"Kalk artık Olivia. Her gün sabahın köründe uyanıp sana kahvaltı hazırlıyorum ama sen yine kıçını kaldırıp o yataktan çıkamıyorsun." Annem bir yandan bana bağırıp bir yandan yerdeki kıyafetleri topluyordu. Kafamı yastığıma bastırdım ve üstümdeki yorganı kafama kadar çektim. "Olivia eğer kalkıp hazırlanmaya başlamazsan olacaklardan ben sorumlu olmam kızım." Bu lafı duyduğum anda ayağa fırladım ve hazırlanmaya başladım.
Lavaboya geçtim ve yüzümü yıkadım. Okulumda makyaj ya da kıyafet ile ilgili katı kurallar yoktu. Bu yüzden hafif makyaj yapmak istedim. Hem okulumdaki kızlar o kadar çok makyaj yapıyor ki ben yapmazsam kendimi çirkin hissediyorum. Daha doğrusu zaten etrafımdaki kendini beğenmiş çocuklar bana ne kadar çirkin olduğumu hatırlatıyorlar.
Yüzümü yıkadıktan sonra hafif bir makyaj yaptım ve lenslerimi taktım. Saçlarımı taradım ve arkadan dağınık topuz yaptım (saçımı düzleştirmeye çok üşendim.) Lavabodan çıktım ve dolabıma doğru gittim. Bu gün gerçekten herkesin dikkatini çeken bir kombin yapmak istiyordum. Önce altıma kısa bir kot etek giydim, üstüme kısa kollu bir tişört, onun üstüne gri yıldızlı bir hoodie, ayağıma ise uzun bağcıklı botlarımı giyecektim. Kıyafetlerimi giydikten sonra alt kata, mutfağa indim. İlk önce annemin gönlünü almak için hemen yanına gittim ve yanağını öptüm. "Özür dilerim anne. Söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak.". Annem elindeki tabağı masaya bıraktı. "Her zamanki gibi yine affediyorum sen Oli." Gülümsediğini gördüğümde masaya yemeğimi yemek için oturdum. Mutlu bir şekilde yemeğimi yerken zil çaldı. "Ben bakarım." diye bağırdı küçük erkek kardeşim Felix. Ben tam tostumu bitirdiğimde içeri Mila girdi. "Hoş geldin Mila." dedi annem. Mila annemle konuşurken bende odama çıkıp çantamı aldım. "Hadi çıkalım Mila." Mila kafasını salladı ve evdekilerle vedalaştıktan sonra dışarı çıktı. Bende aynı şekilde annemlerle vedalaştım ve ayakkabılarımı giydim.
"Dün parkta kiminle oturduğuma inanamazsın!"
"Peter Heilman."
"Nasıl tahmin ettin?"
"Çünkü Pete-"
"DİKKAT ET!"
Mila'nın bağırmasıyla baktığı yöne baktım ve baktığım anda kafama futbol topu yedim. Direkt Mila'nın kolunu tuttum çünkü gözlerim kararıyordu. Mila beni bir banka oturttu ve başımıza toplananları uzaklaştırdı. O sırada yanımıza Bill geldi.
"Tom için özür dilerim. Bilerek atmadı." dedi ve yanıma oturdu. "Bilerek attığı çok belli. İkizini korumana gerek yok onun nasıl biri olduğunu biliyoruz." dedi Mila. Sinirliydi ama bu kadar bağırmasına gerek yoktu. "Sakin ol Mila bak iyiyim bir sorun yok." Bill koluma girip beni kaldırdığında ona teşekkür edip iyi olduğumu söyledim ve kolumu çektim. Yüzü düşmüştü.
"İsterseniz yanımda sınıfa kadar eşlik edebilirsiniz." dedim ve gülümsedim. Onlarda gülümsedi ve konuşa konuşa sınıfa kadar gittik. Okul binasından içeri girdiğimizde Mila kendi sınıfına çıktı bizde Bill ile sınıfımıza girdik."Herhalde tam sert atamamışım topu. Hala sapasağlam ayaktasın." dedi Tom ve yanıma geldi. Elini saçıma atacaktı fakat Bill buna izin vermedi. "Uzatma Tom." Tom karşılık vericekti fakat Bayan Helen içeri girdi. Hepimiz yerlerimize geçtik ve dersi dinledik. Ben Bill ile oturuyordum. Tom ise okulun en popüler kızı Miryan ile oturuyordu. Aslında Bill bu duruma kırılmıştı çünkü anaokulunda, ortaokulda ve lisenin ilk 2 yılında birlikte oturmuşlardı ama Tom popüler olunca diğer popüler erkek ve kızlarla takılmaya başladı. Nerdeyse Bill ile gerekmedikçe konuşmuyorlardı. Bende o zamanlar konuşmaya başlamıştım Bill ve grubu ile yani Bill, Georg ve Gustav ile. Eskiden Tom'da bu gruptaydı ama biliyorsunuz işte. Gitar çaldığını gösterip tüm kızlar buna asılınca Tom'un da hoşuna gitti o da grupla ilgilenmemeye başladı.
"Olivia geliyor musun?" dedi Bill. "Nereye?" dedim mal mal bakarak. "Bahçeye." "Yok gelmeyeceğim. Sen çık." dedim ve kafamı sıraya koydum. "Bende kalayım o zaman." dedi ve yanıma oturdu. Konuşmaya başladık fakat gelen sesle direkt arkama baktım. Tom ile Miryan'ın en yakın arkadaşı Vanessa sınıfın köşesinde flörtleşiyorlardı. O sırada ispiyoncu Joe olanları Miryan'a anlatmaya gitti. Tom ve Vanessa devam ettiler ama Miryan'ı çok hafife almışlardı. Bense olacakları biliyordum. Sırtımı Bill'in omzuna yaslamış bir şekilde olacakları bekliyordum. Daha sonra Miryan sinirli bir şekilde sınıfa girdi ve Vanessa'nın saçını çekti. Tom korkarak yanımıza geldi. Biz ise Tom'u görmezden geldik. En son Tom yalvarınca Miryan'a göstermeden onu sınıftan çıkardık ve olanları müdüre anlatmaya gittik. Ben baya konuşup Tom'u suçsuz gösterdim. Müdür odasına Vanessa ve Miryan'ı çağırdı. Biz de ordan çıkıp sınıfa gittik. Ondan sonrasında hiçbir olay olmadı ve son derste bittiğinde Bill, ben ve Tom eve doğru yürümeye başladık. Tom yol boyunca hiç konuşmayıp beni izlemişti. Baya yürüyüp benim evime vardığımızda anahtarımı çıkarıp kapıyı açarken Bill bana görüşürüz demişti. Ben tam cevap verecekken Tom'da görüşürüz dedi. Şaşırmıştım çünkü Tom benden nefret ediyordu. Kapıyı açtım ve konuşmaya başladım.
"Görüşürüz çocuklar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pale Moonlight -Tom Kaulitz
Random"Sadece şaka yapmıştım. Sinirlendiğini görmek hoşuma gidiyor." "Bir daha bana bulaşma, Kaulitz. Karşıma bile çıkma. Seni görmek midemi bulandırıyor."