5

148 20 6
                                        

Minho arkasında hissettiği bedenin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu.

Tuvaletlerin olduğu boş koridorda birden yürümeyi bırakıp arkasını döndüğünde düşüncesi doğrulanmış oldu.

''Konuşmamız lazım.''

''Evet. Konuşalım.'' diye karşılık veren Minho önündeki Chan'ın endişeli, yakışıklı yüzüne baktı. İlk tanıştıkları günü hatırladı. Okula yeni başlamıştı ve tanıdığı çok kişi yoktu. Tanıdık olmayan yerde zar zor bulduğu spor salonunda Jisung'u ararken Chan ile tanışmış ve hemen anlaşmışlardı. İkisi de birbirinin dış görünüşünden ilk görünüşte etkilenmişti. Bu etkilenme hoşlantıya dönüşmüştü ve belki daha fazlası olacaktı ki Chan, ruh eşi ile tanışmıştı.

Chan'ın ruh eşiyle tanışması ilişkilerine hatrı sayılır bir şekilde zarar verse de birbirlerinden tam olarak kopamamışlar ve ilişkileri çıkar ilişkisine dönmüştü. 

Minho son zamanlarda bundan sıkıldığını fark ediyordu.

''Neden benden kaçıyorsun?'' Chan'ın içten gelen sorusunu duyduğunda duraksadı. Gerçekten bunun hakkında endişelendiği belli oluyordu.

''Kaçmıyorum.'' diye inkar etse de kaçtığının farkındaydı. Chan ona ne zaman yaklaşsa ya da konuşsa bahane bulup uzaklaşmaya başlamıştı. Sorun neden böyle davrandığının sebebini kendisinin de bilmemesiydi. Bu çıkar ilişkisini aylardır sürdürüyorlardı ve Minho'yu her zaman içten içe rahatsız etse de üstünde fazla düşünmemişti. Chan'a fiziksel olarak zarar verdiğini biliyordu ve resmen ruh eşini aldatmasına ortak oluyordu ama Chan bu konuyu boş vermesini defalarca söylemişti. Minho da bir zamandan sonra bu endişeleri hakkında düşünmeyi bırakmıştı. Kendini kandırıyordu.

''Kaçıyorsun. Yanlış bir şey mi yaptım? Ya da bir şey mi oldu?'' Son sorusundan sonra Chan'ın gözlerinin bileğine kaydığını fark eden Minho elini kaldırıp Chan'ın net görmesini sağladı. ''Kaçmıyorum. Yanlış bir şey yapmadın, uzun zamandır yapıyoruz zaten. Hayır ruh eşimi bulduğum yok.''

Minho'nun içi boş olan bileğini gördüğünde rahatlamış gibi gevşerken söylediği şeye kaşlarını çattı. 

''Bu konuyu aştığımızı sanıyordum. Ruh eşimle herhangi bi romantik bağım yok, hiç olmadı, olacağını da sanmıyorum.  Endişelenmeyi bırak.''

Oflayıp direkt sadede gelmesi gerektiğini fark eden Minho ''Bu şeyin bitmesini istiyorum.'' dediğinde Chan Minho'ya dediğine inanamıyormuş gibi baktı.

''Ne saçmalıyorsun? Neden?

''Bilmiyorum Chan, ne zaman yakınlaşsak karşı tarafın acı çektiğini bilmek beni rahatsız ediyordur belki!''

''Aylardır rahatsız etmiyordu, neden şimdi ediyor? İlişkimiz konusunda aynı noktada olduğumuzu düşünüyordum.''

''Ne ilişkisi? Canın sıkılınca gelip beni kullanıp bitince kaçtığın ilişki mi? Belki de bana artık böyle davranmandan yorulmuşumdur!''

''Böyle söyleme...''

''İnat etme, bitti işte.''

Sanki birini hissetmiş gibi arkasına baktığında Minho, son kez Chan'a baktıktan sonra hızla koridordan çıkmak için yürüdü. Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Chan'ı arkasında bırakan Minho, etraftaki kalabalığa çok da dikkat etmeden Hyunjin'i bulmak için odada gözlerini gezdirdi.

Hâlâ dans eden insanların arasında olduğunu görünce güldü. Başta Jeongin onu zorlamış gibi davransa da eğlendiği belliydi. Birden göz göze geldiklerinde Hyunjin durdu ve Minho'nun gülümseyen suratına bakıp aynı şekilde karşılık verdi. O, Minho'ya doğru yürürken Minho fark etmeden gevşediğini hissetti. Chan ile aralarından geçeni unutup Hyunjin'le konuşma fikri çok güzel gelmişti.

yarım kalp | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin