Kapıyı kapattığım anda kapıya yaslandım ve yavaş yavaş yere düşmeye başladım. Daha bu gün sabah kafama top atan çocuk birden benimle konuştu. Yüksek ihtimalle ona yaptığım iyilikten dolayıydı. Hemen yumuşamam lazım. Benide parmağında oynatıp ortada bırakmasını istemiyordum. Tom'un gerçekten birini sevebileceğine inanmıyordum, beni kandırmasına izin vermeyeceğim.
Yerden kalkıp kardeşimin odasına gittim geldiğimi haber vermek için. Odasına girdiğimde Felix orda yoktu. Kendi odama gittiğimde ise odama girmiş ve eşyalarımı karıştırıyordu
"Ne yapıyorsun?"
"Abla özür dilerim."
"Bana ne yaptığını söyle kızmayacağım."
"Kız arkadaşıma hediye arıyorum." Duyduğum lafla anında kahkahalar atmaya başladım. Yerimde duramıyordum. O kadar güldüm ki kardeşim ağlamaya başladı.
"Tamam özür dilerim. Ne istediğini söylersen gidip alabiliriz."
"Çiçekli tokaları çok seviyormuş o yüzden çiçekli toka arıyordum."
"Tamam hadi giyin. Çıkıp çiçekli bir toka alalımm."
"Sen dünyadaki en mükemmel ablasın."
"Biliyorum tatlım, hadi çık giyiniyim bende."
"Güzel giyin."
"Tamam Felix." Nefes verip ne giyeceğime bakmaya başladım. Bir kot pantolon, kısa kollu bir tişört, ayağıma da siyah Converse'lerimi giyicektim. Kıyafetlerimi girip lavaboya gittim. Topuzumu düzeltip, yüzümdeki makyajımı sildikten sonra alt kata indim ve kardeşimi beklemeye başladım.
"Daha fazla bekleyemem Felix, hadi."
"Tamam abla geldim." Felix'e baktığımda üstüne beyaz gömlek, altına kahverengi bir pantolon giymişti.
"Çok yakışıklı olmuş muyum abla?"
"Baya."
"Tamam hadi çıkalım." Tam kapıyı açacakken zil çaldı. Kapıyı açtım ve karşımda duran kişi Bill'di.
"İşin yoksa biraz dolaşalım mı?"
"Kardeşimin hoşlandığı kıza hediye almamız lazım." "Yardımcı olabilirim. Zevklerim çok iyidir." Felix'e döndüm ve "Bill'de bizimle gelebilir mi?" diye sordum.
"Zevki güzelse gelsin." Bill çok mutlu olmuştu sokağa doğru ilerleyip ayakkabılarımızı giymemizi bekledi. İşimiz bitince Felix ortamızda olacak şekilde yürümeye başladık. Bir yandan sohbet ediyoruz bir yandan da yürüyorduk. Uzunca sohbet ettik ve daha sonra Felix bir soru sordu.
"Siz sevgili misiniz?"
"Hayır değiliz." dedi Bill rahatlıkla.
"Evet değiliz." dedim bende.
"Yakışmıyorsunuz zaten." dedi Felix. Önümüze bakarak konuşmadan yürüdük.
En sonunda Felix'in istediği dükkana geldik. İçeri girdik ve biz beklerken Felix'te tokalara doğru yöneldi.
"E ne bekliyorsunuz. Gelsenize. Boşu boşuna getirmedim sizi buraya." dedi. Bill de gülümseyerek o yöne ilerlemeye başladı. Bende arkasından gittim. Bill bulduğu tokaları önce bana sonra Felix'e gösteriyordu. Uzun süre toka aradık ve en son bir toka bulduk.
"Bu, bunu istiyorum." dedi. Kafamı salladıktan sonra elinden tokayı alıp kasaya doğru gittim. Tam kasaya vardığımda Felix beni tişörtümden çekti ve arkalara doğru götürdü.
"Bak abla bu benim hoşlandığım kız." O yöne baktığımda ise Miryan'ı gördüm. Daha doğrusu Miryan ve kardeşi Jenny'i.
"Jenny'den mi hoşlanıyorsun?"
"Evet abla."
"Ablası çok kötü biri." dedi Bill.
"Ablasıyla evlenmeyeceğim ki." Biz gülmeye başladık Felix'in lafı üzerine. Tam kasaya doğru ilerlemeye başladığımızda Jenny elinde bizim seçtiğimiz toka ile kasadaydı. Felix hemen elimden tokayı alıp yerine koydu ve ona gözükmeden yeni toka seçmeye başladı. Yanına Bill'i de çağırdı ve tokalara baktılar. Bu sefer Bill bir toka seçti ve onu aldık. Elimizde toka ile eve doğru yürürken "İstersen kardeşini eve bıraktıktan sonra dolaşabiliriz." dedi.
"Annemler eve gelmiştir abla sen git gez." Felix'e kafa sallayıp onu eve doğru götürdük. Zili çaldım ve annem kapıyı açmadı. Bir daha çaldım, kapıyı kimse açmadı. Anahtarı almak için elimi cebime attığımda anahtar yoktu.
"Anahtarı almamışım."
"Ne, ne yapacağız?" dedi Felix üzgün bir suratla.
"Bize gelebilirsiniz. Hem annemler şehir dışında rahat oluruz. Siz annenler gelince gidersiniz."
Fikir bana mantıklı gelmişti. Felix'le biraz konuştuktan sonra o da kabul etti ve Bill'lerin evine doğru gittik. Yürürken yine konuştuk.
Evine vardığımızda kapıyı bir kız açtı ve koşarak evine gitmeye başladı. Bill şaşırmış bir şekilde Tom'a baktı.
"Bu kız kimdi?"
"Bunlar kim?" Dediler aynı anda. Felix ayakkabılarını çıkarıp Tom'u ittirdi ve eve doğru girdi. Koltuğa oturup içeri girmemizi beklerken Tom yanına gitti.
"Adın ne?"
"Adı Felix." dedim ben.
"Sana sormadı abla bana sordu!" diye bağırdı Felix. Tom buna çok gülmüştü. Ve baya da güzel gülmüştü yani. Neyse. Bizde Bill ile içeri geçtik ve oturduk. 1 saat kadar konuştuk sohbet ettik ve en son telefonum çaldı.
"Alo anne nerdesiniz?"
"Kızım biz yaklaşık 2-3 gün gelemeyebiliriz. Ev sana emanet. İstersen arkadaşlarında kal. Okuluna düzgünce git."
"Anne ne diyo-" Konuşmamı bitirmeden telefon kapandı. Annemin sesi kötü geliyordu. Yine babamla ilgili bir sorun mu oldu diye düşündüm. Babam içkiyi çok kaçırınca hastanelik oluyordu çünkü.
"Abla gidicek miyiz?" Felix'in sorusunu duymadım.
"Bill."
"Efendim?"
"Annenler ne zaman gelicek?"
"1 hafta sonra. Neden sordun?"
"3 gün burda kalsak olur mu?"
"Hayır abla olmaz."
"Nerde kalacağız başka."
"Evde kalalım." Felix bunu dediği anda Tom gülmeye başlamıştı.
"Annemler 2-3 gün şehir dışında olucaklarmış. Hiçbir akrabamız yok burda biliyorsun."
Felix üzülmeye başlamıştı. Tom onu güldürmek için oyun konsolunu oturma odasına getirdi ve oyun oynamaya başladılar. Bende annemi geri aramaya çalıştım ama telefonu açmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pale Moonlight -Tom Kaulitz
Random"Sadece şaka yapmıştım. Sinirlendiğini görmek hoşuma gidiyor." "Bir daha bana bulaşma, Kaulitz. Karşıma bile çıkma. Seni görmek midemi bulandırıyor."