -biraz yaramaz bir çocukluk geçirmiştim- diye bağırdı. Koştum sarıldım.

''Hadi Ali amca dönüşümün hatrına en sevdiğim dondurmadan ver bakalım''

''Canım kızım benim, ne iyi ettin de geldin''

Üst kattan Hamide teyze çıktı'' Yağmur! Kızım dönmüşsün, ah be yavrum çok özlettin kendini'' ''Hamide teyzem benim ne çok özledim seni, torunlar nerde büyümüşlerdir artık'' derken kapının hemen yanındaki cipslerden bir tane yürüttüm

Ali amca homurdandı'' Kızım hala cips çalıyorsun, kaç oldun sen 18'ine gelmedin mi hala, anlıyorum ben senin cips çaldığını'' Derken gülümsüyordu.

''Bu şubatta girdim Ali amca, yine de hediyeni alırım'' dedim ''Sus eşek kız'' derken hamide teyze çekirdek çitlemeye başlamıştı bile.

Ali amca çıldırdı'' Kadın ben sana demiyor muyum şu çekirdekleri marketin önüne atma diye'' Hamide teyzeye cevap hakkı doğmadan dondurmamı alıp Ali amcanın yanağına bir öpücük kondurmuştum. Yaşlı huysuz Ali amcayı bu kadar özleyeceğim aklımdan bile geçmezdi.

Bir elimde dondurma motorsiklete atladım.Dondurmayı ilk gördüğüm çocuğa verdim. Boynumda ki fuları çıkardım. '' Ben döndüm, ben geri döndüm'' diye bağırırken elimdeki fuları sallıyordum. Seçil Pide'nin sahibi çıkıp gülümsedi kafamla selam verdim.

Gaza daha hızlı bastım. Çarşıya vardığımda çok şaşırdım. Ufak şehrimiz öyle gelişmişti ki. Motoru parkettiğim gibi bizim mekana koştum.

Rüzgar'la ilk sohbetimiz burada geçmişti.

Bu güzel hatırayı düşünürken, çoktan bizim mekana gelmiştim bile. Ne çok özlemişim diye geçirdim içimden. Meksika barlarındaki kapıya benzer kapıyı ittirip içeri geçtim, gözlerimi masamıza çevirdiğimde tüm gülümsemem yok oldu.

Asya , Arya, Gizem ve Ecrin oradaydı. Hiç ummadığım bir şekilde Rüzgar'da aralarında oturuyordu. Dün olandan sonra buraya gelmesinin tek sebebi, benim bu şehirden gitmemi istemek olacaktı. Birkaç saniye bakındıktan sonra arkamı döndüm. Koşarak kafeden çıktım.

''Yağmur dur.'' Diye bağırmıştı. Gitmemi isteyeceğini bildiğim için, durmadan koştum, soluğum kesilene kadar koştum. Ve fark ettim ki her solukta değil, soluğumun kesildiği anlarda bile onu düşünüyordum.

EflatuniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin