Ders biter bitmez eşyalarını alıp kendini dışarı atan Minho derin bir nefes verdi. Yorgunluğun tüm vücudunu ele geçirdiğini hissederken binadan çıkıp yürümeye başladı. Cebinde titreyip duran telefonunu çıkarıp Jisung'un onları beklemesi gerektiğini söylediği mesajı gördü. Binaların tam ortasındaki bankın boş olduğunu görünce oturup Jisung'a konumunu söyleyen bir mesaj atıp ikiliyi beklemeye başladı.
Gelip geçen insanları izlerken aklına dönemin ilk gününde Hyunjin'i ilk defa gördüğü zaman geldi. Çok gergin ve şaşkın duruyordu. Minho onu gördüğü andan beri ne kadar tatlı olduğunu düşünmeden edememişti. Kısa bir sürede iki yabancıyken bu kadar yakınlaşmalarının ilginç olduğunu düşündü. Şikayet ediyor değildi. Hyunjin ona kendini lisede, bileğinin diğerlerinden farklı olmasının göze bu kadar batmadığı zamanları hatırlatıyordu. Buluşuyor, mesajlaşıyor, flörtleşiyorlardı. Gizlemeye gerek de duymuyorlardı çünkü yaptıkları yanlış değildi. Minho bunu ne kadar özlediğini Hyunjin'e kadar fark edememişti.
Morali oldukça yerinde bir şekilde kampüse giren kişiyi görünce şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Chan'ı uzun zamandır kampüste görmemişti. Chan'ı uzun zamandır bu kadar neşeli de görmemişti.
Aklına gelen ilk şey onun için mi geldiği sorusu oldu ve gerildiğini hissetti. Oturduğu bankta dikleşip Chan'ı nasıl tersleyeceğini planlamaya başladı.
Ama Chan onu fark etmeden Edebiyat Fakültesine doğru yürümeye başladığında kaşlarını çattı. Edebiyat fakültesinde ne işi vardı ki?
Bildiği kadarıyla Chan okula gelmeyeli bırakalı çok olmuştu. Arada sırada arkadaşları için ya da sınav zamanları uğruyordu ama onun binası bu tarafta değildi. Edebiyat fakültesinde bir işi olduğunu da sanmıyordu.
Belki de bir işi yoktur, belki de birini görmeye gitmiştir düşüncesi aklında belirdiğinde içinde anlamadığı rahatsız bir his oluştu. Chan'dan romantik anlamda uzun zamandır etkilenmediğini biliyordu, ilişkileri hep cinselliğin ön planda kaldığı türden olmuştu. Yine de içindeki rahatsız hissi atamadı.
Telefonu elinde titrediğinde Chan'ın arkasından bakmayı bırakıp bakışlarını telefonun ekranına çevirdi.
Hyun: napıyorsun
Hyun: çok sıkılıyorum
Hyun: blok ders insanlık suçu sayılmalı ya gerçekten
Hyun: SLAYTTAN OKUYO BİR DE
Hyun: hasta olacağım
Hyun: ya da katil
Minho mesajları okuduğunda gülmeden edemedi. Hyunjin'in canının gerçekten sıkıldığı belliydi, kolay kolay derste telefonunu açmazdı.
Minho: aynı anda ikisi de olabilirsin
Minho: jisung ve felix'i bekliyorum
Minho: oynaşmaktan beni unuttular büyük ihtimalle
Hyun: bu mal adamın kel kafasındaki 2 saç telinin o hareket ettikçe sallanışını izliyorum
Hyun: oynaşmayı tercih ederdim
Hyunjin'in bu mesajı attığı gibi telefonu kapadığından emindi. Şapşalca gülümseyip yanıt yazarken Chan aklından uçup gitmişti bile.
Minho: kimle
Hyun: oscar wilde

ŞİMDİ OKUDUĞUN
yarım kalp | hyunho
FanfictionHerkesin ruh eşlerinin olduğu bir evrende ikisi de ruh eşlerinin olmadığını ve sonsuza kadar yalnız, saklanarak yaşayacaklarını sanıyorlardı. Birbirleriyle tanışana dek. •