Emre

106 5 12
                                    


🎀

🎶Bitti dedim ya olmuyor inan ki senle ben🎶

Olmadı işte! Yine ve yine! Elimdeki kağıdı buruşturup karşımdaki sandalyeye fırlattım. Önümdeki diz üstü bilgisayarıma uzanıp videoyu başa aldım. Bu izlenmenin yarısını ben yapmıştım!

"Evet, bu sefer yapacağım! Bu 'sevdiğim' turna kuşunu yapacağım." Kendi kendime konuşarak iyice deli olmuştum.

Sağ tarafımda kalan renki kağıtlardan mavi olanını alıp videoyu başlattım. Kızın yavaş olan hareketlerini taklit ederek sabırla ilerlerken kendimi çok kaptırmıştım. Kağıdı kestiğim sırada kare kalan parçayı kızın söylediği şekil katlayıp duruyordum.

Bir kaç dakika sonra oluşan şekille yüzüme kocaman bir gülümseme peydah oldu. Sonunda yapmıştım! Videoyu kapattığım sırada turna kuşumu alıp ayağa fırladım. Bunu Gökçe'ye göstermem lazımdı!

Balkondan içeriye girip salona doğru koşmaya başladım. Salona bodoslama dalıp koltukta uzanmış arkadaşımın dibinde bittim. Elindeki telefonu kenara bırakıp bana anlamaz bakışlar atıyordu. Uzandığı yerde doğrulup beni incelemeye başladı.

"Bak!" Elimdeki turna kuşunu onun gözüne soktuğum sırada şaşı olmuştu. Başını iki yana sallayıp kendine geldiği sırada elimdeki şahesere uzandı. "Güzel olmuş mu? Bence çok güzel olmuş, mavi mavi!"

Turna kuşunu incelerken başını olumlu anlamda salladı. "Evet, çok güzel olmuş." Bakışlarını şaheserimden çekip bana çevirdi. "Kime yaptın?" Diye sordu. Kaşlarım istemsizce havalandı. "Yani bir anlamı var mı yoksa öylesine mi yaptın?" Diye kendini açıkladı.

"Öylesine yapmıştım. Birine neden turna kuşu yapayım?" Omuz silkip elimi uzatıp şaheserimi istedim.

Gülümsediği sırada kuşun kafasına vurdu. "Bak, turnayı gözünden vurdum!" Dedi. Yaptığı espri ile birlikte suratımı buruşturdum.

"İğrençti!" Elinden çekip aldığım sırada anlamsız bir kahkaha attı.

"Hayır! Çok güzeldi!"

Geldiğime pişman ettiği için kafasına yastık fırlatıp salonu terk ettim. Tekrardan balkona geçeceğim esnada kapıdan sesler geldi.

Yani kapı çaldı?
Her türlü kapıdan bir ses geldi?!

Adımlarım kapıya doğru çevirip hoplayarak yürümeye başladım. Kapıya vardığım sırada deliğe bakmadan veya sormadan kapıyı açtım. Elbette akıllı bir insan bunu yapmazdı ama ben akıllı bir insan değilim.

Karşımda duran kişiye bakarken neden geldiğini sorguluyordum. Yani elbette gelebilirdi ama şaşırmıştım. Siyah pantolon ve siyah düz bir tişört giymişti. En son onu gördüğümde sakalları yoktu ama demek ki erkeklerin sakalları çabuk uzuyordu. Yani abartılacak kadar yoktu ama yeni çıkan sakalları göze çarpıyordu.

"Yenge müsait miydin?" Başımı aşağı yukarı sallayıp devam etmesini bekledim. "Gelebilir miyim?"

"Tabii, gel." Kenara çekilip geçmesi için yol verdim. "Hayrola bir şey yok ya?" Merakla ona bakarken üstünde üniforması yerine günlük kıyafetleri olmasına şaşırmıştım. "Mutfağa geçelim istersen diğer odada Gökçe var." Dedim. Beni başıyla onaylarken kapıyı kapatıp mutfağa yöneldik.

Mutfak masasının baş tarafına otururken ona oturması için işaret yaptım. Elimdeki turna kuşunu kenara koyduktan sonra ona döndüm. Çaprazıma geçerken ellerini masanın üzerine koymadı. Bakışları etrafta geziniyordu. Benden çekiniyor muydu?

Şanlı Komutan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin