Sokakta ki gençlerle ilk etap için güzel para topladım fakat yetersiz daha fazla paraya ihtiyacım var. Çoktan sabah olmuştu akşam ki açlığımı bastırmıştım ama şimdi daha şiddetli bir açlıkla boğuşuyorum normal de sabahları pek kahvaltı etmiyordum hastanede de ama sonuçta alışkanlık diye bir şey var ve şu an kahvaltı saati olduğu için midem de onun boşluğu var. Şu an sadece bir lokma ekmek iki zeytin falan yeterli bu boşluk için diye düşünüyorum. Düşüne düşüne yürüdüm nereye yürüdüğümün hâlâ farkında değilim boş boş ilerliyorum bu yol beni nereye götürür bilmem ama yürüyorum işte...
Bir börekçi gördüm kapının önünde durup elimi cebime attım sadece iki yüz liram vardı uçak biletleri aşırı pahalı olduğundan planlarımda değişiklik yaparak otobüsle yolculuk yapma kararı aldım otobüs parası altı yüz olduğuna göre dört yüz eksikliğim var ve cebimde ki parayı börekciye verirsem eksiğe düşerim yine şarkı söylemem gerekir fakat o öğrencilere de yük olup kazançlarını böldürmek istemiyorum, diğer cebime elimi attım ve bozuk on lira falan da orda vardı en iyisi biraz daha sabretmek zaten kısa süre sonra açlığım diner derken kapıya bıyıklı, yaşlı bir amca çıktı
"buyur kızım bir şey mi istedin?" diye sordu sonra da elimde ki paraya baktı bozukları gördü, hemen avcumu kapatıp sakladım
"yok, yok amca kolay gelsin" diyip arkamı döndüm gidiyordum ki
"dur kızım dur" diyip durdurdu ve yanıma yaklaştı "paran azsa öğrenci tarifesinden yararlandıralım"
Şaşırarak "öğrenci tarifesi mi?" diye sordum o nasıl oluyor ki acaba hem ben öğrenci değilim yani olamayacak kadar yaşlıyımdır herhalde
"hı hıı, daha az para ödersin malzemesini normalinden daha az koyarız o kadar, hiç öğrenci olmadın mı sen kızım"
Bende bilmiyorum ki oldum mu olmadım mı be amca diye geçirdim içimden, belli ki elimde bozuk para saydığımı görünce dayanamadı gururumun incindiğini hissettim fakat gurur yapmaya imkanım da yoktu kabul edip içeri giriyordum ki amca "kapı eşiğinden bozuk para atıp sağ ayağınla gir içeri" diyince şaşırdım mantığı pek anlamadım yine de dediğini yaptım cebimden iki lira çıkarıp hafifçe eğildip parayı attım ve sağ ayağımla içeri girdim tamamen boştu burası masalardan birine oturdum
"ilk siftah senden, sen gitmeden içeri birden fazla müşteri girerse ayağın uğurlu demektir hesap falan almam senden" dedi amca
Ah, ah amcacığım bu uğurlu ayak bastığı tekneyi batırdı haberin yok
Ses etmedim çünkü böyle bir şey olacağına inanmıyordum, çay ve patatesli börek geldi önüme güzelce yedim aslında iki ısırıktan sonra tıkanacağımı düşünürdüm fakat gayet rahat yemiştim sonra dan aklıma dank etti hastane havası, aldığım iğne ve serumlar iştahımı kesiyormuş belli ki, tam çayımdan son yudumumu alıyordum ki içeriyi öğrenciler bastı hızlı hızlı biri geliyor biri gidiyordu okula yetişme telaşları vardı belli ki garson yanıma gelip "şanslısınız hesap yok, bir bardak daha çay ister misiniz?" diye sordu "hayır bu kadarı kafi teşekkür ederim" diyip tebessüm ettim amcaya da teşekkür ettikten sonra börekçiden çıktım ve bir zil sesi işittim sesin geldiği yere bakınca okul olduğunu gördüm öğrenciler derse yetişmek için koşuşturarak okula dönüyordu anlaşılan bu saatte buranın yoğun olacağı zaten belliydi
Yürürken bir binanın önünden geçiyordum ki kapısında ki kağıt dikkatimi çekti biraz daha yaklaşıp yazılanı okudum temizlikci aranıyor hiç düşünmeden daldım içeri ve rastgele önüme çıkan ilk daire kapsının ziline bastım kapıya orta yaşlarda balık etli diyebileceğimiz bir kadın çıktı "buyurun, kime baktınız"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlıkta kalanlar
AventuraKendini kaybetmiş güçlü bir kadının yolculuğu... "gideyim, gideyim öyle mi? Bu kadar ümitle bu tavır için gelmedim ben senin ayağına" sesimi kontrol edemeden yükselttim artık o kadar dolmuştum ki patladım işte ne akan gözyaşıma nede sesime hakim ol...