Hande Baladın
"Önceleri bana ümit vermiştin
Şimdi neden böyle birden değiştin"Zehra yatağın üzerindeki telefonu aldı. Önce gelen bildirimleri okudu, sonra tekrar bana döndü. Ben onun gözlerinden bir şeyler sakladığını anlayabiliyordum, acaba o da benim gözlerimden paramparça olduğumu görebiliyor muydu?
"Eğer kendi isteğinle vermezsen zorla alacağım, hadi artık."
"Saçmalıyorsun, öyle bir şey yapamazsı-"
Tam elinden telefonu çekip almıştım ki çalmaya başladı. Tuna arıyordu. Eski sevgilisi. Zehra'ya baktım. Gördüğüm şeye emin olamamış gibi tekrar telefona baktım. Telefonun zil sesi kulaklarımda bir çınlama bırakarak saniyeler sonra sustu. Yok ya, gerçek olamazdı değil mi? Yanlış anlamıştım kesin. Ben bir şey sormadan açıklama yapsın istiyordum. O da şaşırsaydı Tuna'nın aradığına. Paniklemişti ama şaşırmamıştı işte. Demek ki Tuna'yla mesajlaşıyorlardı.
Çekip gitmek istiyordum ama olduğum yere çivilenmiştim sanki. O da hiçbir şey söylemiyordu zaten. Telefon ellerimden kayıp gitmek üzereydi, gerçi kendim bile zor ayakta duruyordum. Yavaşça Zehra'nın ellerine uzandım. Ellerimizi olabildiğince temas ettirerek telefonu ellerine bıraktım. Sonra ellerini de bıraktım. Endişeyle bana bakarken "Bir şey söyle, tepki ver" dedi Zehra.
"Söyleyecek bir şeyim kalmadı ki. Sana söyleyebileceğim bütün kelimeleri tükettin... Ben seni çok başka sevmiştim. Hiç umudum yokken bile sanki bir gün benim olacakmışsın gibi sevmiştim seni. Sen benim hayatıma katamadığımdın, hayallerimdin, umutlarımdın, yeri dolmayacak boşluğumdun. Ama şimdi unutmak istediğim bir kayıpsın. Ben seni kaybetmekten deli gibi korkuyordum. Şimdi seni hiç unutamamaktan korkuyorum. Güzel bir rüyayı gerçek sanmışım, benim hatam. Seni sevdiğim için özür dilerim."
Bütün sinirim gitmiş, yerini yorgunluğa bırakmıştı. Odama gidip uyumalıydım. Hiç uyanmamak üzere uyumak istiyordum. Kapıya doğru adımlarken Zehra elimden tuttu. Ağlıyordu. Telefonun şifresini açıp bana uzattı. "Mesajları oku."
Tuna'yla olan konuşmasını gösteriyordu. Oturmam gerekiyordu. Zehra'ya fazla yakın olmamak istemediğim için Ebrar'ın yanına oturdum. Mesajları okumaya başladım.
Ebrar bir eliyle sırtımı sıvazlıyordu. Zehra ise elleriyle yüzünü kapatmış ağlamasını durdurmaya çalışıyordu. Mesajları okuduktan sonra telefonu Ebrar'a verdim. Hiçbir şey söylemeden çıktım odadan. Asansöre bindim, tam kapı kapanacakken Zehra koşarak gelmişti. Benimle birlikte asansöre bindi. En üst kata çıkıp oradan terasa geçtim. Yükseklik korkuma rağmen çatının kenarına oturdum. Ayaklarımı aşağı sarkıttım. Zehra hemen gelip yanıma oturmuştu.
"Sözlerin yalancı ama sustuğunda daha büyük bir dert var... Bu şehre ve gülüşüne, seni son öpüşüme iyi bak. Hadi yerime de sev kalk. Beni sevemiyorsun."
Mırıldandığım şarkıyı bilmiyordu muhtemelen. Ne demek istediğimi de anlamamıştı.
"Bulduğun ilk çözüm beni terk etmekse bunun canımı daha az acıtacağını düşündüysen, daha doğrusu buna ihtimal bile verdiysen beni hiç sevmemişsindir zaten."
"Hayır Hande. Napacağımı bilemedim, hala bilmiyorum. Seninle olmak istiyorum ama bunun seni mutsuz edecek şekilde yapmaktan korkuyorum. Senin için herkesi karşıma alabilirim, sen dahil. Ama doğru olanı, ne yapmam gerektiğini bilemiyorum."
