Hande Baladın:
"Aşk nasıl iki kişilik?
Göz göre göre delilik"Bizden olmazdı. Zehra haklıydı. Gözlerim dolmuştu. Ondan uzaklaşmak istiyordum. O güzel gözlerine bir daha hiç bakmamak, kokusu olmadan nefes alabilmek istiyordum artık. Ayağa kalktım, arkamı döndüm. Hem buradan hem de Zehra'dan tamamen gitmem lazımdı. Gidemiyordum.
Ne ayaklarım bir adım atabiliyordu buradan uzaklaşmak için, ne de kalbim vazgeçebiliyordu Zehra'dan. Ben sevilmeyi hak ediyordum ya. Beni sevmeyen bir kalbe karşı direnmeye çalışmaktan yorulmuştum.
Keyfine göre kalbimi kırıp, keyfine göre benimle oynaması çok zoruma gidiyordu. Bizden olmasının imkansız olduğunu düşünüyorsa gözlerini dudaklarımda, ellerini saçlarımda gezdirmeyecekti.
Tam gitmek için bir adım atacaktım ki Zehra seslendi. "Gidiyor musun?"
Benimle dalga geçiyor olmalıydı. Yıllardır onu seven kalbimi kullanıyordu. Beni sevmemesine rağmen ona verdiğim ilgi hoşuna gittiği için benden vazgeçemiyordu. Hep böyleydi. Ben bir türlü görmek istememiştim ama olan buydu işte.
"Bundan sonra ben yokum Zehra. Evet, gidiyorum çünkü yapamıyorum artık. Beni sevmemen bir sorun değil ama arkadaş kalmayı da beceremiyoruz baksana. Ben senin hep oyuncağındım. Kırıp kırıp tekrar yaptırdığın bir oyuncak. Ama artık tamir edilemeyecek duruma geldim be Güneş. Son kullanma tarihim doldu. Tükendim."
Ne kadar istemesem de gözyaşlarım benden izinsiz akmaya başladılar. Onun da gözleri dolmuştu görebiliyordum. Ne var senin oyuncağın kırıldıysa, benim kalbim paramparça.
"Hande... Üzülme olur mu?"
Burukça gülümsedim. "Kesin öyle olur, şimdiye kadar olduğu gibi."
"Hoşça kal Baladın."
"Telefonunu versene bir." Telefonunu parmak izini okutup açtıktan sonra bana uzattı. Spotify'ı açıp Talha Yıldırır'dan Hoşça Kalamam şarkısını açtım. Telefonu uzatırken "Hoşça kal deme bana giderken, ben artık hoşça kalamam." diye mırıldandım.
Açtığım şarkıyla birlikte onu terasta yalnız bırakmıştım. Odama dönüp yatağıma geçtim. Yorgunluğumla birlikte ağlarken uykuya daldım.
Oda kapısının açılmasıyla gelenin Simge olduğunu düşünmüştüm o yüzden yataktan kalkmadan kapıya arkamı dönerek uykuma devam edecektim ki onun sesini duydum.
"Seni seviyorum." Zehra'ydı bu.
"Çok yorgunum başkasıyla oyna lütfen dayanamıyorum."
"Ciddiyim. Seviyorum. Bugün sana bunu söyleyecektim ama maçtan sonra telefonda ailemle görüştüğümde böyle bir ilişkiye onay vermeyecekleri söylediler. Göze alamadım, onları kaybetmekten korktum. Sana da boş yere umut vermeden başlamadan bitirmek istedim. Ama yapamam Hande."
Yatağa geldi, yanıma oturdu. Üstüme doğru eğildi. Dudaklarını dudaklarıma değdire değdire konuşuyordu. "Dudaklarında bir kere nefes alabilmek için herkesi karşıma alabilirim."
Hiç beklemeden dudaklarını dudaklarımla birleştirdim. Konuşurduk daha. Anlatmamız gereken, açıklamamız gereken, teselli etmemiz gereken veya tartışmamız gereken bir sürü şey olabilirdi. Tabii benim ilgimi çeken tek şey puzzle gibi birbirimizi tamamlamamızdı.
Hande ve Zehra'ydık biz. Kimine göre imkansız, kimine göre gizli saklı bir aşktı. Kimine göre yasak, kimine göre günahtı. Ama adı üstünde aşktı. Tek gerçek HanZeh'ti.
Onu öpmeye başladığımda hiç beklemeden karşılık vermişti. Üstündekinin yakalarından doğru çekiştirip onu komple üstüme çektim.
Dudaklarından ayrılıp gözlerimi üstündeki kıyafete odakladığımda üstündekilerden saniyeler içerisinde kurtulmuştu.Tekrar öpmeye başlayıp benim kıyafetlerimi çekiştirmeye başladığında yatakta onu kenara doğru iterek üstüne çıkmıştım. Bir yandan dudaklarımı ondan ayırmamaya çalışıp bir yandan kıyafetlerimden kurtulmaya çalışıyordum.
Ellerini belime koymuş beni kendine bastırıyordu. Dudaklarındaki alkol tadını şimdi fark etmiştim. "Sarhoş musun? O yüzden mi bunları söyledin yoksa?" İçimi bir korku kaplamıştı. Ya alkolün etkisiyle böyle şeyler yapıyorsa...
"Sarhoş değilim, gerginliğimi alsın diye biraz ihtiyacım vardı. Şu an da sana ihtiyacım var."
"Emin misin?" diye sorduğumda belimde olan elini yavaş yavaş aşağı indirdi, kalçalarımı avuçlayıp sıktı, cevabını bu şekilde vermişti, onu daha sert öpmeye başladım.Gözlerine bakmak istediğim için ayrıldığımda dudaklarını boynumdaki yara izine götürüp ıslak öpücükler bırakmaya başladı.
Üstünde olduğum için sol elimi yatağa dayamıştım. Sağ elimi bütün vücudunda dolaştırıyordum. Göğüsleriyle ilgilendim bir süre.
Sonra elimi iyice aşağı indirip iki parmağımla birden içine girdim. Yavaş yavaş git gel yapmaya başladım.
"Hande..." adımı inlemesiyle dudaklarını dudaklarımla birleştirdim yeniden. İnlemelerini içime hapsettim. Bugüne kadar kalbime hapsettiğim kadını şimdi vücudumun her bir zerresinde saklayacaktım.
Nefes alışverişleri hızlandığında ben de parmaklarımın hızını artırdım. Beli havaya kalkarken elleriyle çarşafı sıkmaya başlamıştı. Geleceğini fark ettiğim an geri çekilip kafamı bacak arasına gömmüştüm. Dil darbelerimle sona geldiğinde ağzıma boşaldı.
O gözleri kapalı bir şekilde nefes alışverişlerini düzene sokmaya çalışırken yanına uzandım. Huzurluydum, huzurluyduk. Yanımda sevdiğim kadın vardı. Ona aşık olmak nefes almak gibi bir şeydi benim için. Canım yanınca ondan kaçmak istesem bile soluğu hep onda almıştım.
O da benim yanımdaydı. Her şeye rağmen, herkese rağmen biz birbirimize aittik.
"Gel de yatağım ıslansın
Sabaha kadar alev alsın, yansın
Durmam, duramam imkansız
Bu gece imkansız🔥"🎴
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşça Kalamam | HanZeh (gxg)
Teen FictionKeşke yanına yatıp kokusunu içime çekebilseydim. Olsun, bu saatte evime geldiğine göre en azından onu izleme hakkım vardı bence. Yatağın dibine çöküp kulaklığımı taktım. Onu izleyerek müzik dinlemek kesinlikle alkolden daha iyi bir çözümdü.