beş

1.1K 99 9
                                    

Hande Baladın:

"Yoktu hiçbir beklentim zaten olsaydı bile ne fark eder?"

Zehra'nın beni durdurmasıyla birlikte biraz daha oturmaya karar verdim. Konuşmak istiyordu. Ama ne konuşabilirdik ki? Tuna'yla ayrıldığını söylemişti. Bu benim için bir şey ifade etmiyordu.

Ne olacaktı yani Tuna'dan ayrıldıysa? Ondan ayrılsa bile bana karşı bir duygu beslemiyordu o yüzden bu bizim konumuzun dışında gerçekleşen bir olaydı.

Zehra'nın ağlamasını bastırmak için burnunu çekip konuşmaya başlamasıyla gözlerimi denizden ayırıp ona doğru çevirdim. "Hande biz seninle hiç o şekilde yakınlaşmadık ki. Ben sana çok değer veriyorum gerçekten. Seninle görüşmüyorken bile çalan bir şarkı bana seni hatırlatabiliyor. Seni özlüyorum bazen. Ama bunların hiçbiri aşk duygusunu barındırmıyor."

"Biliyorum. Ben sana aşığım diye bir karşılık vermek zorunda değilsin. Ben senin aklına ara sıra geliyorumdur kesin bunu anlayabiliyorum ama sen benim aklımdan hiç çıkmıyorsun. Onu ne yapacağız? Ben senden vazgeçmek için çok çabaladım. Ama seni sevmek o kadar güzel ki başkasının ihtimali bile bana imkansız geliyor."

"Ben böyle olmasını istemezdim."

"Ama oldu işte maalesef. Bu durumdan rahatsız olmanı da anlarım ama- "

"Hayır Hande ya ne alaka rahatsız olmak? Ben seninle arkadaşlığımızı bir şekilde devam ettirmek isterdim. Eskisi kadar yakın olmasak bile benden kaçma lütfen. Ben sensiz yapamam. Bencillik belki bu biliyorum ama biz birbirimizden ayrılamayız ya."

"Zehra emin misin? Benim sana olan hislerimi öğrenmene rağmen eskisi gibi olmak hoş olmayabilir."

Onu görmediğimde, benden uzak olduğunda bile unutmayı beceremiyordum. Mayıs 6 şarkısının girişi canlanıyor kafamda...

Gözden ırak olunca gönülden de ırak olur sanıyorsun ya, aslında öyle de oluyor. "O çok eski bir sevdaydı bitti." diyorsun, "Varla yok arası hatırlamıyorum bile." diyorsun. Unuttum sanıyorsun ama biri yanından geçerken onun gibi yürüyor, onun gibi bakıyor, onun gibi gülüyor. Bütün unuttukların boşa gidiyor...

Gözümden ne kadar ırak olursa olsun gönlümden söküp atamıyorum. Unutmaya çalıştığım her şey en ufak bir şeyle tekrar yüzüme vuruyordu. O yüzden eğer o konuşmaya devam etmek istiyorsa konuşurduk, görüşmek istemezse görüşmezdik.

Ben zaten iki ihtimalde de üzülüyordum. En azından onun birazcık mutlu olabilmesi için, onu üzmemek için ne gerekiyorsa yapardım.

"Eminim. Bana bir şarkı önermiştin hatırlıyor musun?" Ona önerdiğim her şarkıyı hatırlıyordum tabii ki. O konuşmaya devam etmeden kafamın içinde çoktan bir liste belirmişti ve kendi kendime hangi şarkıdan bahsettiğini tahmin etmeye çalışıyordum.

Sonra o şarkıyı mırıldanmaya başladı.

"Böyle güzelsin, hep böyle kal olur mu?
Aklına ne gelirse hep yap olur mu?"

Sonrasını getirmeyip sustu. Bu sefer şarkının sözlerini ben devam ettirdim.

"Ah güzelim benim güzel bebeğimsin
Senin sözüne inanmayan olur mu?"

Sonrasında nakaratı geliyordu. Zehra'nın yüzü biraz gülmeye başlamıştı. İkimiz de anlamıştık birbirimizi bu sefer. Nakaratı beraber söyleyecektik. Sırf bunun için bile heyecanlanıyordum işte.

"Arkandan konuşmı'cam, küfür de etmi'cem,
Sadece kalbimin soğumasını bekli'cem.
Kadersiz ve şanssızım, çölde güneş gibi yalnızım,
Her hata, suç benim sana küsmi'cem."

Bu şarkı sözleriyle bana bir şey anlatmak istiyordu belki de. Benim her şarkıda ona anlatmaya çalıştığım gibi. Ama bu sefer hiçbir şey anlayasım hiçbir şeye kafa yorasım yoktu. Muhtemelen sırf şu an'ın güzelliği için birkaç gün boyunca bundan başka şarkı dinleyemeyecektim.

Zehra artık ağlamıyordu. Kabullenmişti sanırım. Ben kabullenebilmek için aylarımı harcamışken o birkaç dakikada kabullenmişti. Bu biraz ağırıma gitmişti ama üzülmesindense böyle olmasını tercih ederdim.

Yüzü gülüyordu ya. Her şeye bedeldi. Onun ne yapmak istediğini anlamadan hareket etmek istemiyordum. Ne ayağa kalkacak halim vardı ne de gözlerimi gözlerinden ayırmaya gücüm vardı. Bu şekilde günlerce onun yeşillerinde kaybolsam olmaz mıydı?

Bir çift göz uğruna neleri göze alabilirsiniz? Ben bütün hayatımı o yeşillere adayabilirim, herkesi karşıma alabilirim. Uğruna yapamayacağım tek bir şey varsa o da belki de ondan vazgeçmektir.

Sahi insan sevdiği için ondan vazgeçebilir mi? Bu soruyu düşünmem gerekmediği sürece hiç aklımdan geçirmeyi tercih etmiyorum. O nedenle kafamın içindeki münakaşaya son verip konuşmaya başlıyorum.

"Eee, napıyoruz?" diye sesleniyorum Zehra'ya ama beni duymuyormuş gibi gözlerime bakmaya devam ediyor. Kafamı iki yana sallıyorum dikkatini çekebilmek için. İşte o zaman gözlerini sımsıkı kapatıp geri açıyor.

"Hadi arabaya atla da gidelim." diye yanıt veriyor. Ayağa kalkıp elimi ona uzatıyorum kalkabilmesi için. Elimi tutuyor. Elimi tutmasına rağmen bir süre ayağa kalkmıyor. Sonra ayağa kalkıp arabaya doğru yürümeye başlıyor.

Ben bir süre arkasından bakakalıyorum. Elimi tutmasıyla kafamdaki şarkıyı susturmaya çalışıyorum ama arabaya varana kadar o şarkı bana eşlik ediyor.

"Olmazlara inat elimi tut
Bak bize zaman ilaç
Dünü unutup da bir oluruz yarına
Ya bu yalana kim inanacak"

🎴

Hem geç oldu hem de biraz kısa oldu. Ama yarın bu yüzden tekrar bölüm atıp telafi edeceğim merak etmeyin. Ne düşünüyorsunuz genel kurgu hakkında? Yorumlarınızı bekliyorum. Vee iyi geceler <3

Hoşça Kalamam | HanZeh (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin