8

107 22 1
                                        

''Hazır mısın?''

''Kesinlikle hazırım.'' Minho'nun meraklı yüzüne bakan Hyunjin gülümsedi. Bu ikinci buluşmalarıydı ve Hyunjin her şeyin mükemmel olmasını istiyordu. Buluşma yerine gelmeden önce kendini rahatlatmak için bir kitap okuyordu ama kitaptaki karakterleri okurken aklında canlanan kişi birden belirli bir kişiye dönüşünce uğraşmayı bırakmıştı. Buluşma yerine erkenden gelmişti ve birsüre yalnız olacağı için kendini sakinleştireceğini düşünmüştü. Bilmediği şey Minho'nun da erken davranıp erkenden gelmesiydi. Birbirlerini görünce gülmüşler ve birbirleriyle dalga geçmişlerdi. 

Şimdi, son buluşmalarının aksine yolu gösterme sırası Hyunjin'deydi. Elleri birleşik olduğu için  Minho'yu peşinden sürüklemeye başladı.

''Çok yürüyecek miyiz?''

''Metroya biniyoruz.''

Minho'nun şaşkın yüzünü görmek için arkasını dönmesine gerek yoktu. Şehrin kaldıkları kısmı gerekli çoğu yeri içerdiği için fazla metro kullanmalarına gerek kalmıyordu. İkisi de metro kullanmayalı uzun zaman olmuştu.

Metronun merdivenlerinden inerken kalabalıkta kaybolmamak için sıkı sıkı el ele tutuşan ikili birbirlerini görmese de ikisinin de yüzünde benzer şapşal bir gülümse vardı. 

Kalabalıkla birlikte sıkışık aracın içine girdiklerinde Minho, Hyunjin'den gidecekleri yere dair ipucu almaya çalışıyordu.

''Çok yürüyecek miyiz? Şehrin bu kısmına pek gelmedim. Sen de bu kısmın tersine düşmüyor muydun? Yemek yiyecek miyiz?''

Hyunjin hepsine belirsiz cevaplar verince somurtan Minho'nun yüzüne bakıp güldü. Çok şirin göründüğünü düşündü.

İşin aslı şehrin bu kısmına o da daha önce gelmemişti ve gidecekleri yere nasıl gidiliğini bilmiyordu. Teknolojinin ona yardımcı olmasını umuyordu ve bunu Minho'ya çaktırmadan yapmaya çalışacaktı.

İnecekleri durağa geldiklerinde metrodan inip başka bir kalabalığın arasında kaybolduktan sonra sonunda kendilerini dışarı atabilmişlerdi. Şimdi sıra Hyunjin'in yolu bulmasına gelmişti. Geldikleri yerin bu kadar ıssız olmasını beklememişti. Etrafta fazla insan da bina da yoktu.

''Şimdi hangi yöne gideceğiz?''

Cevap almayınca bakmak için arkasına dönen Minho, Hyunjin'i kaşları çatık bir şekilde bi telefona bi etrafa bakarken buldu.

''Hyun?''

''Sağ taraf olması lazım.''

''Olması lazım mı?''

Utançla yüzünü kapatan Hyunjin kısık bir sesle konuştu. ''İnternet çekmiyor.''

''Gideceğimiz yere daha önce gitmemiş miydin?''

''Birlikte denemek hoş olur diye düşünmüştüm. Burasının hiçliğin ortası olduğunu bilmiyordum.''

Hyunjin o kadar canı sıkılmış ve mahçup gözüküyordu ki Minho kötü hissetti. Hyunjin aslında önden gelip kontrol etmeyi düşünmüştü ama vakti kısıtlıydı. İkisi de tekrar birbirlerini görmek için beklemek istememişti, sonucun böyle olacağını kim bilebilirdi ki?

''Benim telefonumdan deneyebiliriz belki? Ah, benimki de çekmiyormuş.''

''Birkaç kere baktım. Dış görünüşünü ve etrafını biliyorum. Haritalar gösteriyordu. Telefonsuz da bulabiliriz.''

Kendini ikna etmeye çalışıyormuş gibi duran Hyunjin'e bakan Minho cesaret verici şekilde kafasını salladı.

''Ne kadar zor olabilir ki?''

yarım kalp | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin