3.YANLIŞ ANLAŞILMA

7 4 1
                                    

"Kabullen, bu hayatta ki son şansım sensin."

Bazen kabullenemesem de  hayatımın iniş çıkışları doğru ve yanlışlarımı azaltıyor. Ben sadece amaçlarım ve hedeflerim uğruna sevdiklerim uğuruna yaşayan biriyim. Ne kadar hayattan nefret etsem de  ölmek istemiyordum. Zorlukların üstesinden gelmek ve bu yaptığımla gurur duymak istiyordum. Benim tek amacım buydu ve bu olmaya devam edecekti.

Hayat her zaman istediğimi vermezdi belki ama ben ondan söke söke almalıydım. Yapmalıydım bunu yoksa yine kaybeden ben olacaktım. Annemi babamı hayata yenildiğimde kaybetmiştim. Ve eğer bir daha kaybedersem olacakları tahmin edemiyordum. Derin bir nefes alıp yoluma bakmak, hayatın bana yaptıklarını unutmak, hayatı affetmek ve her şeyden vazgeçmek istiyordum. Yalan yok yine korkuyorum. Şu zamana kadar hep ben sağ çıktığıma göre hep ben kazanmıştım. Ama eğer hayat kazanırsa, işte o gün burada olmayacaktım. Kurtulmak istiyordum fakat bu kurtuluşun sonum olabilceğinin de farkındaydım.

Taksiden inerek karşıma baktım. Şirket tüm asaleti ile karşımda duruyordu. Araştırmama göre resim adına çalışmalar yapıyor, ve bu konu ile alakalı yarışmalara katılıyorlarmış. Ama asıl olayın tasarım olduğu, bu dalın getirdiği işlerle ilgilenildiğini gördüğümde burayı görmek için daha çok heyecanlanmıştım. Şirket gösterişli değil aksine sade ve şık idi. Şirketin giriş kapısından girdiğim de etraf da bazı kat çalışanları ve sekreterler dışında fazla kimse yoktu. Danışmanın yanına yaklaşarak beni fark etmesini sağladım. Beni fark ettiğinde başını kaldırarak derin bir nefes çekti içine.

"Buyurun efendim, kime bakmıştınız?" Dedi nefesini sakinlikle vererek.

"Şey ben burada çalıştığını bildiğim birini arıyordum da." Diye mırıldandım. Bana sorarcasına baktığında "Barın Kartal." Bana neden sunduğunu bilmediği gülüşü ile gamzesi ortaya çıktı. 

"Arkanızda efendim." Arkamı döndüğümde bir çalışanla konuşan bir adam gördüm. Simsiyah saçları, kobalt mavisi  gözleri, uzun boyu, geniş omuzu ve sanki vücuduna uygun olsun diye yapılmış erkeksi kasları ile yakışıklı bir adam vardı arkamda.

 Ancak...Bu adamı gözüm bir yerden ıssırıyordu. 

"Kimsin sen?"

Bu o adamdı. Doktorun ofisindeki. 

Buyur Çilek Hanım, şimdi gel de uğraş. Allah'tan maske ve şapka takmıştım da kendimi çok belli etmemiştim. Gerçi kızıl saçlarım kendini ele veriyordu ama bu Dünya'daki tek kızıl ben değildim. Çilek gerçekten ne saçmalıyorsun? Hayır tamam kendini savun ama buda fazla be kızım.

Asansöre doğru yöneldiğinde bende sanki onu hiç görmemiş gibi asansöre ilerledim. Geldiğimde asansöre bastığımda arkamdaki nefesini hissettim. Asansör kapısı iki yana açıldığında içeri daldım. Kat numaralarına bakarken arkamda durup kat numarasına bastı. Bende onun bir kat üstüne basmaya çalışsam da boyum kısa kalıyordu. Parmak uçlarımda uzanıyor, ama hiçbir fayda göremiyordum. Arkamda aynı nefesi hissettiğimde arkamı döndüm. Bir nefes kadar yakınımdaydı... Bana doğru atıldığını sandığımda benim yerime kat numarasına bastı. Nutkum tutulmuştu. Gözlerindeki kahve hareleri gözlerime değiyor, nefesi kendini hatırlatıyordu. Asansör kapısı iki kanattan açıldığında ilk çıkan o oldu.  O çıktığında  ben hala asansördeydim. Yukarı çıkan asansörün içinde beklemeye başladım. Yukarı çıktığında iki kanattan açılan kapıdan çıktığında biri anında beni duvarla kendisi arasına aldı. Kafamı kaldırdığımda... Yine aynı yüzle karşılaştım.

"Kimsin sen ve benim ofisimde ne işin var?" Lanet olsun! Onun ofisinin olduğu kattaydım. Daha doğrusu bu katı direk kendi ofisi yapmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Son ŞansımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin