"Anne, sen misin?"
"Olivia."
"Dayı, annem nerde?"
"Uyuyor şimdi sen bana söyle ben iletirim."
"Ben evin anahtarını unutmuşumda nerde olduğunuzu söylerseniz gelip alıcaktım."
"Sen evinin önüne gel ben 10 dakikaya getiririm."
"Peki." Telefonu kapatıp Bill'e baktım.
"Ne dediler?"
"Annem uyuyormuş dayım anahtarı getircekmiş."
"Bizim evi biliyor mu?"
"Ben şimdi bizim evin önüne gidicem."
"Ben de gelicem. Hem hava karardı."
"Ben Felix'i Tom'la bırakmak istemiyorum."
"Sen Tom'la git o zaman."
"Olmaz."
"Ben Felix'e bakarım."
"Olmaz."
"Olur. Hadi."
"Ne yaptığını anlamıyorum, Bill."
"Tom seninle konuşabilir dikkat et."
"Ne?"
"Hadi hadi." Ne dediğini anlamamıştım. Tom omzumdan tutup dışarı çıkarmıştı beni.
"Hadi yürüsene Olivia."
"Ya sen düne kadar benden nefret ediyordun. Ne oldu şimdi?"
"Hiiiiç."
"Söylesene. Oyalama beni."
"Çok güzelsin."
"Senin oynayabileceğin kızlardan değilim ben, Kaulitz." Elini omzumdan ittim ve eve koşmaya başladım. Yağmur yağmaya başlamıştı. Ben yağmur yağdıkça daha da hızlanıyordum ve ben hızlandıkça Tom'da hızlanıyordu. En son yorulmuştum ve yolun ortasında durdum. Kendimi yağmura bıraktım. Bağıra bağıra şarkı söylerken bir yandan da kendi etrafımda dönüyordum.
Tom bana yavaş yavaş yaklaştı ve beni durdurdu. Gözlerimin içine bakıyordu. Heyecandan ölüyordum. Elini saçlarıma doladı ve yavaş yavaş yüzüme yaklaştı. Nefesini yüzümde hissediyordum. Daha da yaklaştı. Beni tam öpecekken yüzünü geri ittirdim.
"Bana yaklaşmaya çalışma."
"Ne yapıyorsun sen?"
"Beni taciz eden sensin sonra bunu soruyor musun?"
"Benimle öpüşmek için ne kadar kız ölüp bitiyor biliyor musun?"
"Beni diğerleriyle karıştırma, gerizekalı."
"Kal burda tamam mı? Gelirsin sonra."
"Umrumda değilsin, Kaulitz. Gerçekten. Siktir Git!"
Tom hiçbir şey söylemeden, arkasını dahi dönmeden yağmurlu havada önüne bakarak evine doğru gitti. Ne sanıyordu beni. Diğer kızlar gibi sürtük değilim ben. Onun oyuncağı olamam.
"Hava çok soğuk götüm dondu ya."
Hem dayımı bekliyordum hemde hava çok soğuk çok üşüyordum. Sağa sola bakarken sol taraftan dayımın arabasını gördüm. Arabaya doğru yaklaştım ve dayımın camı açmasını bekledim.
"Dayı ver hadi anahtarı."
"Sakın Felix'e söyleme. Baban yine hastanelik oldu. Durumu daha kötü."
"Tamam. Elimden geldiğince onu bu durumdan uzak tutucam. Okuluma da tam gidicem. Anneme dikkat edin."
"Tamam kızım. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz. He dayı, bir gelişme olduğunda söyleyin."
"Tamam Olivia."
Doğru anahtarı bulup kapıyı açtım. Hemen üst kata çıktım. Küçük bir çantaya biraz kıyafet koydum ve gerekli şeyler koydum. Sonra Felix'in çantasına birkaç kıyafet koydum ve oyuncak koydum. Aslında burda kalabilirdik ama birleriyle kalmak zihnimi toparlamama yardımcı olacaktır. Biraz evde dolandıktan sonra aklıma Mila geldi. Ona haber vermem lazımdı. Eşyaları kenara bıraktım ve Mila'yı aradım. Tom'la olanlar dışında her şeyi anlattım. Mila'ya Bill'lerde kalacağımı söylediğimde biraz sinirlendi ama sıkıntı etmedi. Onunla konuşmayı bitirdikten sonra her şeyi aldım ve Bill'lere gittim. Sırılsıklam olmuştum. Kapıya vurdum ama açan olmadı. Zili çaldım kimse açmıyordu. En son bir daha çaldım ve bu sefer kapıyı Tom açtı.
"Niye açmıyorsunuz kapıyı, sırılsıklam oldum."
Tom hiçbir şey söylemeden içeri geçti. Bende geçtim içeri. Baktığımda Bill ve Felix oturmuş korku filmi izliyor, Tom ise meyve kesiyordu. Bill'e eşyaları nereye koymam gerektiğini sordum. O da bana kafasını çevirdi.
"Maalesef misafir odamız hazır değil. İstersen benim odam da kalabilirsin. Felix'te Tom ile kalır."
"Evet abla öyle yapalım."
"Sıkıntı yok Olivia. Güven bana. Ben yerde yatarım sende yatakta."
"Her şey için teşekkürler Bill ama ben yerde yatarım."
"Akşam konuşuruz." diyip güldü. Bende ona gülümsediğimde gözüm Tom'a takıldı. Çok sinirli görünüyordu. Nedenini merak ettim ama onunla konuşmak istemiyordum. Hızlı adımlarla yukarı çıktım ve Bill'in odasını aradım. İlk başta lavaboya girdim sonra da yanlışlıkla ebeveyn odasına girdim. Sonunda Bill'in odasını bulduğuma emindim ama bu seferde Tom'un odasına girmiştim. Çünkü duvarlarda gitarlar, en köşe duvarda çıplak kadın posteri ve yerde kirli kıyafetler. Tam çıkıcağım sırada arkamda birini hissettim. Bir anda arkamı döndüm ve Tom'u gördüm.
"Ne arıyorsun odam da?"
"Bill'in odasını arıyordum aslında."
"Hemen yandaki oda."
"Teşekkürler."
"Rica ederim, tatlım." dedi. Gözlerimi devirip Bill'in odasına gittim. Oda daha çok koyu renklerle süslenmişti. Normal bir genç odasıydı. Yatağı çift kişilikti rahat rahat yatabilecektim. Kendi eşyalarımı Bill'in yatağının yanına bıraktım ve Felix'in eşyalarımı bırakmak için Tom'un odasına doğru gittim. Kapıyı çalmayı unutup içeri daldım.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pale Moonlight -Tom Kaulitz
Random"Sadece şaka yapmıştım. Sinirlendiğini görmek hoşuma gidiyor." "Bir daha bana bulaşma, Kaulitz. Karşıma bile çıkma. Seni görmek midemi bulandırıyor."