Hiç düşünmeden telefonu cebimden çıkarttım ve abimi aradım.
- Alo.
"Efendim Hande'm. Bir şey mi oldu bu saatte?"
- Yaa saat kaç ki? Fark etmedim hiç, kusura bakma.
"Ne fark eder be. İyiysen sorun yok."
- Abi, ben sana bir şey söyleyeceğim aslında.
"Söyle bir tanem."
- Ben erkeklerden hoşlanmıyorum. Senin bu duruma yanlış gözüyle baktığını da biliyorum ama ben buyum. Kızlar ilgimi çekiyor.
"Kapat telefonu Hande."
- Abi-
Telefon yüzüme kapanmıştı. Çok önceden söylemem gerekiyordu belki de. Ne olursa olsun, o benim abimdi. O benim hayatımı anlamlı kılan, varlığıyla her dakikayı yaşanılır yapan, yokluğunu hayal dahi edemeyeceğim en büyük dayanağımdı. Yeri geldiğinde kucağında salya sümük ağladığım kırık kalp tamircisi, yeri geldiğinde kahkahalarımızla sokağı inlettiğimiz suç ortağımdı. Ama bunun acısını sonraya bırakacaktım. Odama gidince bunun için de ağlayacaktım nasıl olsa, şimdi acelesi yoktu. Bana sarılmak için yaklaşan Zehra'yı tuttum ve kendimi geri çektim, biraz uzaklaştım ondan.
"Artık aramızda bahane olarak kullanabileceğin bir engel yok. Tek engel sensin. Benimle konuşmaya bile çalışmadan kendi kendine hükmünü vermişsin ya. Benden bu kadar kolay vazgeçebilmişsin. Vazgeçtin, bitti."
"Hande, yapma lütfen. Bak dayanamadım zaten. Sensiz yapamam. Senin için ailemi karşıma aldım ben. Ne vazgeçmesi?"
"Sen resmen tek gece takıldıktan sonra ayrıldın benden ya."
O sırada gözlerim parktaki küçük sarı kediye takıldı. Küçücüktü ve tek başınaydı. Kedi kaldırıma doğru yönelmişti ki oradan bisikletli bir çocuk geçiyordu. Heyecanlandım birden. Elim ayağım dolaştı. Parmağımla o tarafı göstererek "Zehra!" diye bağırdım. Zehra çatının kenarında oturduğumuz için dikkatli bir şekilde belimden tutup düşme ihtimalime karşı önlem almaya çalışmıştı.
Bisikletli çocuk kediye çarpacaktı. Korkuyla bu anı görmemek için ellerimi gözlerime kapattım.
"Çarptı mı Zehra? Of bakamıyorum. N'oldu? Kedi iyi mi? Çarptı di mi? Çok mu kötü? Hayır ya. Söylesene kızım!"
"Bir nefes alıp sakin olsan cevap vereceğim. Çocuk son anda direksiyonu kırdı. İkisi de iyi merak etme, aç gözlerini. Ayrıca burası çok tehlikeli, kalkıyoruz hadi."
Gözlerimi açtım, az önceki olay yerine baktım. Çocuk çoktan uzaklaşmıştı. Kedi korkudan park halindeki bir arabanın altına girmiş bekliyordu. Yanına gitmeliydim. Yakından görmeliydim nasıl olduğunu. Yoksa içim rahat etmeyecekti. Ben hala dikkatle kediye baktığım için yanımdaki kadın aklımdan geçen şeyleri muhtemelen anlamıştı. Çocuksu bir gülümseme vardı yüzünde.
"Bence de kedinin yanına gidelim." Ayağa kalkıp benim de kalkmam için elini uzattı. Elini tutmadan kendim kalkmaya çalıştım ama gözüm aşağı takılıp ne kadar yüksek olduğunu görünce panik yapmıştım. O esnada beni kendine çekti. Biz bu anın çok benzerini yaşamamış mıydık? Hem de daha dün gece olmuştu yani. Bu sefer ben hızla toparlanıp asansörü çağırdım.
...
🎴
Öhöm, iyi geceler efendim.
Son sahneyi yarıda kestik maalesef...
Sınır 70 vote olsun <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hoşça Kalamam | HanZeh (gxg)
Teen FictionKeşke yanına yatıp kokusunu içime çekebilseydim. Olsun, bu saatte evime geldiğine göre en azından onu izleme hakkım vardı bence. Yatağın dibine çöküp kulaklığımı taktım. Onu izleyerek müzik dinlemek kesinlikle alkolden daha iyi bir çözümdü.